Vize serbestliğine geri dönmek mi?

Yeni Asya Gazetesi, İktisadi Kalkınma Vakfı başkanı Ayhan Zeytinoğlu’nun basın açıklamasını manşet yaptı. Manşet “reformlar külfet değil kazanım”şeklinde. Sözü edilen reformlar, Türkiye’ye AB tarafından dayatılan konular. Yıllardır, hiç utanma da duyulmadan “ev ödevi” diye adlandırılmış olan AB dayatmaları.
İKV Başkanı, asıl olarak sermaye ilişkilerini sürdüren kişilere vize serbestliği tanımayı içeren ‘vize serbestliği süreci’nin canlandırılmasından söz ediyor. AB’nin göçmenlerin geri kabulüne ilişkin şartlarıyla birlikte Türkiye’den 72 konuda ‘reform’ istediği, Türkiye’nin bunlardan 67’sini tamamladığını söylediği, geri kalan 5 konuyu da AB’nin istediği gibi karşılamasını talep ettiği, hepsinin karşılığında işadamlarına Ekim 2016’dan itibaren vize serbestliği vereceği anlaşmadan…
İKV Başkanı işte bu iş yürüsün istiyor. Ama ilginç, bu tıkanmış işin açılması için Türkiye’ye değil de AB’ye seslenmeyi seçiyor. Yeni Asya Gazetesi’ndeki habere göre “AB bizim hassasiyetlerimize özen göstersin, biz de reform yorgunluğundan çıkıp reformların külfet değil kazanım olduğunu hatırlayalım” diyor.
*
Yeni Asya Gazetesi’nin manşete değer gördüğü bu açıklamalar, dile getirilmese de bambaşka bir içeriğe sahip. AB, vize serbestliği denen ve çok sınırlı bir iş kesimini rahatlatmaktan başkaca pek bir anlamı olmayan gevşetmeyi yapmak için Türkiye’ye “terörle mücadeleyi bırak, vereyim vize serbestliğini” demişti.
O zamanlar AB Bakanı Volkan Bozkır, AB’nin 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda “bazı kelime değişiklikleri” yapmamızı istediğini; AB’nin direktife değil yalnızca bir çerçeve karara sahip olduğu bu konuda o çerçeve kararı dikkate alıp ilgili kanunda gerekli değişiklikler yaptığımızı, daha da fazla yapılabilecek bir şey olmadığını açıklamıştı. Ama AB Kati Piri adlı temsilcisiyle “beş değişiklik daha!” diyordu da başka bir şey demiyordu.
Bu değişikliklerin anlamı açıktı: “Bırak PKK ile mücadeleyi, al vizeyi” anlamında, terörle mücadeleyi rafa kaldıracak yasal değişiklikler yapılması…
Şimdi Yeni Asya manşetindeki İKV açıklaması, böyle bir konuda “diyalog ve müzakereler devam etmeli” diyerek işlerin yeniden canlandırılmasını istemiş bulunuyor.
*
Geri kabul ve vize serbestliği konusu Haziran 2012’de gündeme gelmişti. Yol Haritası’nın kabulü Aralık 2013’te, 6547 sayılı yasanın TBMM’de kabulü Haziran 2014’te olmuştu. Hazırlıklar bitecek, işleyiş Eylül 2016’da başlayacaktı. İşte herşey o arada oldu. AB masalarında “terörle mücadele yasası değişmezse bu iş olmaz” sözleri çınladı, Cumhurbaşkanı “madem öyle sen yoluna ben yoluma” dedi, Başbakan Davutoğlu’na Mayıs 2016’da makamdan el çektirildi.
Bu kısacık özet bile, konunun işadamlarının vize kolaylığına kavuşturulmalarından ibaret olmadığını yeterince açık gösteriyor. Bu durumda İKV Başkanı hangi “diyalog ve müzakere” sürecinden söz ediyor?
Çağımızın en uzun yalanı olan “AB bizi üye yapacak” vaadinin devri geçti gitti. Şimdiki devirde sözde vize serbestliği için diyalog ve müzakerelere geri dönelim demek, Türkiye’de pekçok siyasi bunalıma yol açmış bir süreci yeniden canlandırmak niyetinden başka bir anlama gelmiyor.