Yaklaşan AB seçimlerine model: Hollanda
6 ve 9 Haziran 2024 tarihleri arasında Avrupa Birliği seçimleri olacak. Bu arada iki hafta kadar önce, Avrupa Birliği’nin ilk kurucu ve en zengin ülkelerinden Hollanda’da yeniden genel seçimleri yaşadık. Çünkü 12 yıldır süre gelen sağ koalisyon yine istifa etmişti!
Aşırı sağcı-göçmen karşıtı Wilders zirve yaptı, Hollanda bayağı bir sağa kaydı. Ama sadece Wilders’ın rekorunu kastetmiyorum ‘bayağı sağa kaydı’ derken; içerik açısından büyük partiler daha sağlaştı ve birdenbire yepyeni iki büyük parti daha sandıktan çıkıverdi. Meclisin üçte ikisi sağ ve aşırı sağın eline geçti. Ama sağ sevici ve statükocu ana akım Batı medyasını şaşırtan sadece Wilders’ın zaferi oldu. Sağ hükümetin ÇÖKÜŞÜ aşırı sağa yaradı.
Hollanda’daki bu gelişme yaklaşan AB seçimlerinde Avrupa’nın tümü açısından laboratuvardır. Bu nedenle mercek altına alınmalı.
4 Partili koalisyondan oluşan ve 12 yıldır her seçim sonrası yeniden kurularak, kemer sıkma politikaları ve Biden yanlısı dış politikalarla işi götüren hükümet son üç yıl içinde 2 kez istifa etmiş, ayrıca bir kez daha istifaya kalkışmışsa da başaramamıştı.
Shell gibi tekellerin desteklediği sağcı müzmin Başbakan Rutte son yıllarda istifa etmeyi huy haline getirmişti. Neden?
Gıda Bankası’na bedava yiyecek ve sadaka için başvuran yoksulların sayısı bu yıl 450 bini aştığından dolayı mı? Yoksulluk sınırında yaşayanların sayısı devlet rakamlarına göre 1 milyona yaklaştığından dolayı mı? On yıldır ilk kez artmaya başlayan işsiz sayısından mı? Bankaların astronomik karlarından dolayı mı? Enflasyon yükselirken milyarder sayısı 2023’te yüzde 5 arttığı için mi? Azot salımını düşüremediğinden ve bu yüzden geçen bahar seçimlerde senatoyu yeni sağcı çiftçi partisi BBB’ye kaptırdığından dolayı mı?
Yok! Hiçbirinden dolayı değil. Mülteci ve göçmenlerden dolayı!
Evet! Ülke 12 yıllık hükümetin mirası olan katmerlenmiş bu sorunların sorumlusunu aramak ve çözmek yerine, hop oturup hop kalkarak aylardır göçmen sorunu diye bir şey tartışıyor. Meğerse tüm yukarıdaki sorunlar, hepsi göçmenlerin yüzündenmiş. Kasım seçimleri tamamen bu yüzden yapıldı.
Aşırı sağın kazanmasını bekliyorduk, ama bu kadar değil! Hollanda 20 yıldır sağa kaysa da bu defa tavan yaptı. Wilders 150 sandalyenin 37’sini alarak rekor kırdı.
Sadece o mu! Ülke iki büyük sağ parti daha doğurdu: Omtzigt’in 20 sandalye alan NSC’si ve van der Plas’ın 7 sandalye alan, senato birincisi BBB’si. Üç parti liderinin de anası VVD ve CDA. Daha da sağa kaymışlar!
‘Etme bulma dünyası’ demişler. 12 yıldır halkı fakirleştiren, milyarder sayısını arttıran Rutte koalisyonu ettiğini buldu: ÇÖKTÜ! Koalisyonun tüm ortakları dibe vurdu. Ancak bu çöküş alt ve orta gelir gruplarına değil, aşırı sağ ve yeni sağ partilere yaradı. Seçmen yanıldı.
Hollanda sağının meclis toplamı üçte ikiyi aştı. Sol erimeyi sürdürdü. Bazı endişe duyanların ‘stratejik’ oylarıyla eski AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Timmermans’ın sosyal demokrat Groen Links-PvDa’sı 25 sandalyeyle ikinci parti olabildiyse de koalisyon kurma şansı yok!
Wilders: “Seçmen konuştu ve PVV-VVD-NSC-BBB hükümeti dedi.”
Sendikalar federasyonu CNV başkanı Fortuin: “Seçmenin çoğu Den Haag’a sırtını döndü!” Sonuçlar seçmenin 20 yıllık statükoya, yani ana akım liberal hükümetlere attığı tokattır. Ama?
