Yabancılar son iki ayda dolar bazında yüzde 8-10 kazandı
Uygulanan ekonomik program…
Halka olumlu bir etkisi yok.
Enflasyon yüzde 75’e yükseldi.
“En yükseğine geldik.
İnişe geçiyoruz.” deniyor.
Bu ucuzluk anlamına gelmiyor.
Fiyatlar yükselmeye devam edecek.
Artış yavaşlayacak.
Asgari ücret çoktan açlık sınırının altında…
Vatandaşın dayanma gücü kalmadı.
BATAN BATAR HAVASI
İzlenen politikalar basit.
Tüketimi düşürmek için kararlar alınıyor.
Kredi kartı faizlerini yükseltme…
Taksit ve limitleri düşürme…
Yüzde 65’lere varan kredi faizleri
ve diğer önlemler…
Sonuç şu: Tüketim malı ithalatı yüzde 22,7 arttı.
Ara mal ithalatı yüzde 15,9’a geriledi.
Sanayi üretimi yüzde 5,9 düştü.
Sanayici sıkıntıya girermiş…
Üretim düşermiş…
Büyüme dururmuş…
İşsizlik artarmış…
Bunlar hesaba katılmıyor.
“Batan batar, kalanlarla yola devam” havası esiyor.
KİM KAZANDI?
Peki izlenen politikalardan mutlu olan yok mu?
Elbette var, yabancılar.
Sıcak paracılar çok mutlu.
Neden mi? Kısaca anlatalım:
Son dönemde gelen sıcak para…
30-40 milyarlar konuşuluyor.
Uluslararası tefeciler…
2 ay önce paralarını TL’ye çevirenler…
Fon, tahvil ve borsaya yatıranlar…
Ortalama aylık kazançları yüzde 4 ile 6 arasında oldu.
Hem de dolar bazında.
ABD’DE 2-3 YIL TÜRKİYE’DE İKİ AY
Masraflar çıktıktan sonra iki aylık kazanç…
Yüzde 8-12 arasında.
Risk alıp iki kat fazla da kazananlar var.
ABD’de 2-3 yılda elde edecekleri kâr…
Türkiye’de 2 ayda kazandılar.
Hem de ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmadan.
KİM ÖDEDİ?
Peki bu kârları kim ödedi?
Demirel’in dediği gibi gökten para yağmadı.
Biz ödedik.
85 milyon vatandaşa fatura edildi.
Bu yöntemle ekonomi ayakta kalır mı?
KOŞULLARI DA AĞIR
Tek dertleri verdikleri parayı geri tahsil etmek.
Bunun için koşullar öne sürüyorlar.
Asgari ücrete zam yapma…
Emeklinin maaşını fazla artırma…
Kamu yatırımlarını durdur…
Bunlar sadece birkaçı.
Bir de siyasi talepleri var.
FETÖ ve PKK’ya dokunma.
Suriye’de PKK devletçiğine itiraz etme.
Doğu Akdeniz’de haklarından vazgeç.
Kıbrıs’ta, Ege’de sözümüzden çıkma.
Rusya’ya yaptırımlara uy….
TEHDİT
Sıcak para giriş çıkışları…
Hiçbir engel yok.
Bugün al, yarın sat.
Anında dövize geç.
En ufak bir risk gördüklerinde anında çıkıyorlar.
Tehlike geçince yine geliyorlar.
Aslında bu da bir taktik.
Türkiye’yi tehdit yöntemi.
“İstediklerimiz olmazsa gideriz” resti.
Türkiye’nin sıkışmışlığı…
Onlar için fırsat.
Swapların açılması için de bastırıyorlar.
Çok daha kolay ve risksiz olsun istiyorlar.
Bu da gerçekleşirse vay Türkiye’nin haline…
Ondan sonrasını düşünmek bile insanı daraltıyor.
DEVAMI İSTENEN BU
Kemal Derviş sonrası…
Babacan-Şimşek dönemleri…
Uygulanan model de buydu.
Yüksek faiz, düşük kur…
Yabancılar dolar bazında yılda yüzde 35 aldı.
Bu bazı dönemlerde yüzde 65’e kadar yükseldi.
İki ayaklı kâr ettiler.
Hem finans piyasalarında malı götürdüler.
Hem de ithalatı ucuzlattılar.
Türkiye’yi ithalat cenneti yaptılar.
Ürettikleri ürünleri sattılar.
Daha açık ifade ile anlatırsak…
Yabancılar kazandı, biz kaybettik.
Israrla devamını istedikleri politika bu.