Yakın anlamlı sözcükler

Fethi Naci, zaman zaman Nurullah Ataç’a özenir, okuduğu kitaplardaki dil yanlışlarına da değinirdi. Onun, Nedim Gürsel’in bir cümlesini eleştirdiği şu satırlarını Öğretemediğimiz Türkçe adlı kitabıma da almıştım:“Atina’da Bir Ev adlı hikâyesinde (s.22) bir kız, babası için, Tenime batan sert sakalları belleğimde hâlâ, diyor. Bir kız babası söz konusu olunca, tenim demez, yüzüm der; çünkü ten sözcüğü cinselliği çağrıştırır.”Ten, cilt, deri, yüz... Bunlar gibi yakın anlamlı sözcükler birbirinin yerini tutsalar da, bazen kendi özel sınırlarına başka bir sözcüğün girmesini istemezler. Doğru sözcük seçimi güzel bir yazının önemli koşullarındandır.
ŞANS-OLASILIK-İHTİMALSelahattin Demirtaş’ın kardeşi sanırım bir yerde IŞİD ile savaşıyormuş. Türk uçaklarının son bombalama olayından sonra Demirtaş, “Kardeşimi öldürme şansı yok!” demiş. Kardeşinin ölümü elbette Demirtaş için “şans” olamaz. “Şans” sözcüğünü böyle “olasılık-ihtimal” anlamında yanlış kullananlara sık rastlıyorum.
ÖDÜN-ÖZVERİSürüp giden koalisyon çalışmaları sırasında Kılıçdaroğlu zaman zaman, “AKP’ye ödün vermeye hazırız” gibi sözler söylüyor. “Ödün” bir mücadelede haklı, güçlü ya da dişli görünen tarafa verilir; yani bir tarafın hak ettiği bir şey ya da bir mücadelenin karşılığıdır. AKP’nin burada hak ettiği bir şey yok. Haklı olduğu da tartışılır. CHP’liler burada, “Koalisyon için özveride bulunabiliriz,” demeliler.
EL-AVUÇAdını duyurmuş, kitapları iyi yayınevlerince basılan bir öykücü, “... dumanlar içinden bir elin kalktığını gördü. Gel işareti yapıyordu yabancı avuç. O avuca doğru gitti.” diyor bir öyküsünde.Birini çağırmak için, işaret amacıyla elimizi kaldırırız, avucumuzu değil. El, çukurlaşınca ya da içine bir şey konulduğunda “avuç” olur. Her zaman “el” yerine “avuç” kullanılmaz.Günümüzde “tafsilat” ile “teferruat” sözcüklerini “ayrıntı-ayrıntılar” ile karşılamaktayız. Aradaki ince ayrımı ortaya koyacak bir sözcük henüz bulamadık. Bu tür sözcüklerde sorun tanımlarda başlıyor. Televizyonların bazen, “Şimdi çok önemli bir ayrıntı...” demelerine ben pek alışamadım. Bu durumlar için başka bir sözcüğe gereksinme var.