Weimar Cumhuriyeti arzusu mu?

Ülke yangın yerine dönmüş, Güneydoğu Anadolu’da yoğun bir çatışma sürüyor, şehirlerde bombalı eylemler vaka-ı adiye haline gelmiş, terör Karadeniz’e ulaşmış, biz bir adamın ihtirası uğruna bunları yok kabul edip, “Başkanlık mı olsun, Partili Cumhurbaşkanlığı mı olsun” bunu tartışıyoruz.
Ülke bütünlüğü tehlikedeyken bir insanın sırf kendi ihtirası uğruna topluma başkanlık rejimini dayatması, daha doğrusu bunu tartıştırmaya açtırması bir ihtirasın ifadesidir.
Terör örgütü kent merkezlerinde can alıyorsa, bunun tek sorumlusu 14 yıldır bu ülkeyi yöneten AKP iktidarıdır.
AKP iktidarı teröre yardım ve yataklık etmiştir. Terör örgütünün kent merkezlerine silah yığınağı yaptığını bile bile buna göz yummuştur.
Siyasal iktidar bu nedenle suçluların telaşı içinde Türkiye’nin gündemini kendi istediği şekilde kurarak bunun konuşulmasının önüne geçmek istemektedir.
Bugün Türkiye’de öncelikle konuşulması gereken konu akan kandır, gelir adaletsizliğidir, dış politikadaki vahim durumdur, ama bunlar konuşulmuyor.
Tayyip Erdoğan ortaya bir başkanlık sistemi lafı atıyor, herkes bu gündemin esiri oluyor. Bir de çok pişkin bir şekilde, “Bu başkanlık sistemi er ya da geç gelecek” diyor. Kendisini halkın seçtiğini bu nedenle her şeyi yapmakta hak sahibi olduğunu zannediyor.
AKP iktidarının önce terörle mücadele etmeyip müzakere ederek, daha doğru bir söylemle onlarla müzakere ediyor gibi görünerek, terör örgütünün kentleri cephaneliğe çevirmesinin hesabını vermesi gerekiyor.
Tayyip Erdoğan ve AKP’den önce bunun hesabı sorulmalı. Zira anayasa vatandaşlara “huzurlu bir hayat talep etme” hakkını vermiştir.
Ama bu gündeme getirilmediği gibi, Tayyip Erdoğan’ın gündeminin peşine takılıp giderken de söylenmesi gerekenler doğru bir şekilde anlatılmıyor.
Türkiye çok partili bir sistemle yönetiliyor. Şu anda bile parlamentoda dört siyasi parti var.

BÖYLE BİR ÖRNEK YOK
Birilerinin çıkıp halkımıza, çok partili bir sistemde, başkanlık rejimi içinde kalarak demokrasiyi ayakta tutabilen hiçbir az gelişmiş ülke olmadığını anlatması gerekiyor.
Yani birileri çok partili rejim içinde başkanlık sistemine yönelmenin bu ülkeyi faşizme sürükleyeceğini anlatmalıdır.
Başkanlık rejimleri hükümet istikrarı sağlarken, siyasal sistemi istikrarsızlığa sevk eder. Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olduğu günden beri anayasa zaten fiilen işlevsiz hale getirilmiş, fiili bir başkanlık sistemi hayata geçirilmiştir ama ülkede huzur ve can güvenliği kalmamıştır.
Tayyip Erdoğan ve şürekâsı, başkanlık sistemi gelirse ülkede her şeyin güllük gülistanlık olacağı kanısını toplumda uyandırmaya çalışmaktadır.
Tayyip Erdoğan bütün yetkileri elinde bulundurmakta, işine geldiği gibi suçladığı askeri rejimin bir benzerini bugün kendisi uygulamaktadır.
12 Mart’ta da radyoda okunan bir muhtırayla hükümet çekilmişti, şimdi de makama çağırıp sen çekil denerek fiili bir darbe gerçekleştirilmiştir.
Ülke kan gölüne dönmüş, terör ülkenin her bir yanına yayılmış Tayyip Bey için hiç önemli değil. Bu konunun ciddi bir şekilde konuşulmaması/konuşturulmaması, terörü önleyecek anayasal tedbirlerin alınmaması, insanın aklına, bu durum Weimar Cumhuriyeti’ne dönüşmek için vesile mi yapılıyor sorusunu getiriyor.
Peron Arjantin’i ya da Weimar Cumhuriyeti’ne dönüşülünce gelecek baskıları önlemek için Türk halkının “baskıya karşı direnme hakkı” doğar, bu hak evrensel bir insan hakkıdır.