Yazık-(TAMAMI)

Kamuoyu araştırmalarına göre, gelecekten umutlu olan kişi sayısı giderek düşerken; iktidar partisi AKP ile muhalefet partilerinden MHP’nin oylarında bir artış olduğu görülmekte.

Bunu Türkiye’de hiç yaşamamış birine sorsanız; iktidar partisinin ilk dönemi olduğu, bu nedenle henüz hiç yıpranmamış olabileceği şeklinde yorumlar. Ama burada durum hiç de böyle değil; çiftçi perişan olduğunu söylüyor, işçi, memur ve bunların emeklisi ağlıyor. İşsizlik oranı yüksek, gençler iş-aş peşinde. İnsanlarımızın bir kısmı açlık sınırının altında yaşıyor.

Bu saydıklarım ülkede yaşayan insanların nerede ise dörtte üçü. Bu kadar mutsuz, geleceğe umutla bakamayan insan varken, üç dönemdir iktidarda olan partinin oyları artıyor.

Bir siyasi iktidarın yıpranma hızını ve dolayısıyla ömrünü, sosyal ve siyasal olayların dışında, muhalefetin umut yaratıp yaratamaması tayin eder.

İktidarın dış politikası dökülüyor. “Komşularla sıfır sorun” diye yola çıktı, eskiden hiç olmazsa soğuk olan ilişkiler, İran, Suriye, Yunanistan ve Ermenistan’la düşmanca bir görüntüye büründü. ABD’nin kuyruğuna takılıp nerede ise yaklaşık 400 yıldır çatışmadığımız İran’la çatışabilecek bir noktaya geldik.

Böyle bir tabloya rağmen siyasal iktidar yıpranmayıp oyları artıyorsa, o zaman sorun muhalefettedir. Toplum muhalefete güvenmiyor demektir.

CHP tartışılıyor hale geldi

Yemin krizi CHP yönetimi tarafından doğru yönetilemedi, büyük bir fiyaskoyla sonuçlandı. Aynı şekilde maaş artışı krizi de doğru yönetilemiyor, bu nedenle gazetelerde her gün birbiriyle taban tabana zıt haberler çıkıyor.

Dün bir gazetede tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılması karşısında “Destekleyelim”, bugün bir başka gazetede “Destek veren milletvekilleri gider” denildiği ileri sürülüyor. Olayda adı geçen başkanlık divanı üyesi milletvekili, “Grup başkanvekilleri önergeleri biliyordu, onların bilgisi ve talepleri doğrultusunda imza attım” ifadesini kullanıyor.

Grup başkanvekilleri, “Hayır biz arkadaşı uyardık” diyor ama genel kurulda çıkıp önergelere karşı olduklarını açıklamıyor. Genel başkanın grup başkanvekillerine önceden zamma karşı olduğunu söylediği yazılıyor. Bu olayları takip eden seçmenin tercihi başka nasıl olabilir?

Gerçek CHP’lilerin asıl içine oturan da, iktidar saflarındaki pek çok alaturka kurnazdan biri olan bir AKP milletvekilinin “Böyle muhalefet dostlar başına” sözü.

Kamuoyu tepkisi yükselince, CHP yönetiminin krizi yönetememesi nedeniyle, AKP, MHP ve BDP ortadan çekildi, sanki böyle bir zam söz konusu değilmiş de bir anda bu işi gündeme getiren CHP’ymiş gibi bir hava yaratıldı. Dikkat edilirse kamuoyunda sadece CHP tartışılıyor hale geldi.

Halbuki bu yasa değişikliği çalışmalarının AKP’nin Abant kampı sırasında Başbakan’ın Bakan Çelik’e “Artışları Cumhurbaşkanı’nın maaşına endeksleyin” demesiyle başlatıldığı, salı günkü Aydınlık Gazetesi’nde yayımlandı.

Yani işi asıl hazırlayıp Meclis’e getiren AKP değil, grupbaşkanvekillerinin yanlış yönlendirmeleri nedeniyle 2 CHP milletvekili ve dolayısıyla CHP suçlu ilan edildi.

Muhalefetin bugüne kadar verdiği, çok teknik konulardaki önergelerini bile kabul etmeyen AKP iktidarı, ilk defa “zam” olayında diğer partilerle uzlaşı sağlayarak onları kendisine ortak etti.

Aynı zamanda da krizi doğru yönetemeyen CHP yöneticilerinin basiretsiz ve ikircikli tutumları nedeniyle, dünya siyasi tarihinde eşine ender rastlanan bir durumla, 550 sandalyeli bir Meclis’te, 135 milletvekiline sahip ana muhalefet partisi, halkın tepkisini çeken bir yasanın siyasi sorumlusu haline gelmiştir/getirilmiştir.