Verimlilik krizi

Kapitalist üretim tarzının “üretici güçleri” (yani, insan toplumunun ihtiyaç duyduğu veya istediği şeylerin ve hizmetlerin çıktısını artırmak için gerekli olan teknoloji ve emek) geliştirmek tarihi misyonu olmuştur. Aslında, kapitalizmin destekçilerinin temel iddiası, kapitalizmin bilimsel bilgiyi, teknolojiyi ve beşerî “sermayeyi” piyasa aracılığıyla en iyi (hatta tek) geliştirecek sosyal organizasyon olduğudur.

İnsanlık tarihindeki üretim güçlerinin gelişimi en iyi üretici güçlerin hız ve seviyesindeki değişiklik ile ölçülebilir. Hiç şüphe yok ki, Marks ve Engels’in Komünist Manifesto’da da iddia edildiği gibi, kapitalizm insanlığın hizmetine sunulması için ürün ve hizmetlerin üretimi emeğin veriminin arttırılması açısından şimdiye kadar ki en başarılı sistem olmuştur. Aşağıdaki grafikte, 1800’lerden itibaren emeğin veriminin (üretkenliğinin) artışını görebiliriz.

Kapitalizmin etkisinde verimin artışı.

Fakat Marks, aynı zamanda kapitalist üretim modelinin altındaki çelişkinin verimlilik ve kâr arasında olduğunu söyler. İşçinin verimliliğinin artması herkes için hizmet ve ürünlerin üretiminde saatler, haftalar ve yıllar süren zahmetin azalmasını da içeren gelişmiş hayat şartları sağlanmasına yol açmalıdır. Fakat kapitalizmin etkisinde, artan üretici verimliliğine rağmen küresel yoksulluk devam etmekte, gelir ve refah eşitsizliği yükselmekte ve insanlığın büyük kısmı günlük zahmetlerden kurtulmuş değildir.

1930’larda, John Maynard Keynes kapitalizmin önemli bir savunucusuydu. Keynes eğer kapitalist ekonomi “başarılabilirse” (kendisi gibi bilge insanlar tarafından), nihayetinde kapitalizmin bilim ve teknoloji aracılığıyla çoğunluk için boş zaman dünyası ve zahmetin sonunu getireceğini savunuyordu. 1930’ların Büyük Buhran’ın derinliklerindeyken Cambridge Üniversitesinde verdiği derste söylediği buydu.(1) Keynes, “Evet, işler şimdilik, buhrandayken, kapitalizm açısından kötü görünüyor ama sosyalizm ya da komünizmin cazibesine kapılmayın (o zamanlar pek çok öğrenci bunu düşünüyordu), çünkü sizin torunlarınıza kadar teknoloji ve emeğin emeğindeki verimin artışı sonucunda herkes haftada 15 saat çalışacak ve ekonomik sıkıntı bir meşakkatlerden biri değil bir boş zaman sorunu olacaktır.(2)

100 YILDA EKONOMİK PROBLEMLER AŞILAMADI

Keynes: “Önemli savaşların ve önemli bir nüfus artışının olmadığını varsayarak, yüz yıl içinde 'ekonomik sorun'un çözülebileceği veya en azından çözüme ulaşılabileceği sonucuna varıyorum. Bu, ekonomik sorunun -geleceğe bakarsak- insan ırkının kalıcı sorunu olmadığı anlamına gelir.” Sadece bu söze baktığımızda, Keynes’in kıyasındaki başarısızlığını görebiliriz: Savaşların olmadığı varsayımı… (İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasının sadece 10 yıl öncesinden bahsediyoruz.) Ve kendi öngörüsünde sömürge dünyasına hiç atıfta bulunmamış, sadece gelişmiş kapitalist ekonomilerden bahsetmiştir ve asla 1930’lardan beri sert bir şekilde artan gelir ve refah eşitsizliğinden de hiç söz etmemiştir. Keynes tarafından belirlenen 100 yıla yaklaşırken, “ekonomik problemin” çözüldüğüne dair çok az işaret vardır.

