Yazacağım!

Sizden gelen mektuplar benim için çok önemli... Çünkü umudun da umutsuzluğun da... 

Kavganın da teslimiyetin de... 

Coşkunun da yılgınlığın da... 

Sevincin de üzüntünün de işaret fişeğidir o mektuplar. 

Onlarla yıkanır, arınır, beslenir, güçlenirim. 

Süngümün düştüğü an can simidimdir onlar; sarılırım... 

Hızlı gittiğim anda, frenimdir... 

Bazen anne eli gibi şefkatle saçlarımı okşar; bazen usta eli gibi acımasızca kulağımı çeker! 

Ne olursa olsun; değerini bilirim mektuplarınızın... 

Bazen şiir çıkar içlerinden bazen, ağıt... 

Gözyaşıdır mektuplarınız, kahkahadır, dost sohbetidir... 

Eksik etmediğiniz için; teşekkür ederim. 

Bugün yine sizden birinin, Taylan Özgür Özden’in “Yazacağım” başlıklı dizelerini taşıyacağım bu sütuna...  

Ben çok beğendim; bakalım benim hissettiklerimi siz de hissedecek misiniz? 

Yazacağım bu can tende.. 

Kalana dek yazacağım.. 

Sevgi dolu bir dünyayı.. 

Bulana dek yazacağım. 

*** 

Yapılan tüm talanlardan.. 

Söylenilen yalanlardan.. 

Hesabını hırsızlardan.. 

Sorana dek yazacağım. 

*** 

Adaletin gür sesine.. 

Yapışıp da ensesine.. 

Silivrinin kodesine.. 

Sokana dek yazacağım. 

*** 

Kodesinde anırırken.. 

Çile çekip bağırırken.. 

Sürüm sürüm sürünürken.. 

Görene dek yazacağım. 

*** 

Çemkirenlerin dilini.. 

Haramzadenin elini.. 

Kahpe düzenin belini.. 

Kırana dek yazacağım. 

*** 

Hangi bir dertleri sayak.. 

Vekile yapılan kıyak.. 

Kadına atılan dayak.. 

Durana dek yazacağım. 

*** 

Taylanım bu öfke neden.. 

Kahpe dünyadan gitmeden.. 

Namussuzu canevinden.. 

Vurana dek yazacağım. 

HUBER! (154)  

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün adı AKP’ye alternatif yeni bir parti kurma çalışmalarında geçiyor. 

Sözüm ona AKP seçimlerden kayıpla çıkarsa Gül ve Arınç’ın başı çektiği yeni bir parti kurulacakmış! 

Bence böyle bir ihtimal kesinlikle yok... 

Çünkü tekrar politikaya girmeyi düşünseydi asla bugün yaptıklarını yapmazdı. 

Yani Cumhurbaşkanlığı’na ait bir kamu malını sekiz aydan fazla bir süredir işgal etmezdi. 

“Taşınıyoruz” dedikten sonra işgali iki ay daha sürdürmezdi. 

Ata yadigarı bir kasrı, kurduğu vakıf adına babasının çiftliği haline getirmezdi. 

Abdullah Bey siyaseti iyi bilir... 

Bugün yaptığı her şey, siyaset onu bitiren şeylerdir! 

Eğer siyasete dönmeye zerrece niyeti olsaydı; Huber’i hemen terk ederdi... 

GÜNÜN SORUSU 

Sorum Başbakan’a: 

Günlerdir PKK’nın Güneydoğu’daki vatandaşlara silah dağıttığı iddia ediliyor. Eğer bu vahim iddialar doğruysa, bostan korkuluğu musunuz ki, hiçbir önlem almadan olup biteni seyretmekle yetiniyorsunuz? 

O BAKAN’I TANIYOR MUSUNUZ? 

Sakın sizi test ettiğimi sanmayın ve bana kızmayın... Sorum basit: 

Ekonomi bu kadar krizde; TL, doların karşısında yine belini doğrultamıyor, üretim durdu, işsizlik arttı, enflasyon zıpladı; falan! 

Peki; Ekonomi Bakanı kim? 

Adını, soyadını söyleyebilir misiniz? 

*** 

Hatırlayamıyorsanız üzülmeyin: 

Çünkü bu sizin değil, kendisini Ekonomi Bakanı sanan o arkadaşın suçu... 

O denli etkisiz eleman ki; bir buçuk yıldır o koltukta oturduğu hâlâ daha adını öğretecek bir icraata bile imza atamamış... 

Bu “etkisiz eleman”ı Ekonomi Bakanı olarak umursayan yok ya... O da geçen hafta adını duyurmak için “siyasi bir polemik yaratma” girişiminde bulundu. 

Milletvekili yemininin tek cümleye indirilmesini önerdi. 

Peki; bu önerisini dikkate alan, tartışmaya değer bulan oldu mu? 

Hayır... 

*** 

Boş yere Google Amca’yı rahatsız etmeyin şimdi; sorumun yanıtını ben vereyim:  

Adını bile çıkaramadığınız bu Bakan Bey, Nihat Zeybekçi... 

Ekonomi krizde, onun derdi “milletvekili yeminini kısaltmak...” 

Başka bir ülkede olsa muhalefet bu Bakan’ı yerin dibine sokardı ama burası Türkiye...  

Muhalefet de iktidar da “mış gibi” yaşayıp gidiyor... 

Olan bize ve bu güzel ülkeye oluyor! 

GÜNÜN İSYANI 

Sürücü ehliyetimizi bundan sonra her 5 yılda bir değiştirmek, her defasında da “kart ücreti” ödemek zorundaymışız... İsyanım cebimizdeki parayı aşırmak için formül üstüne formül geliştirenlere: 

Sülün Osman yanınızda çırak kalır!