Yahudi soft power ve ABD-İsrail depremi

Tesadüf mü, tevafuk mu, 14 Mayıs Siyonist Yahudi İsrail’in de kuruluş günüdür. 2023 sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü ve ilelebet yaşaması için çağımızın en önemli tarihi değildir. Bu tarih aynı zamanda ABD ve İsrail’in var olma veya yok olma yılı olarak kayda geçecektir. Kıssadan hisse doğanın şiddetli ama anlı-şanlı doğumu ve saldığı hayat enerjisi ile yeniden doğuşu misali siyasi-ekonomik sahada dünya şiddetli ama yeni bir doğuma şahit olacak. Hasta, yıpranmış, köhnemiş ve ölüm döşeğinde olan uluslararası tekelci kapitalist, emperyalist sistemin tüm hırçın ve gaddar çabaları bu doğuma mani olamayacaktır. Bu yeni dünya nizamının başını çeken iki önemli kuvvet Putin ve Xi Jinping’tir. Rusya’nın Türkiye, İran ve Suriye’yi buluşturma ve işbirliğine teşvik etmesi, Çin’in Suudi ve İran arasındaki buzların çözülmesi ve yerini bahar ilişkisini alması için ortaya koyduğu önemli çalışmalar var. Eski sistemin hantal, sorunlu ve tehlikeli olduğunun idrakinde olanlar yalnızca biz değiliz.

Dünya bankacılık sistemini kontrol eden, hizmet sektöründe olan çok uluslu şirketler, enerji devleri kıssadan hisse eski sistemin hastalıklarının müsebbipleri güçlü sermaye platformları Rusya ama özellikle Çin merkezli yeni dünya nizamına engel olamayacaklarının idrakine varmışlar. Önlerinde sadece iki seçenek var: Mutlak savaş ve birlikte yok olmak veyahut kurşun hızında gelen bu trenin önünden çekilmek, ilk durakta ona binmek, süreç içinde trenin kontrolünü ele geçirmek. Halen ‘süreci tersine çevirebiliriz’ inancında olup tüm araçlarla saldırmak, savaşmak tercihinde olanların varlığına rağmen sinir uçlarını kontrol eden dimağın ikinci olasılıkta ağır bastığını tespit ediyoruz.

İsrail’de sokaklara dökülen on binlerce İsrailli sadece en sağcı en ırkçı en saldırgan olduğu için Netanyahu ve koalisyon hükümetine karşı protesto eylemleri içinde değil. İngiltere ve ABD’nin güçlü Yahudi lobileri, etkin gazetelerin Yahudi yazarları da eylemlere destek veriyor. Hâlbuki aynı çevreler daha önce Netanyahu için lobi faaliyeti yapanlardı. Kaldı ki Netanyahu İsrail’in karanlık tarihinde sadece bir büyük noktadır. En sağcı ve ırkçı olarak lanse edilen Netanyahu’nun İçişleri ve Sağlık Bakanlığı ile Çalışma, Refah ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı iki “Arap” kökenli İsrailliye teslim edildi. Ankara-Şam, Suudi-İran yakınlaşması veya Suudi- Birleşik Arap Emirlikleri-Suriye yakınlaşması, olası Katar-Şam ve mevcut olan Katar-İran ilişkilerinin normalleşmesi ve pekişmesi çalışmaları öncesinde Türkiye ve Arap Körfez ülkeleri ile İsrail arasındaki ilişkiler ya iyileştirildi veya diplomatik düzeye taşındı.

Bununla verilen mesaj Pekin veya Moskova’nın Batı Asya’da ortaya koyduğu inisiyatifin İsrail’i dışlamadığı veya hedef almadığı yönündedir. Bu mesajın taşıdığı pozitif ayırımcılığın idrakinde olan ve ‘Bunda İsrail ve dünya Yahudileri olmak üzere tüm taraflar için fayda vardır’ inancında olanlar ile karşıt cephede yer alanların ideolojik, siyasi ve tercihler kavgasına şahit oluyoruz. Türkiye, Suriye ama özellikle İran ile sağlanacak barışın İsrail için tehdit oluşturduğuna inanan ABD, İsrail ve bölgede ciddi bir kesim var. Bu devletlerin dil, din ve mezhep temelinde bölünmesi ve zayıf bırakılmasının stratejik bir hedef olması gerektiğine inanıyor. Zira kafası rahat, savaş ve krizlerle boğuşmayan, enerjisini ticarete ve üretime veren Türklerin, Farisi-İranlıların ve Arapların, “Yahudiler” ile tüm sahalarda rekabette daha başarılı olduklarını tarih not etmiştir. İsrail sokaklarına yansıyan protestoları bu zaviyeden okumakta fayda var.

ABD’de tarihin ikinci büyük banka krizini sadece bankacılık sistemindeki aksaklıklar, eksiklikler, kar ve daha çok kar zihniyeti ile işleyen kapitalist sistemin çıkmazı olarak okuyamayız. Özel aile şirketi olan Federal Merkez Bankasının (FED) ısrarla faiz artışına gitmesi, Asya’ya özellikle Çin’in bankalarında etkin olduğu Hong Kong, Singapur, Malezya ve Endonezya’ya çok önemli sermaye transferinin gerçekleşmesi, bir günde milyarlarca dolar paranın Silikon ve Signature bankalarından çekilmesi, ABD’nin bankacılık ve mali sistemine duyulan güveni sarsmak için önemli sebeplerdir. Polisin cinayeti çözmek için para izini takip etmesi misali bu bankalardan kimin ne kadar miktarda büyük paraları neden çektiği ve nereye aktardığı, her bir dolar transferini titizlikle takip eden FED’in milyarlarca dolar sermaye transferine nasıl bu kadar kolay ve hızlı izin verdiğini, bu kararın arkasındaki beynin kim olduğunu bilmek daha önce ifade ettiğimiz kurulmakta olan yeni dünya düzeninde kimin nereye yığınak yaptığını görmek ve gelişmeleri doğru okumak açısından önemlidir.   

Bu sebeple bu mahfillerle merkezi mili devletler ve kuvvetler arasında ciddi bir çatışma, rekabet ve program mücadelesi hâsıl olmaktadır. Özellikle Çin’in sırtında ağır bir sorumluluk olacaktır. Dünyanın yeni lideri olmak haklı olarak birçok avantajı, gururu, milli duyguların kabarmasını beraberinde getirecektir. Ancak bu zafer iyi idare edilemediğinde, sistemin zayıf noktalarından sızan veya hali hazırda daha önceden sistemin bünyesine sızmış ve bağışıklığın tökezlemesini sabırla bekleyen mikroplar misali bünyeyi ele geçirmek için harekete geçeceklerdir.