Vertov’un ‘Kameralı Adam’ı

Ekim Devrimi, kurduğu yeni düzen ve yarattığı toplumsal ilerlemeyle birlikte sanat anlayışında da büyük değişikliklere yol açtı, yeni ekollerin ortaya çıkmasına neden oldu. En önemli değişimlerden biri sinema sanatında yaşandı ve devrimin sineması, sinemada devrimin önünü açtı. Eisenstein, Pudovkin, Kuleşov, Dovçenko, Vertov gibi yönetmenler, henüz çok genç bir sanat olan sinemaya yeni bakış açıları kazandırdılar, yeni bir dönem başlattılar. Dziga Vertov’un bir süredir dijital platform Mubi’de gösterilmekte olan 1929 yapımı sessiz-belgesel filmi “Kameralı Adam” (Chelovek s Kino-apparatom), bu yeni anlayışın tipik bir temsilcisi ve öncü bir eserdir.

Devrimden hemen sonra Sovyetler Birliği’nin dört yanına kaldırılan “sinema trenleri”, Bolşeviklerin yedinci sanata verdiği önemin ve propaganda değerini çok iyi bildiklerinin kanıtıdır. Asıl adı Denis Kaufman olan Dziga Vertov da yönetmenlik yaşamına Rus İç Savaşı (1918-1921) sırasında Kızıl Ordu’yu görüntülediği haber filmleriyle başlamış, çektiği görüntüleri ücra köy ve kasabalara propaganda malzemesi götüren bu trenlerle tüm ülkeye yaymıştı. Bu deneyim, Vertov’un geliştirdiği ve bir grup arkadaşı tarafından da benimsenen “Sine-Göz” (Kino-Glaz) tarzının formüle edilmesini sağladı. Vertov, kurmaca filme karşı belgesel filmin dürüstlüğünü, insan gözünün karşısında kamera gözünün kusursuzluğunu savunuyor, en büyüleyici çalışması “Kameralı Adam”da da bunu uyguluyordu.

PİSTON GİBİ ÇALIŞAN KAMERA

“Kameralı Adam”, alabildiğine coşkulu, görsel olayların sinemasal aktarımına ilişkin bir deney niteliğindedir. Açıklayıcı ara-yazılar yoktur, bir senaryosu yoktur, tiyatronun olanaklarından yararlanma, yani set, dekor ve poz veren oyuncu yoktur. Yalnızca müziğin gücünden ve kurguyla gelen uyumdan destek alır Vertov. Belgesel imajları bir araya getiren ve bunları heyecan verici, anlamlı bir bütünlük içinde birleştiren devrimci yönetmen, belgesel sinemaya şiirselliği ve günlük siyasal-toplumsal yaşamın dilini egemen kılmıştır. Bu deneysel çalışma, “Sine-Göz” yöntemiyle sinemadan gerçek anlamda uluslararası mutlak bir dil yaratmayı hedeflemiştir.

Filmde kameralı bir adam (Vertov’un kardeşi Mikhail Kaufman), Moskova, Kiev, Odesa, Yalta’da çekilen görüntülerin harmanlanmasıyla ortaya çıkan modern kent yaşamının bir gününü kayda alır. Kent yavaş yavaş uyanırken kamera da çalışmaya başlar. Sanayileşmenin simgesi fabrikalardan görüntüler, boş zamanlarını futbol ya da satranç oynayarak değerlendiren işçiler, bir kadının doğum yapması, sokak sihirbazını seyreden çocuklar, kilise yerine resmi dairede evlenen çiftler, sıra sıra tramvaylar, kurgu masasında çalışan bir kadın, adeta bir makinenin pistonu gibi çalışan kamerayla var olurlar perdede.

Editörlüğünü Steven Jay Schneider’ın yaptığı “Ölmeden Önce İzlemeniz Gereken 1001 Film” kitabında denildiği gibi, “Vertov, el işçiliğinin makineleşmiş iş gücüne dönüşümünü (kadınlar elde dikişten makinede dikişe, abaküsten yazarkasaya geçer) izleyen ve montaj hattının hızını, verimini ve hatta hazzını yücelten çarpıcı bir kurguyla, Marksist ilkelere görsel bir biçim kazandırır”.

SOVYET DEVLETİNE METHİYE

Film çekimi ve kurgunun, ağır çekim, çoklu görüntüler, bölünmüş çerçeve, açı daraltma ve genişletme, bulanıklaştırma, donuk görüntüler gibi tüm olanaklarından yararlanan Vertov, 1917’de kurulmuş Sovyet devletine bir methiye düzmüştür yeni sinema diliyle.

Bizde genç Cumhuriyet’in yöneticileri, “Biz bu işin altından kalkamayız!” diyerek sinemanın tüm yükünü tiyatrodan gelme Muhsin Ertuğrul’un sırtına yıkarken, o sırada Sovyetler Birliği’nde yaşanan büyük sinema coşkusunun yansımalarından biri olan “Kameralı Adam” izlemek, bugün de heyecan verici.