Yalan söylemeyeceksin-(TAMAMI)

Sayın Başbakan yine bu Salı toplantısında, devrimlerini içine sindiremediği Atatürk’e ve İsmet Paşaya gerçekleri çarpıtarak saldırmaya devam etti.

Camilerin kapatıldığına, satıldığına dair yazılar okudu, ama sadece başlıklarını okudu. Bu satılma ve kapatılma işlemlerinin gerekçelerini halktan sakladı.Yani onun bildiğini iddia ettiği dini söylemle “Yalana tanıklık etti” Nitekim, dün Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil bu saydıklarından bir tanesinde Tayyip Erdoğan’a suçüstü yaptı.

Başbakan’ın elindeki belgenin sakladığı gerekçesini açıklayıverdi.

Neymiş o gerekçe?

İzmir’in Yunanlılarca işgali sırasında ahıra çevrilmiş bir Cami ve külleyesi’ nin 1936 yıllarında nasıl kurtarıldığını gözler önüne seriyordu.

Dini, İslamı ağzından düşürmeyen Tayyip bey bütün dinlerce ve hatta tek tanrılı dinlerden binlerce yıl evvelden beri gelen ahlak anlayışlarının tümünün red ettiği yalana baş vurmuştur.

Hani işine geldiği zaman İsrail Cumhurbaşkanı’na işaret ettiği bütün peygamberlere gönderilen kutsal kitapların ortak öğretileri olup Kur-an’ı Kerim’de Müslümanlarında bu tür vecibelerle yükümlü kılındığı On Emir’in 9. Maddesi var ya “Yalan şahitliği yapmayacaksın” diye, işte onu çiğnedi.

Şimdi bir başbakan’a hem de “DİNİ BÜTÜN” olduğunu iddia eden bir Başbakan’a yakışan, o okuduğu belgelerin gerekçelerini de halka açıklamaktır.

Hadi Sayın Başbakan açıklayıver bu gerekçeleri de halkımız aydınlansın.

Tabii ben bu Salı konuşmasında Sayın Başbakan’dan Çarşamba günü gazeteniz Aydınlık’ta yer alan Silahlı Kuvvetlere ait arazilerin hangi gerekçeyle Maliye Bakanlığı’na devir edildiğini açıklaması da beklenirdi.

Ama bu konuda en ufak bir açıklama yok. Bu kıymetli araziler ve özellikle de tarihi değeri olan, bu orduya binlerce subay yetiştiren “Kuleli , İzmir Maltepe ve Bursa Işıklar Askeri Liselerinin, o muhteşem arazilerinden elde edilecek paralar nereye harcanacaktır.Türk halkının bunu öğrenmesi hakkıdır.

Elbette bu irfan yuvalarından mezun olmuş şimdi sivil hayata geçmiş on binlerce mezunu okullarına sahip çıkacaklardır.

Dokuz yıllık AKP iktidarı döneminde satılan milletin milyarlarca dolarlık değerlerinden elde edilen paralarla kimlerin zengin edildiğini Türk Milleti bilmektedir.

Muhalefet partileri maalesef böyle ciddi olaylarla meşgul değiller.

Onun için Başbakan bu ülkenin gündemini dilediği gibi tayin edip, konuşulmasını istemediği konularında üstünü örtebilmektedir.

Ana muhalefet partisi eğitimi katleden 4+4+4 ucubesinin, devrim yasalarının en önemlilerinden birisi olan Tevhidi Tedrisat Kanunun arkasından dolandığını algılayamamış ya da algılamış ama laikliği vurgulamak yeni yönetimin işine gelmediği için olayı ya sadece 20 milyon dolarlık olacağını iddia ettikleri yolsuzluğa, ya da sadece pedagojik yanlışa dayandırmıştır.

CHP’nin varlığı teminattır

İşte İsmet İnönü’yü devleştiren, düşmanlarının ölümünden 38 sene sonra bile ona saldırmalarının nedeni, bizdeki sıradan, çapsız politikacıların “nazik mevzu” kabul ettikleri din meselesinin üstüne cesaretle gidebilmiş olmasıdır.

Asıl utanç duyulması gereken insanlarımızın temiz dini duygularıyla oynanarak siyaset yapılmasıdır.

Aslında Başbakan’ın İsmet Paşa ve onun üstünden Atatürk’e saldırmasının sebebi, geniş halk kitlelerinin, Tayyip Erdoğan ve yandaşlarının ülkeyi bölünmeye götürecekleri ve İslam Cumhuriyeti’ne çevirecekleri endişesiyle Atatürk’te birleşmeye başlamalarından duyduğu endişedir.

Burada yapılmak istenen Atatürk’ü ve Kemalizm’i Türkiye Cumhuriyeti Devletinin genlerinden ve hatta onun “en büyük eserim” dediği Cumhuriyet Halk Partisi’nden silmeye çalışmaktır. Çünkü genleriyle oynanmamış bir Cumhuriyet Halk Partisi’nin varlığı laik, demokratik Cumhuriyet için büyük bir teminattır.

Bu çok bilinçli bir eylemdir. Yıllardır, bu ülkenin ABD “muhip” i tetikçileri Atatürk’e ve onun değerlerine saldırmayı bu nedenle görev olarak üstlenmişlerdir.