Tokatı doğru yere attı ama, oy pusulasını değil! Oy verdiği bu partiler VVD koalisyonlarını bile aratacak! Neden yanıldı seçmen? Şundan: Halkın yoksullaştırılması suçundan Lahey’in 20 yıllık statüko hükümetlerini değil, Amerikancı jeopolitiğin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki marifetleri neticesinde Avrupa’ya akan milyonlarca Batı kurbanı göçmeni sorumlu tuttu. Bunda yanıldı, çünkü seçmen bilinçsizdi. Çünkü Wilders gibi kurnazlar bu rüzgârı arkalarına aldılar. Çünkü statüko, göçmen düşmanı bu partilerin kampanyaları sayesinde kendi suçunun gizli kalmasından hoşnuttu, teşvik etti. 2008 küresel ekonomik krizi, pandemi, Ukrayna masrafları ve son resesyonun suçu göçmenin üzerinde kaldı.
ŞİMDİ NE OLACAK, HANGİ KOALİSYON?
Plasterk’in koalisyon için arabuluculuk çalışmaları uzun ayları alacak. İki seçenek var: merkez sağ ya da aşırı sağ koalisyon. ‘Kırk satır mı, kırk katır mı’… Yerli ve göçmen halkın sorunlarını çözecek halkçı hükümeti kimse beklemesin!
Öte yandan, sağ ve aşırı sağın istikrarlı, kalıcı ve güçlü hükümet kurabileceğini de kimse beklemesin! Sağ partilerin, Wilders’lı veya Wilders’sız kalıcı koalisyon kurabilmesi oldukça güç! Neden?
Çünkü sağ ve aşırı sağ da parçalanmış durumda ve istikrarsız bir süreç yaşıyor. Ülke politikasında istikrarsız bir yeni dönem başladı.
Wilders kuşkusuz diğer üç sağ parti, yani VVD, NSC ve BBB ile aşırı sağ bir koalisyon kurmak ve başbakan olmak için can atıyor ve büyük tavizlere hazırlanıyor. BBB zaten Wilders’la koalisyona gönülden razı. VVD ve NSC’nin seçmeninin çoğunluğu da Wilders’la koalisyona razı. Mülteci ve göçmen karşıtlığında bu partilerin hepsi hemfikir, göçmen konusu açısından aslında tek Wilders’ı yok ki ülkenin artık… Sadece sayıda ve sertlik derecesinde anlaşamıyorlar. Ama yine de koalisyon zor! Neden?
VVD lideri Dilan Yeşilgöz de, Omtzigt de zorluğu görüyor, ama onların ‘azınlık hükümeti kurarız (Yeşilgöz)’, ‘sadece dışarıdan destekleyebiliriz (Yeşilgöz)’, ‘ ne sol ne sağ ile hiçbir koalisyona doğrudan katılmayız (Yeşilgöz)’, ya da ‘Wilders anayasaya uymazsa olmaz (Omtzigt)’ sözlerinin arkasında şu yatıyor: sağ dalganın çok yüksek olduğunu, istikrarsız ve yıpratıcı bir süreç başladığını, PVV dümenindeki bir koalisyonun ömrünün kısa süreceğini ve faturanın kendilerine çıkartılacağını gördüler.
İki yıl içinde seçimlerin yenilenmesi olasılığını da görüyorlar. Omtzigt’e daha bir hafta önce “Gel konuşup halledelim Pieter” diyen Wilders artık onu “siyasal oyunlar” hazırlamakla suçlamaya başladı! Yeşilgöz daha birkaç ay önce ‘Wilders’la koalisyonu’ dışlamadığını ifade etmişken, son günlerde ise olası bir PVV koalisyonunu “dıştan destekleyebiliriz” demeye başladı.
Yani Wilders’la koalisyona hazırlar ama, zararlı çıkmak istemiyorlar içine girilen fırtınalı havalarda.
GÖÇMENLER HARİÇ WİLDERS’IN BUZDOLABINA HER VAAD SIĞAR!
Populist Wilders’ın PVV’sinin seçim programı tam bir yamalı bohça. Dar gelirlilerin durumunu düzeltme vaadi var; sağlık sigortasında halkın yükünü azaltma vaadi var. Emeklilik yaşını 65’e düşürme, asgari ücreti yükseltme, gıdalardan KDV almama, banka kazançlarını ekstra vergilendirme, kiraları indirip kira yardımını artırma vaadleri var. Sol talepler bunlar.
Neden? Çünkü PVV, sadece, seçmenin ‘suçlu göçmendir’ yanılgısına oynayarak, karın doyurmayacak bu sloganla iktidara gelemeyeceğini çoktan anlamıştı! Seçmene gelir artışı vaadinde bulunmazsa olmazdı.
Ve bugünlerde koalisyon pazarlığına oturduğu üç sağ parti ise tam da Wilders’ın değiştirme vaadinde bulunduğu kemer sıkma ve sosyal devleti daraltma politikalarının baş sorumluları. Bunlarla koalisyon kurabilir mi?
Statüko partileri olan VVD, NSC ve BBB kemer sıkma ve sosyal devleti daraltma politikasından asla vazgeçmezler, ama Wilders seçim öncesi ekonomik vaatlerinin büyük çoğundan vazgeçebilir!