Keynes: “Yaratılışından bu yana ilk kez insan, gerçek, kalıcı sorunuyla -baskıcı ekonomik kaygılardan kurtulma özgürlüğünü nasıl kullanacağı, boş zamanlarını nasıl değerlendireceği, hangi bilim ve bileşik faizin (MR) onun için kazanacağı- yüzleşecek. Akıllıca, hoş ve iyi yaşamak için.” Keynes, aşırı bolluğun ve günde üç saat çalışmayı öngördü-sosyalist rüya ama kapitalizm altında. 1930’larda ABD’de ortalama çalışma saati -eğer işin varsa- ortalama 50 saatti. Tam zamanlı kadrolu bir çalışan için ortalama çalışma saati hâlâ (fazla mesai de dahil olmak üzere) 40 saatin üzerindedir. Aslında, 1980’de gelişmiş ekonomilerde ortalama çalışma saati bir yılda 1800 saat civarındadır. Bugün bu oran hâlâ 1800’dür, yani hâlâ değişen bir şey yok.

Fakat, 1970’lerden şimdiye kadarki 50 yıl içinde Keynes’in öngörüleri ve kapitalizmin misyonu için daha feci olan, bütün büyük kapitalist ekonomilerdeki üretimin verimliliğinin artışının yavaşlamasıdır. Kapitalizm tek ünlü olduğu vasfını gerçekleştirmiyor-artan üretim gücü. Onun yerine tükenmişliğin ciddi işaretlerini veriyor. Aslında, eşitsizlik arttıkça verimlilik artışı düşüyor.

İşçi verimliliğinin artışı ve gelir eşitsizliği, 1950-2015.

Ekonomik büyüme iki faktöre dayanmaktadır: 1) Çalışan iş gücü büyüklüğü 2) O emeğin verimliliği. İlk faktörde, gelişmiş kapitalist ekonomiler daha fazla iş gücünü kaybetmektedir.(3) Fakat, haydi bu yazıda ikinci faktöre odaklanalım: iş gücü verimliliği. İş gücü verimliliği büyümesi küresel ölçekte 50 yıldır yavaşlamaktadır ve böyle devam edecek gibi duruyor.

İlk on bir ekonomi için (bu, Çin hariç), üretkenlik artışı yıllık sadece %0.7'lik bir trend oranına düştü.

Brüt işgücü verimliliği.

Peki, neden bu büyük ekonomilerin verimlilik artışı düşüyor? “Verimlilik bulmacası” (ana akım ekonomistlerin belirttiği şekilde) bir süredir tartışılıyor. “Talep çekişli” Keynesyen açıklaması kapitalizmin etkili bir talep yoksunluğu nedeniyle yaşadığı küresel durgunluğun kapitalistleri verimlilik-arttırıcı teknolojilere yatırım yapma konusunda cesaretlendirdiği şeklinde. Tedarikçiler tarafından bakanlarsa, verimliliği arttıracak yeterince etkili bir teknoloji olmadığını savunuyorlar- bilgisayarların, internetlerin vb. çağı bitmek üzere ama aynı etkiyi yaratacak hiçbir şey yok.

İl 11 Ekonomideki İş Gücü Verimliliği Artışı.

İŞ GÜCÜ VERİMLİLİĞİ GİDEREK DÜŞÜYOR

1980’den beri en önemli kapitalist ekonomilerin ortalama iş gücü verimliliği artış oranlarına bakalım. Her durum için aklımızda bulunsun, 1890-1910 arasındaki büyüme oranı 2006-2018 arasındaki büyüme oranından daha yüksektir. Kabaca, iş gücü verimlilik artışı 1950’de zirveye ulaşmış ve sonraki yıllarda son 20 yılda gördüğümüz seviyeye düştü. 1950-60'ların sözde Altın Çağı, küresel sermaye altında "üretici güçlerin" gelişiminin zirvesini işaret ediyordu. O zamandan beri artış hızında düşüş gerçekleşmektedir. Yıllık ortalama verimlilik artışı 1960’tan beri Fransa’da %87’in altındadır, Almanya’da durum aynı, Japonya’da %90’ın, Birleşik Krallık’ta %80’in altındadır ve durum sadece ABD’de bir nebze iyidir-%60’ın altınadır.

Ortalama İş Gücü Verimliliği Artış Oranı.

YARIN DEVAM EDECEK.

NOT: Bu yazı Gözdenur Mercan tarafından Aydınlık için çevirilmiştir. Arabaşlıklar tarafımızdan konulmuştur.

DİPNOTLAR:

(1) Keynes: being gay and caring for the future of our grandchildren – Michael Roberts Blog (wordpress.com) (Son erişim tarihi: 24.06.2021)

(2) Yazar Notu: Economic Possibilities for Our Grandchildre, İkna Denemeleri (Essay in Persuasion)

(3) https://thenextrecession.wordpress.com/2019/03/08/demographic-demise/ (Son erişim tarihi: 24.06.2021)