Ya birileri, ‘8 füze atıp’ bizi savaşa sokmak istiyorsa?

Kilis’e günlerdir IŞİD roketleri düşüyor ve sivil yurttaşlarımız ölüyor.
Askerimiz de sınır ihlali yapmadan, top atışıyla karşılık veriyor!
Bu olay beni iki yıl önceye götürdü...
***
Suriye’ye ait bir savaş uçağının TSK tarafından düşürülmesinden sonra “Türkiye savaşa mı giriyor?” sorusu gündemi meşgul etmişti.
Ortaya çıkan iki ses kaydı bu tartışmaları daha alevlendirdi.
Ortam dinlemesi olduğu anlaşılan kayıtta, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler arasında bir savaş toplantısı gerçekleştiği görülüyordu.
Kayıtlara göre bu isimler, Suriye’ye bir savaş açabilmek için gerekçe üretmeye çalışıyordu.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a ait olduğu öne sürülen ses ise insanın kanını donduracak sözler söylüyordu:
“Gerekirse Suriye’ye dört adam gönderirim. Türkiye’ye sekiz füze attırıp savaş gerekçesi üretirim! Süleyman Şah Türbesi’ne de saldırtırız!”
Konunun daha da vahim yanı; o günlerde çarşaf çarşaf yayınlanan ama sızdıranları belli olmayan bu kayıtlar yalanlanmadı!
***
Dönelim günümüze:
Sınırımızın Suriye tarafında at izi, it izine karışmış halde! 72 milletin profesyonel katili IŞİD’in çatısı altında adam kesiyor!
Rusya orada, ABD orada, Arabistan orada, İsrail orada, AB ülkeleri orada...
Dünyanın bütün casusluk örgütleri orada...
Böyle bir ortamda, havada uçuşan mermilerin, roketlerin tetikçilerini bulmak, deveye hendek atlatmaktan da zor!
Ancak attıranların amaçları belli:
Türkiye’yi savaşa sokmak!
Doğal olarak bizim alacağımız tavır da açık:
Tuzağa düşmemek!
Bizim olmayan bir savaşa girip önümüze geleni öldürmek ya da şehitler vermek değil; saldırganı doğru tespit etmek ve cezayı “adrese teslim” kesmek!
***
Siz siz olun; MİT Müsteşarı’nın ağzından çıktığı iddia edilen yukarıdaki sözleri asla unutmayın!
Sakın savaş tacirlerinin gazına gelmeyin...
İçeriden ya da dışarıdan bizi bataklığa çekmek isteyenlerin oyununa direnin!

BRAVO!
Dikkatinizi çekiyor mu bilmem; özellikle Gezi Direnişi’nde onurlu bir tutum takınan bazı genç tiyatrocuların adlarının “uyuşturucu operasyonu”na karıştırılmasından sonra, tiyatrocular köşelerine çekildi.
Çekilmeyenler ise Levent Üzümcü gibi “saf dışı” edilmeye başlandı.
“Usta” diye tanımlayabileceğimiz bazı deneyimli sanatçılar bile, Kral Çıplak’a davet ettiğimde, “Aman dizilerde iş bulamayız, aç kalırız” korkusuyla davetimi geri çevirir oldular.
Hal böyle olunca, her şeye karşın “dik durmaya” devam eden bazı isimleri görmezden gelmek haksızlık olur.
Bunlardan biri tiyatrocu Berna Laçin... Sosyal medyadan yaptığı paylaşımlarla 23 Nisan kutlamalarının iptal edilmesine şiddetle tepki koyuyor... Son paylaşımında milletvekillerine seslendi ve “Bol keseden milletvekili maaşı alıyorsanız bunu 23 Nisan’a borçlusunuz. Bu bile bazıları için kutlama nedeni” dedi...
Peki; o, korkan ustalardan daha mı zengin?
Elbette hayır!
Sadece daha yürekli ve onurlu...
Helal olsun!

GÜNÜN SORUSU
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün partisinin grup toplantısında konuştu ve AKP’nin, kıdem tazminatına el atması durumunda işçilerle birlikte meydanlara inme sözü verdi. Sorum kendisine:
İş işten geçtikten sonra meydanlara inmen neye yarar? Meydana ineceksen, görüşmelerin sürdüğü şu günlerde inmen gerekmez mi?

Bakan Bey’in oğlu kumar oynarken yakalanmış...
Dünkü Sözcü gazetesinde Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın armatör oğlu Erkan Yıldırım’ın, Singapur’daki bir kumarhanede rulet oynarken çekilen fotoğrafları yayımlandı.
Binali Yıldırım kim?
Erdoğan’ın sağ kolu... O, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne Başkan olunca, Binali Bey’i de İDO’ya Genel Müdür yaptı. O günden bu yana tam 22 yıldır birlikteler.
Bu arada Binali Bey’in “bakan” olduğuna bakıp da ayda 13-14 bin liraya talim ettiğini sanmayın.
Yıldırım ailesinin tam 17 şirketi, 28 gemisi, 2 süper yatı ve çok sayıda evi, hanı, katı bulunuyor!
Dönelim habere:
Sözcü’deki arkadaşlar diyor ki:
“AKP 14 yıldır millete dincilik dayatması yaptı. Başta Milli Piyango olmak üzere şans oyunlarına ‘Günah’ dediler. Kumar saydıkları için at yarışlarına plaket vermeye bile gitmediler. Ama Binali Bey’in oğlu Singapur’da rulete saatlerce para bastı!”
***
Montajdır, montaj!
Olur mu canım; bu beyzadeler hiç kumar oynayıp içki içer mi?
Sütten çıkma ak kaşıktır onlar!

SÖZ SİZDE (156+291)
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Sıra Adil Üstünakı’da:
“Eeeey Abdullah Bey...
Yeter artık; 450 gündür sorulan soruya bir cevap veremediniz. ‘Huber Köşkü’nün masraflarını vermedim’ deyin de siz de kurtulun biz de... Hiç olmazsa Mustafa Bey’in köşesinde yer kaplamayın. Hiç düşündünüz mü 450 gün boyunca ne çok yer kapladınız! Hakkımızı helal etmiyoruz.”

GÜNÜN İSYANI
HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Strasbourg’da yapılan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi toplantısında Başbakan Ahmet Davutoğlu’na bir soru sormuş ve PKK’lı teröristlerden “gerilla” diye söz etmiş... İsyanım ona ve onun gibi konuşanlara:
Uyuşturucu mafyasının eli kanlı tetikçileri ne zaman gerilla oldu?