Yaşadıklarımızdan çıkarılabilecek en önemli ders!

Finansal piyasalarda dalgalanmalar ve beklentilerde hızlanan bozulmaların etkili olduğu, kabaca on günlük bir süreyi geride bıraktık. Bölgesel ve beka ile ilgili konularda ABD ve yandaşları ile aramızdaki çıkar çatışmasının yansımaları, gelişmeler üzerinde etkili oldu. Bir yıl önce Ağustos ayında yaşanana göre, daha tedbirli olduğumuz ve kısmen hafif atlattığımız iddia edilebilir; fark kimsenin almak istemediği riskleri, Ekonomi Yönetiminin talimatı ile kamunun üstlenmiş olmasından kaynaklanmış olabilir. Bu durum bazı soruların irdelenmesini gerektiriyor!

Belli ki ABD ile çıkarlarımız artık uyuşmuyor ve benzer durumlar daha sık yaşanabilir. Kimsenin almak istemediği riskleri kamu fonlarına aldırarak, beklenti ve piyasa dalgalanmasını kontrol altına almak giderek olanaksızlaşabilir; bu durumu bilenler söz konusu zafiyetimizi kullanarak sonuç almaya çalışabilir! Böyle bir açmaza düşmemek için nelerin yapılması gerekir? Yanıt belli: Ya teslimiyeti kabul edeceksiniz ya da bedel ödemeyi göze alarak tüm öncelikleri ve işleyişi radikal bir şekilde değiştirecek yaklaşımları acilen hayata geçireceksiniz! Halen yapılan her iki seçenekten de uzak durup bir orta yol mucizesi ummak şeklinde imiş gibi görünüyor.

Beş gün içinde terörist gruplar söz konusu bölge dışına çıkmamış olur ise neler yaşanacak, bugün ifade edildiği gibi operasyona aynı kararlılıkla devam edilecek mi? Eğer böyle bir olasılık yaşanır ise yaptırım konusu yeniden abartılı olarak önümüze konur mu? Piyasa eğilimlerinde ve beklentilerde yaşanacak olası dalgalanmalar, ekonomiye ilişkin 2020 hesapları ile uyuşur mu? Uyuşmaz ise fiili kırılganlıklar nasıl aşılır ve gelişmelerin kontrol dışına çıkması önlenebilir!

Hemen yukarıda özetlemeye çalıştığımız olasılığın yumuşak karnımız olduğunu düşünüyorum ve bizi kendi çıkarlarına meze yapmaya çalışanlar da bu durumu muhtemelen biliyor! Yaptırım tehditlerinde dozu ayarlayamayanların bu sıkıntımızı kendi lehlerini kullanmayacaklarına itibar etmek te pek mümkün olamıyor!

2020 yılı Bütçe Tasarısı, hafta içinde açıklandı. Pek gerçekçi görünmüyor ve sapmaların asgaride kalabilmesi iddialı büyüme hedefine yaklaşılabilmesini gerektiriyor; bu olasılığı artırmak için de para politikasını hesapsızca gevşetmek ve faizleri düşürmek için zaman ile yarışma ihtiyacı yoğun bir şekilde hissediliyor. Tabii ki kurlar ve enflasyon artmaz ise!

Eğer ABD verdiği sözleri tutmaz veya tutamaz ise ne olacak? Askeri operasyona devam edilir ise yaptırımlar da yeniden potaya girecek, olumsuz eğilimler piyasaları ve beklentileri hırpalayacak! Bu durumda ülkemizin bekası için ekonomik hesapların yeniden yapılması, istikrarsızlık endişesi ile Siyasi İradenin kısmen yıpranmasının göze alınması gerekecek! Belki erken seçime dayalı kısır iç siyaset hesapları gündemi işgal edecek! Belki de, gerçekler geniş kitlelere uzunca bir süre anlatılamayacak!

Zor bir dönemden geçiyoruz! Mevcut piyasa yanlısı tercihler ve giderek olumsuzlaşan küresel koşullar, ekonomik sorunlarımızı ağırlaştırarak sosyal ve siyasi gerginlikleri tırmandırıyor; oluşan kırılganlık siyasi pazarlık gücünü sınırlıyor ve geneli çözüm yollarını tıkıyor. Bu koşullar, yarattığı kısır döngünün de katkısı ile bekamıza ve bulunduğumuz coğrafyaya ilişkin belirsizlikleri yeni rekorlara taşıyor. Bazı kesimler baskı yolu ile sonuç alabileceğini mümkün gördüğü için ensemizde boza pişirmenin sınırlarını zorluyor! Bir sonraki sıkıntı da bu gelişmelerin hiç istemediğimiz yönde olması olasılığı artıyor.

Geçmişin tercihleri, bugünkü açmazların oluşumuna katkı yapmıştır ve aynı yaklaşımlar ile sorunların çözülebilmesi ve kırılganlığın azaltılabilmesi olası değildir. Kurallı piyasa ve rant hesaplarından uzaklaşmadan kırılganlığın azaltılabilmesi ve öncelikle üretimin desteklenebilmesi, yeni bir strateji ile tüm politika tercihlerini farklılaştırarak bekanın aydınlatılabilmesi mümkün değildir. Son on gün içinde yaşadıklarımızdan çıkarılabilecek ders budur!