Wilders koalisyon uğruna AB’den çıkmayı da (Nexit) dondurabilir. Son anketlere göre zaten kendi seçmeninin sadece yüzde 36’sı AB’den rahatsız, yüzde 64’ü AB yanlısı!
İslam aleyhindeki sözlerini, Kuran’ı yasaklama iddiasını donduracağını şimdiden ilan etti! Daha ilk seçim sonuçlarının açıklandığı gece söyledi: “Göçmen ve mülteci politikamız hariç, koalisyon için İslam ve diğer benzeri konulardaki politikalarımı geçici olarak buzdolabına koyabilirim!”
Wilders’ın Ukrayna’da askeri yardımı durdurma ve AB’den çıkma gibi taleplerini, şu anda onunla koalisyon pazarlıkları yapan statükocu ve Biden’cı ana akım partileri fazla ciddiye almıyor ve ayıklanabilecek ufak tefek ‘pürüzler’ olarak görüyor. Wilders’ın bu konuları da ‘buzdolabına’’ koyacağını biliyorlar.
Wilders AB ve Ukrayna konularında çok kararlı ve ilkeli olsaydı, AB’ci ve Ukrayna’cı partilerle hükümet kurmaya zaten kalkmazdı! AB karşıtı başka (sol) partiler de var irili ufaklı, onlarla şimdiye kadar arası hiç iyi olmadı.
Kaldı ki Wilders’ın şimdiye kadar AB ve Ukrayna konusunda tek bir ciddi eylemi olmadı. Rutte’nin partisinden 2004 yılında ayrıldıktan sonra sadece ara sıra laf etti, o kadar.
ABD karşıtı zaten değil, ama Biden ekibine yakın da değil, her yıl Washington’da Trumpçılarla görüşmeler yapıyor, Trump’ı desteklediğini defalarca açıkladı. Amerikan medyası o yüzden Wilders’a ‘Hollanda’nın Trump’ı’ lakabını taktı! 2016’dan bu yana Avrupa’da gelişmeye başlayan Trump yanlısı güçlerin arasında Wilders da var, ama Boris Johnson’a daha çok benziyor. İngiliz sağ muhafazakâr ‘tori’lerinin lideri Boris Johnson, ABD’nin Trumpçı kesiminin desteğiyle Brexit’i gerçekleştirmiş, ABD ile bir sorunu olmamıştı. 7 Ekim’de İsrail Gazze’ye saldırdığında Hollanda meclisinde Netanyahu’ya en acımasız ilk desteği veren de Wilders olmuştu. Atatürk’e ettiği hakaretleri de çok yazıldı çizildi.
Biden yanlısı diğer üç sağcı ana akım partisiyle anlaşabilmesi için Wilders’ın tek sorunu vermiş olduğu ekonomik vaatler. Anketlere göre seçmeninin yüzde 90’ı iki nedenden oy vermiş: birincisi sığınmacı ve göçmen karşıtlığı, ikincisi ise gelir artışı vaadi. Göçmen karşıtlığında öbür üç sağcı partiyle pek bir sorun zaten yok. Eh o zaman ekonomik vaatlerini asgariye indirmekten başka hiçbir çaresi yok! PVV gibi popülist partiler için gelir eşitliği vaadi dağıtmak, balık tutmak için oltaya yem takmaya benzer. Balığı tuttuğunuzda çıkartırsınız.
Roma’nın en zalim diktatörü olmadan önce Julius Sezar da popülistti, hatta popülizme ‘Sezarcılık’ diyenler de vardır. Hitler de önceleri popülistti.
WİLDERS SADECE GÖÇMEN KARŞITI KOALİSYONU KABUL EDER!
Özetle; Wilders koalisyon için sadece göçmen karşıtlığından taviz vermeyecek. Buna da karşı çıkan yok zaten. Gerisi teferruat.
Ama ne kadar uzlaşsalar da şu anki parçalanmışlık ve içine düşülen istikrarsızlık ortamında ne bir aşırı sağ koalisyon ne de bir merkez sağ koalisyon için elverişli koşullar yok. Olsa olsa beş-on aylık bir koalisyon kurabilirler aylarca uğraştıktan sonra. İstifa eden hükümet ancak 9 ay süren dişe dış pazarlıklar sonunda kurulabilmişti.
Sağa ve aşırı sağa bu kadar kayışın, yani madalyonun bir de öbür yüzü var. Her şey zıttını da doğurarak var olabiliyor, etki tepki kanunu: Hollanda’da birdenbire ‘Demokrasiye sahip çıkalım” sesleri yükselmeye başladı! “Korkma, dayanış ve birleş” pankartı son haftalarda sıklaşmaya başlayan kitle gösterilerinde artık moda oldu!
Bu sesleri onlarca yıldır pek duymaz olmuştuk!