Yakıcı görev: Türkiye Cephesi
Türkiye, bugün ancak bütün milletin birliğini sağlayarak üstesinden gelebileceği sorunlarla karşı karşıyadır. Birlik, kuşkusuz adım adım ve dalgalar halinde inşa edilir. Siyasal düzlemde ülkenin düze çıkması için gerekli toplumsal gücün nitel ve nicel boyutlarını daha derinden kavrayan güçler, toplumsal düzlemde topun ağzına daha yakın olan kesimler, birlik sürecinin başını çekerler. Ama bugün hiçbir gücün topyekûn milletin birliği perspektifini bir dahaki bahara ya da seçime erteleme lüksü kalmamıştır. “Bölücülük”, artık ülkeyi bölmeyi ve milleti parçalamayı açıkça programına almış olan siyasal güçlerle sınırlı olmaktan çıkmıştır. Öznel amaç ne olursa olsun, milletin yalnızca bir kesimine dayanıp, “güç toplama” uğruna ve geçici olarak da olsa diğer kesimlerini karşıya almak, artık “bölücülük”tür. Çünkü ülkemizin önündeki yakıcı görevi yerine getirmesi için gerekli olan gücü böler.
BÖLÜCÜLÜĞE KARŞI MÜCADELE
BÜTÜN TÜRKİYE’Yİ DÖNÜŞTÜRÜR
Bugün emperyalizmin ABD-İsrail cephesine karşı koymanın biricik yolu, Türkiye Cephesi’dir. Türkiye Cephesi, Kürdüyle Türküyle, Alevisiyle Sünnisiyle, işçisiyle sermayedarıyla, kadınıyla erkeğiyle, türbanlısıyla türbansızıyla, köylüsüyle kentlisiyle, genciyle yaşlısıyla, ayağı Türkiye toprağına basan herkesi kapsar. Türkiye Cephesi’nde verilecek vatan savunması, bugün aynı zamanda gericiliğe karşı mücadelenin en etkili yoludur. Çünkü vatanda birleşmek ve aynı cephede mücadele etmek, gericiliğin milleti bölen etkenlerini etkisizleştirir. Kafalardaki tortuları yıkayarak, zihinleri Aydınlanma’ya daha açık hale getirir.
Önümüzde bütün Türkiye’yi ve ülkemizdeki bütün partilerin mensuplarını dönüştürmeye aday bir dönem bulunmaktadır. Aslında bu dönüşüm şimdiden filizlenmeye başlamıştır. PKK terörüne karşı tutum, Suriye sorunundaki mevzilenme, Bölücü Anayasa girişimindeki konuşlanma ve ekonomik bunalım karşısında alınacak tutum, bu dönüşümün başlıca tetikleyicileridir. Çünkü büyük resim netleşmiştir ve netleşmeye devam etmektedir.
DÖRT ALANDA DURUM
PKK terörüne karşı 24 Temmuzda başlatılan harekât bir dönüm noktasıdır. Terör örgütüne kuruluşundan bu yana en ağır darbeleri indiren bu harekât, bu örgütün ardındaki gücün ABD ve İsrail olduğunu çıplak gözle görülür biçimde açığa çıkarmıştır. PKK’nın “çözümün bir parçası” olması gündemden düşmüş, sahip olduğu kitle desteği hızla erimeye başlamıştır. ABD ve İsrail’in çabaları, PKK’yı bir “pazarlık ve tehdit unsuru” olarak gündemde tutabilmeye indirgenmiştir. Bu amaçla harekete geçirebildikleri bütün güçleri sahaya sürmektedirler. Bölücü Anayasa girişiminin de bu amaca yönelik olduğuna kuşku yoktur.
Bölücü Anayasa, iktidara geldiği ilk günden beri AKP’nin gündemindedir. Ama ülkemiz üstündeki karanlığın en yoğun olduğu günlerde bile, mİlletin mücadelesi bu girişimleri geri püskürtmüştür. AKP iktidarı geçmişte de, “sanki anayasa değişmiş gibi” bir Anayasayı Çiğneme Örgütü olarak davrandığı için, şimdi bu ihlâllerini yasal güvence altına almanın telaşını yaşamaktadır. Bölücü Anayasa’ya karşı mücadele, bu girişimi yine boşa çıkartacağı gibi, aynı zamanda Türkiye Cephesi’nin inşasına hizmet edecektir.
Suriye’de, Rusya’nın da müdahil olmasıyla, Esad Yönetimi, Suriye’ye karşı girişilebilecek yeni maceraların önünü tıkamaktadır. Haleb’in kuşatılması ve ikmal yollarının kesilmesi bu açıdan bir dönüm noktası olarak değerlendirilmelidir. Ekonomik zorluklar ve Batı’nın olanaksızlıkları, ülkemizi zorunlu olarak Avrasya’ya yaklaştırmaktadır. Bu nesnel sürecin ülkemiz açısından başarılı bir sonuçla taçlanması, ancak milli bir iktidarın öznel siyaseti haline gelmesiyle mümkün olacaktır.
VATAN PARTİSİ’NİN SORUMLULUĞU
Bugün yapısal olarak gücü ve etkisi belli kesimlerle sınırlı olan siyasal güç ya da kesimler de, kuşkusuz bir Türkiye Cephesi perspektifine sahip olabilir. Ama böyle bir gücün ülkenin kaderini belirlemede katkıda bulunabilmesinin önkoşulu, bütün milleti birleştirme irade ve yeteneğine sahip bir siyasal partinin önderliğidir. İşte onun için ülkemizin Vatan Partisi’ne gereksinimi vardır ve mevcut koşullar Vatan Partisi’ne önemli bir sorumluluk yüklemektedir.