Yalan rüzgarları üzerine

Bir okurdan şöyle bir ileti aldım : "Sayın İnce, açılımı yazılı ekteki yazınızın yasaklandığını biliyor musunuz? Bu yazınızı ulusalcı veya yandaş birçok kişiye gönderdim, hiçbirinden cevap alamadım. Sonunda yasaklandığını öğrendim. Artık gerekirse açık yazıyorum. İyi günler dilerim."

İnternet işlerinden anlamam. Yasaklama işlemi nasıl yapılır, yapılıyor, bilmiyorum. Ancak okurun yazdığına göre, 2 Şubat 2008 tarihinde Hürriyet gazetesinde yayınlanan "Yalan Rüzgarları" adlı yazım yasaklanmış.

Bunun üzerine Google'a "Özdemir İnce, Yalan Rüzgarları" yazdım. Yazı çıktı. Nasıl oldu? Bilmiyorum.

Ama yaşadığımız günlerin "mana ve ehemmiyetine uygun düştüğü için" söz konusu yazıyı bir kez daha yayınlayacağım:

***

Yalan rüzgarları

Böyle bir yazıyı benim yazmak zorunda kalışım ilahiyatçılar, din bilginleri açısından utanç verici. Aptal yerine konulmaktan hoşlanmadığım, ayrıca meraklı biri olduğum için işin aslını araştırdım. Şansım yaver gitti, birkaç okurum gereksinim duyduğum bazı bilgileri ulaştırdılar bana.

Nûr Sûresi 31. âyet'in birçok çevirisini, Fransızca, İngilizce ve Almanca çevirilerini karşılaştırdım. Bu karşılaştırmanın sonucunda 31.âyetin Türkçe çevirisinin aslına uygun yapılmadığı sonucuna vardım. Bu sonuca varmamda, Paris üniversitelerinin birinde Arap Edebiyatı ve Kültür Tarihi öğreten bir şair ve filozof, Tunuslu arkadaşımın büyük yardımları oldu. Arkadaşım, bu âyetin çok önemli üç sözcüğünün kesin anlamlarını araştırarak bana bilgi verdi. Buna göre, Nûr Sûresi 31. âyet'te üç önemli sözcüğün Türkçe anlamını yazıyorum :

Farj (tekil) ; Furuj (çoğul) : (Sözlük adıyla) : Erkek ve kadın cinsel organı.

Jayb (tekil) ; Juyub (çoğul) : (Sözlük adıyla) : Meme, göğüs.

Himar (tekil), Humur (Çoğul) : İslâm öncesi dönemde Arapların giydiği giysinin bir parçası (dokuma, bez parçası). (Baş örtüsü ile kesinlikle ilişkisi yok.)

Memeleri örtsünler

Buna göre daha önce de yazmış olduğum gibi Nûr Sûresi 31. âyeti şöyle çevirmek gerekiyor:

"Söyle inanan kadınlara : Harama bakmaktan sakınsınlar ve cinsel organlarını saklasınlar... Örtülerini göğüsleri (memeleri) üzerine vursunlar..."

Bir okurumun yazdığına göre, söz konusu âyetin örtmekle ilgili bölümünün Arapçası şöyle :

"vel yadrıbne bihumûrihinne alâ juyubihinne" (en doğrusu ki örtülerini göğüsleri (memeleri) üzerine vursunlar).

Himarı çizdirin

Tunuslu filozof ve şair arkadaşımın belirttiği gibi örtünün (himarın) başörtüsü ile herhangi bir ilişkisi yok, giysinin bir parçası. Arapların Müslüman olmadan önce giydikleri giysinin nasıl olduğunu, bu giysilerin parçası olan "himar"ın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum. Bilmek zorunda da değilim. Sadece üzerime düşen sorumluluk gereği Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ve bağımsız ilahiyatçıların bu giysinin ve parçası himarın çizimini bulup, yaptırıp yayınlamaları zorunlu bir görev. Bu görev ve sorumluluktan kaçamazlar.

