Yaşadığımız tüm felaketlerin nedeni!

Giresun’daki helikopter kazasına elbette çok üzüldüm ama...
Şaşırmadım!
Çünkü bu ülkedeki hiçbir felaket artık beni şaşırtmıyor!
Unutmayın; AKP iktidarı işbaşına “hızlandırılmış tren kazası”yla geldi. O gün bugündür, felaketler yakamızı bırakmıyor. Kaderin cilvesine bakın ki; o ilk felaketin mimarı, bugün Başbakan!
***
Oturdum araştırdım; aylık “felaket” ortalamamız ikiyi geçmiş!
Böylesine yüksek bir oran, dünyanın hiçbir ülkesinde yok!
Yani 14 yılda 300’den fazla felaket meydana geldi ve on binlerce insan hayatını kaybetti.
***
Terör zaten başımızın kronik belası...
Onu trafik kazaları izliyor.
Karayolu ilk sırada!
Denizde ve havada da başımız belada: Her yaz sezonu, onlarca çocuğumuz denizde, gölde, derede, barajda boğulup ölüyor!
***
Doğal felaketler ayrı bir dert:
Sel...
Deprem...
Hatta fırtına...
Çığ...
Hep ama hep... Bile bile lades!
Rüzgar esti diye insan ölür mü?
Türkiye’de yaşıyorsa ne yazık ki evet, ölüyor!
***
Sadece doğal felaketlerle kalsak neyse; bir de kul yapımı felaketlerimiz var:
Elbette kömür ve doğalgaz zehirlenmesi...
Cinayet gibi maden kazaları!
Çöken “hırsız müteaahhit” binaları...
Milyarlarca dolarlık lüks inşaatlarda önlem alınmadan çalıştırılan; sonuçta da tek tek ya da topluca düşerek ölen işçiler...
Tarlaya sebze meyve toplamaya giderken, traktör kasalarında can veren köylüler...
***
Ve en büyük felaketten bile daha büyük “felaket”, şiddet!
Kadına yönelik erkek şiddeti...
İktidar karşıtı gösterilere tahammülsüz polis şiddeti...
Çocuklara yönelik cinsel taciz ve tecavüz vakaları...
***
Şu bayram günü tek tek sayıp gününüzü zehir etmek istemiyorum. Bilmenizi istediğim tek şey var...
Bunca felaket hep bizim başımıza geliyorsa... Suç bizimdir! Bizden de çok, bizi yönetenlerindir!
Her kazayı “fıtrat”a bağlarsanız...
İnsan hayatına değer vermezseniz...
Gencecik çocuklarımız bu ülke için can verirken siz başkomutanlığınızı (!) unutup kızınıza düğün yaparsanız ve bir de Genelkurmay Başkanı’nı şahit ederseniz...
Depremlerde daha az binanın yıkılması ve daha az insanımızın ölmesi için değil de “lüks binalar yapıp büyük paralar kazanmak” için “kentsel dönüşüm”ü bile kullanırsanız...
Kısacası...
Sizi seçen, yücelten insanınızı sevmezseniz...
Yaşamayı değil ölmeyi... Bu dünyayı değil öbür dünyayı kutsarsanız... Ölümü sıradanlaştırırsanız... Hatta hedef haline getirirseniz...
Önlem almazsınız elbette!
Felaketleri önleyecek yatırımlar yerine, kendinize lüks saraylar yaparsınız!
Kendiniz binlerce kişilik koruma ordularıyla seyyar hastanelerle, sinyal kesicilerle dolaşırken; vatandaşın ayda ortalama 30’ar 35’er ölmesine aldırmazsınız!
***
Giresun’da askeri helikopter düştü ve 7 kişi şehit oldu...
Çok üzüldüm ama şaşırmadım!
Tam tersine... Bunca felaketin yaşandığı bir ülkede, yaşanmasaydı şaşardım!

GAF!
Recep Tayyip Erdoğan, Giresun’da düşen askeri helikopterde şehit olanlar için Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal’a başsağlığı telgrafı göndermiş...
Oysa düşen helikopter Hava Kuvvetleri’ne değil, Jandarma Genel Komutanlığı’na ait...
Nerede bir “işsiz yalaka” varsa, onu seçip “danışman” yaparsan...
Görevlendirmede “liyakat”ı değil “sadakat”ı dikkate alırsan; işte böyle çuvallarsın!

GÜNÜN SORUSU
Atatürk Havaalanı’na saldıran Khadzhı Chakaev’in Sultanahmet’teki canlı bomba eyleminden sonra tutuklandığı ama serbest bırakıldığı ortaya çıkmış... Sorum tahliye kararı veren hakim beye:
Vicdanınız ne durumda?

Gazi Köprüsü’ndeki eşekler!
Gazi Köprüsü bayramda açıldı. Hangi Gazi Köprüsü mü?
Osman Gazi Köprüsü...
AKP, Osmanlı hayranlığını hortlatmak için bu kez Osman Gazi’yi kullandı.
Osmanlı’nın kurucusuna rahmet dilerim ama Türkiye Cumhuriyeti’nde “Gazi” denilince benim aklıma tek isim gelir!
Onun kim olduğunu da herkes bilir!
Bu yüzden o köprü benim için “Osman Gazi” falan değil; Gazi Köprüsü’dür!
***
Bazı morkolozlar bu köprüden geçerken araçlarını sağa yanaştırıp fotoğraf çektiriyormuş...
Bu da yoğun bir trafiğin yaşandığı köprüde, büyük kazalara zemin hazırlıyormuş...
Aklı başında bir insan, böyle bir aptallık yapar mı?
Elbette yapmaz...
Ancak o fotoğrafları çektirenlerin tipine bakın; hepsi aynı kalıptan çıkmış gibi...
Kim mi bunlar?
Başımızın belaları... Görgüsüz AKP fanatikleri...
Akıllarınca o fotoğrafları sosyal medyada paylaşıp “eserleriyle” övünecekler!
Kendilerini “Bu iktidar gencecik çocukları öldürüyor” diye eleştirenlere, “Ama yol yapıyorlar”dan sonra “Ama köprü yapıyorlar” diyecekler!
Neyse... İnşallah bir kazaya neden olmazlar.
Yoksa ben o fotoğrafları tek tek bu köşede yayınlayıp “İşte o eşekler” diyeceğim!

156+352!
Abdullah Gül’e “yazmaya” devam ediyoruz. Sıra Hollanda’dan Ömer Günay’da:
“Abdullah Bey...
Sözünüzle özünüz bir değil... Her şeyiniz ‘mış gibi...’
Demokratmış gibisiniz ama değilsiniz...
Çağdaşmış gibisiniz ama değilsiniz...
Hukuktan yanaymış gibisiniz ama çağdaş hukuka karşısınız.
Halkı önemsiyormuş gibisiniz ama halk umurunuzda bile değil.
Öyle olsaydı; bu köşe, böyle yılan hikayesine dönmezdi.”

GÜNÜN İSYANI
İsyanım Vietnamlı heykeltıraş Van Hoang Huynh tarafından yapılan ve beş yıldır Bursa’daki Konak Kültürevi’nin önünde sergilenen “Özgür Olmak” isimli heykele boya atan yobaza:
Senin heykelini de ben yapacağım: Bursalı Dangovaz Heykeli! Ancak insanlar üstüne boya atmayacak, suratına tükürecek...