Virüslerin Valsi

Marx öyle dememiş miydi? Kapitalizmde hastalık tıbbı üretir, tıpsa hastalıkları... Bu, sermayenin büyümek için insan sağlığını bile bir maden cevheri olarak gördüğünün saptanmasıdır. İlaç sanayisi üzerine durmaksızın işlenen bilgiler, konuyu artık kör parmağıma gözüne dercesine kitaplara taşıyor. Gelinen noktada, en iyimserden en kötümsere herkes kapitalizmin çarkları içinde öğütülüyor. Kapitalizmin insana dayattığı teknolojik kuşatmanın dışına çıkmaksızın hiçbir salgına çözüm üretme şansımız yok. Çünkü salgınları insana yönelik kuşatmanın kendisi üretiyor.

DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ TÖHMET ALTINDA

Kapitalizm, evreni özel mülkiyetine geçirme ve egemen olma tutkusu yüzünden dünyayla çok oynadı. Şimdi bütün bilim insanları şunu konuşuyor: Rockfeller çevresinin yıllardır insanlığı virüs dalgalarına maruz bırakmayı ima eden açıklama ve uygulamaları var. Bill Gates’in uyarı adı altında eşeğin aklına karpuz kabuğu düşüren kıyamet haberciliğiyle insanlığa karşı virüs saldırılarını meşrulaştırıcı çabaları ima ediliyor. Dijital teknolojiyi 5G ve Yapay Zekâ noktasına taşıyanlar, yaşamın en başından beri kaynağı olan virüslerin özellikle ormanlar ve hayvanlar yok edildikçe canlı doğada çok sıkıştığını biliyorlardı. Teknolojinin bu aşamasında konut, işyeri ve tüm yaşam alanlarında elektromanyetik dalgaların basıncı altındaki insanda bağışıklık sisteminin altüst olduğu nicedir saptanmıştı. Üstelik bu sabah, DSÖ’yü töhmet altında yer alan haberler okuduk basında: Kovid -19 laboratuvarlarda mı üretildi?

OLİGARŞİ TESLİM ALMAK İSTİYOR

Kovid -19, programlanmış yani protez virüs olmayabilir. Ne ki Rockfeller oligarşisinin 20 yıldır dünyada virüs dalgalarıyla köklü bir insan kırımının provasını tasarladığı artık apaçık ortaya çıkmıştır. Yakında Yapay Zekâ destekli, protezli virüs saldırıları başladığında kopacak asıl kıyamet. İnsanoğlu, yaşamı sürdürmenin her değerden üstün olduğunu benimseyerek örgütlenme ve uygarlığı yenileme programını oluşturmak zorundadır. Başka deyişle, Yapay Zekâ'ya ve kendi ölümsüz egemenliğine alan açmak isteyen emperyalist imparatorluğa / oligarşiye karşı insandan yana tüm güçlerin, kuşak ve kesimlerin bileşkesini oluşturmak gerekiyor. Virüs dalgalarıyla insan arasındaki ölümcül küresel savaşın sonuncusuna giden yolda şimdikiler birer muharebe sayılır. Kendi türsel yaşamını toplumsal eşitlik ilkesiyle sürdürmesi gereken insan, dijital donanımlı sermaye çeteleriyle yok edilme tehdidini çok geç olmadan aşmalıdır...

SOSYAL MESAFE KURALI

En temel sosyal mesafe kuralı, kapitalizmin dayattığı yaşam tarzıyla insanın hakkı olan yaşam tarzı arasındadır. Deyim yerindeyse, emek - sermaye karşıtlığına dayalı sosyal mesafe dışında hiçbir kurtarıcı yoktur. Virüsün bize öğrettiği şey, dünyayı ve yaşamı yeniden insanın ve emeğin denetimine sokmak gerektiği düşüncesi olmalıdır; bu yönde, mevcut durumu aşmak ve her şeyi yeniden örmek üzere donanıp program oluşturmalıyız. Virüsler; doğayla uyumlu bir yaşam için günlük yaşamda her olaya ve duruma özenli adımlar atarak gerekli devrimci atılımları gerçekleştirme yönünde bizi terbiye ediyor. Bu da şu demek: Biz doğayı yok sayarak, teknolojinin büyüsüne kapılarak, doğasız yaşama yanılsamasını aşmalıyız. Şimdi doğa, bizi canlılığın ilk yaratıklarıyla cezalandırarak her şeyi bir daha ve yeni baştan değerlendirmemizi istiyor.

Virüsler için fare ya da yarasa bedeniyle insan bedeni arasında hiçbir fark yok. İnsanlar arasındaki sosyal eşitsizliğin ya da eşitlik kavgasının ne olduğunun da farkında değil. Doğa'nın ona verdiği görev, başka yaşamlarla uzlaşıncaya kadar onlarla savaşmak ve sonunda kendi yaşamıyla birlikte doğadaki yaşamı sürdürmek... Gelinen noktada virüslerin valsinin anlamı budur.

KOMPLOYU AÇIĞA ÇIKARAN MI SUÇLU

Kimileri hakikatin savunucularını komplo kuramcısı olarak suçluyor halâ... Gerçek şu ki, hiçbir komplocu, suçlu olduğunu kabul etmez. Suçunu yüzüne vuranları kendisine karşı komplo kuramı düzmekle suçlar. Kapitalizmin ve Yeni Ortaçağ'daki teknolojik donanımlı mafyokrat efendilerinin / oligarşinin doğaya, insanlığa, dünyaya karşı işlediği suçları onlara sormayacak da bu suçlardan zarar gördüğünü söyleyerek insanlığı uyaran bilim adamlarını ve gerçekleri yazanları mı suçlayacağız şimdi? Yani işledikleri cinayetlerle trilyonlarca dolara hükmederek, doğayı ve insanlığı özel mülkiyeti gibi gören Rockfoller'ları, Gates'leri, daha nicelerini temize çıkarmakla mı uğraşacağız.

Doğrusu, Nâzım Hikmet'in dizesini günümüze uyarlayıp yinelemekten başka çare kalmıyor:

Yazın sosyal medyalarda dijital puntolarla

Hakikat işçileri komploya devam ediyor halâ...