Organizmanın parçası

Bu konuda yazmaya başladığımdan bu yana, her fırsatta bana şirretçe saldıranlar, suçüstü yakalandıkları için, susmaktan başka bir şey yapamıyorlar. Türban tapıncı tek başına değil. Büyük bir organizmanın önemli parçalarından biri. Eğer imam-hatip okulları mezunları üniversitelere bir lise mezunu gibi girmek hakkını yasal olarak elde edemezlerse, türban "delirium"u epeyce zaman alsa da yavaş yavaş tavsar. Ama tersi olup imam-hatip mezunları lise mezunlarının hakkına sahip olarak üniversitelere girebilirlerse türbanın yükselişini kimse engelleyemez. İslamdan giderek daha da kopacak olan Türbaniye Dini, Türbanistan'ı kurar!

***

Cengiz Çandar için özel not : Kuran'da yazan "Farj, furuj, jayb, juyub, himar, humur" gibi temel sözcüklerin anlamını bir Arap arkadaşına, özellikle de bir "avrat" tanıdığına sor, sonra Nur Suresi'nin 31.ayetinin Türkçe çevirisini oku! Bir kez de Diyanet'e sor. Sonra, hükümetçilik, Ilık İslamcılık yapacaksan yap ama "harbî" yap ! (Hürriyet gazetesi, 02.02.2008)

5 yıl 9 ay 6 gün sonra

Bu yazı yayımlanalı bugün 5 yıl, 9 ay, 6 gün geçmiş! Türban davasını Kuran'ın Nûr Sûresi 31. âyet'tine dayandıranlar, hukukun, anayasanın, yasaların, TBMM İç Tüzüğü'nün engellemesine karşın onu türlü oyun ve desise ile TBMM'ye soktular.

Hukuku ve demokrasiyi hiçe sayıp bildiklerini okuyan zorbaları kaygıyla izliyorum. Türkiye'yi götürmek istedikleri menzili görüyorum. 20-25 yıldır görüyor, yazıyor ve uyarıyorum: Teokratik monarşi diktatoryası!

Ülkenin vurdum duymaz üniversitesine, "Nabza göre şerbet verme"yi "zamanın ruhu"na dönüştüren basınına, medyasına bir dirhem güvenim yok.

Laik Cumhuriyet'in organı olarak kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı, Sünni mezhebinin Vatikan'ı oldu; Reform öncesinin Cennet'i parselleyerek satan Papalık'ından hiçbir farkı yok.

Devletin bütçesini sömürüyor ve binlerce karşı devrimci tufeyliyi besliyor.

Şairce hayal kurmanın dışında arpa ambarı düşleri görmediğim için bu dünya beni hayal kırıklığına uğratamaz, umutsuz ve karamsar yapamaz. Çünkü zaten umutsuz ve karamsarım. Ama keçi gibi inatçıyım. Bu inatla, Yaşar Nuri Öztürk dışında, düzgün bir din adamının çıkıp Nûr Sûresi'nin 31. âyet'ini adam gibi çevirip yorumlamasını bekliyorum.

Nota Bene:

Kimi tuzu kuru medya eşrafı, ister dinsel simge olsun ister olmasın, türban takmanın kadınların bireysel tercih ve özgürlük alanına girdiğini söylüyor. Eyvallah! Kimse türbanlı kadınların bireysel ve özel alanına (sferine) giremez. Türbanıyla sokakta dolaşan, taşıt araçlarına binen, AVM'lerde alışveriş yapan ve 4x4 cip süren kadına zaten kimse söz söylemiyor.

Ama türbanlı kadın da, hukuka göre, türbanıyla resmi kamusal alana giremez.

Tuzu kuru medya eşrafı! Papağan gibi tekrarlamakla olmaz biraz hukuk ve yasa oku!