Vatana ihanet nedir?-(TAMAMI)

Eski AKP’li Başbakan Yardımcısı Abdullatif Şener’in TV’de söylediği ‘Vatana ihanet’ ya da ‘İhanet’ deyimleri dikkat çekiyor. Oysa ülkemizde artık bu tür bir suçun olmadığını görmekteyiz. Bir ara eski Anayasa Mahkemesi Başkanlarından Yekta Güngör Özden ifade etmişti ki: “Bu yıllarda vatan hainlerinin sayısının bu kadar çoğalması dikkat çekicidir!”

Aklı başında birilerinin bu Cumhuriyet’in kazanımlarına ihaneti söz konusu olabilir mi?

Suç ve ceza

“Türkiye’de vatana ihanet suçu ilk kez TBMM’de 29 Nisan 1920’de çıkarılan 2 numaralı Hıyanet-i Vataniye Kanunu ile düzenlenmiştir. Bu kanun uyarınca, “Büyük Millet Meclisi’nin meşruiyetine isyana yönelik sözlü -yazılı veya eylemli muhalefet ve fesatlıkta bulunanlar vatan haini sayılır.” (Madde 1) “Fiilen vatan hainliğinde bulunanlar asılarak idam edilir.” (Madde 2) “Vaiz ve hitabet suretiyle alenen ve çeşitli zeminlerde söz ve hareketleriyle vatan hainliği cürmüne tahrik ve teşvik edenlerle işbu tahrik ve teşviki yazı ve resimlerle yayanlar geçici küreğe konulurlar.” (Madde 3) “Vatana ihanet sanıklarının yargılanması en çok 24 gün içinde karara bağlanır (Madde 7) ve temyiz edilemez.” (Madde 8)

TBMM’de çıkarılan ikinci kanun olan Hıyanet-i Vataniye Kanunu, İttihat ve Terakki hükümetince 1. Dünya Savaşı sırasında çıkarılan Hıyanet-i Askeriye Kanunu’ndan esinlenmiştir. Belirgin amaç, o aşamada henüz otoritesi ve meşrutiyeti tartışmalı olan TBMM’ye yönelik muhtemel direnişleri kırmaktır. Bu kanunu daha iyi uygulamak için 29 Ekim 1920’de kurulan İstiklal Mahkemeleri, 1923’e kadar olan dönemde 1000 ila 1500 arası idam kararı vermiştir.

15 Nisan 1923’te çıkarılan 335 sayılı kanunla, saltanatın ilgasına ilişkin kanuna ve TBMM’nin meşruiyetine yayın yoluyla muhalefet etmek vatana ihanet kapsamına alınmıştır.

25 Şubat 1925’te Hıyanet-i Vataniye Kanunu’na eklenen bir madde ile “dini ve mukaddesatı siyasi amaçlara esas ve alet etmek maksadıyla cemiyet kuranlar” da vatan hainliği kapsamına alınmış ve idamla cezalandırılmıştır.

2 sayılı Hıyanet-i Vataniye Kanunu 12 Nisan 1991 tarih ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu düzenlemesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.

Günümüz Türk Ceza Hukuku’nda vatana ihanet suçu tanımlanmamıştır. Ancak; Türk Ceza Kanunu’nun Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, düşmanla işbirliği yapmak, devlete karşı savaşa tahrik, temel milli yararlara karşı hareket, askeri tesisleri tahrip ve düşman askeri hareketleri yararına anlaşma, düşman devlete maddi ve mali yardım konularını işleyen 302-308. maddeleri, geleneksel olarak vatana ihanet kapsamına giren suçları içerir. Cumhurbaşkanının yargılanabileceği tek suçtur.

Yasa 1991’de yürürlükten kaldırıldığına bir çok suçun TCK’ya bağlı olarak cezalandırılması olası hale getirilmiş. Demek ki; o yıl artık vatana ihanet suçu kavramı belki de batıdaki örneklerine bakılarak ortadan kaldırılmış(!) Oysa ABD’de ve batı Avrupa ülkelerinde “Vatana ihanet” suçunu cezası ciddiyetle ve en ağır şiddetle korunmaktadır.

Özellikle yasanın son bölümünde açıklanan kavramlara lütfen dikkat ediniz: Vatanın bütünlüğü, askeri tesislerin tahribi, düşman askeri adına aracılık, işbirliği yapmak TCK’nın 302 ve 308. maddeleri kapsamında korunmuştu. Şimdi o koruma kalkanı da kalkınca vatana ihanet kavramı ortadan kalkacak, düşmana şu ya da bu şekilde yardım etmenin cezai bir yaptırımı kalmayacak mı?

Bedeli ödenir!

Bir yandan Sayın Şener günümüzdeki bazı uygulamaların “Hainlik” olduğunu söylüyor. Bir yandan da AYDINLIK, mülteci kamplarından Suriyeliler’e askeri eğitim verilerek, bize düşmanca sayılan filleri işleyen bazı devletlerin TBMM kararı olmadan harıl, harıl yürütülen bölme ve parçalama gayretinin işaretlerini belgeleriyle açıklıyor. Devlet ya da TSK’da açıklama yok. Bu arada da TSK’nın 90 gün içinde 60’dan fazla şehit verdiğini görmekteyiz...

İktidarın ya da Devletin ordusunun bu konulara bir açıklık getirmesi gerekmiyor mu? Haberleri artık valilerden alıyoruz da! Yoksa çağdaş Hukuk Devleti yerine bir “İhkak-ı hak” düzenine doğru gittiğimizi görmezden mi geleceğiz? Vatanseverlerin zindanlarda tutulmasına, esir edilmesine, vatan hainlerinin kanlı operasyonlarına daha ne kadar seyirci kalacağız?

Yoksa 1991’den de hesap mı soracağız?

“Vatana ihanet” suç olmaktan çıkarılıyorsa; bu topraklarda yaşayan hiçbir yurttaş; sessiz kalma hakkına sahip de değildir. Demokrasi böyle istiyor(!) diyerek bakın ne hale geldik? Kabahat rejimde mi? Yoksa, Devletin iyi ve adil yönetilemediğinin kanıtı mı? Siyaset erbabı da, iktidar da onun memuru olan yasadışı işlere ortak olanlar dahi sanmamalıdır ki; Vatana ihanetin bedeli bir gün herhalde ödenir. Mahkeme- Kübra da değil. Bu dünyada, bu dünyada...