Yabancı tefeciler ellerini ovuşturuyor

Ekonomik kriz ciddi.
Ücret artışları fazla bir anlam taşımıyor.
Kısa sürede eriyor.
Bunun en somut örneği…
700 bin kamu işçisi ile yapılan sözleşme.
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay rahatsız.
Özetle şunları söyledi:
“İmzaladığımız sözleşme son 30 yılın en iyisiydi.
Ama kazanımlarımız enflasyonla eridi.
Kayıplar telafi edilmeli.
Çalışanların gündemi seçim değil, geçim.
Bu ülkeyi ucuz emek cenneti yaptırmayacağız.”

BURAYA NASIL GELDİK

Peki buraya nasıl geldik. Kısaca özetleyelim.
Irak işgali öncesi…
Ecevit ABD’nin taleplerine direndi.
1974 Kıbrıs Harekatı’nda olduğu gibi davrandılar.
Ekonomik krizle terbiye etmeye kalktılar.
2001 krizini çıkardılar.
Arkasından da Kemal Derviş’i dayattılar.
Ecevit’i mecbur bıraktılar.
Derviş ABD ne istediyse onu yaptı.
ABD’ye gitti, günlerce Ecevit bile ulaşamadı.
Son günlerde yaşananlar…
Nasıl da benziyor değil mi?

DÜŞÜK KUR, YÜKSEK FAİZ

İktidar değişti.
Babacan, Mehmet Şimşek dönemleri…
Önce yüksek devalüasyon…
Sonra sabit kur uygulaması…
Yabancı parasını Türkiye’ye getirdi.
TL’ye çevirip yüksek faize yatırdı.
Bazıları da borsada vurgunlar yaptı.
Bire aldılar 5’e sattılar.
Sonra da tekrar dolar alıp gittiler.
Dolar bazında ortalama yüzde 30-35 kazandılar.
Dövizin geri gittiği dönemler…
“TL değerlendi” diye övündüler.
Yabancıların kârı yüzde 65’lere kadar çıktı.
Üretim falan yapmadılar.
Bankalarımızı, sanayi kuruluşlarımızı kelepir fiyatına aldılar.
Bizim artı değerlerimizi çaldılar.
Bu da yetmedi.
Sanayicilerin dolarla borçlanması teşvik edildi.
Sonrasında olanlar malum.

ARAYIŞLAR

Bugün yaşadıklarımız…
O günlerde yapılan yanlışların sonucu.
Bunlara bir de hesapsız hareketler eklendi.
Birileri parasını katladı.
Ama emeğiyle geçinenler zor durumda kaldı.
Olan vatandaşa oldu.
Geldiğimiz nokta ortada.
Şimdi ekonomi yönetimi arayışta.
Ancak yanlışta ısrar ediyorlar.
Neoliberal politikalara sarıldılar.
Başımıza gelenlerin sorumluları onlar.
Yine de ABD’de, İngiltere’de çıkış arıyorlar.

AYNI POLİTİKALAR

Seçim sonrası izlenen politikalar…
Döviz yüzde 50’den fazla devalüe edildi.
Faizler yüzde 8,5’tan yüzde 45’e çıkarıldı.
Bu kimin isteği?
Uluslararası mafyalaşmış finans kuruluşlarının.
Onların amacı belli.
Şimdiden seçim sonrası için ellerini ovuşturuyorlar.

ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLER

31 Mart’ta seçim yapılacak.
Sonrası için hazırlıklar konuşuluyor.
İktidarın acil sıcak para talebi var.
Uluslararası finans kuruluşları bunun farkında.
Türkiye’nin elini görüyorlar.
Bu nedenle de talepleri bitmiyor.
Gelen bilgilere bakılırsa…
TL’nin yüksek oranda değer kaybetmesi…
Sonrasında da sabitlenmesi isteniyor.
İstekleri bununla da bitmiyor.
Vergi ve harçlarda kamu hizmetlerinde…
Yol ve köprü ücretlerinde, akaryakıtta yüksek artış…
Büyümenin de aşağı çekilmesi…
Bakalım istedikleri olacak mı?

ÖVGÜLER

Herkes ekonomiden rahatsız.
Çalışanlar zamların enflasyonla eridiğini söylüyor.
Sanayici girdi fiyatlarından şikayetçi.
Durgunluktan endişeli.
Çiftçi tarlasını ekmekte zorlanıyor.
Mazot fiyatları 40’ın üstünde…
Gübre, ilaç fiyatlarından dert yanıyor.
Ama ABD’de durum farklı.
Türk ekonomisine övgüler düzülüyor.
Uluslararası derecelendirme kuruluşları…
Notumuzu yükseltiyor.
Benim tecrübemin gösterdiği şu:
Amerikalılar ve İngilizler…
Uluslararası mafyalaşmış finans kuruluşları…
Ne zaman bizi övüyorsa…
İyi yoldasınız diyorsa…
Sağımızı solumuzu kollamamız lazım.