Yazsam tesiri az, yazmasam gönül razı değil

SAYIN Aydınlık okurları ve sayın futbolseverler... Mesut Özil'in Fenerbahçe'ye transferi gündeme geldiğinde ve imzalar atıldıktan sonra sonucun ne olacağını bildiğimden; sadece Mesut'un “Çocukluğumdan bu yana Fenerbahçe Kulübü'nün gönlümde ayrı bir yeri var.” açıklamalarına ve Türkiye sevgisine vurgu yapmasına “İyi oldu.” demiştim. Şimdi ise gidişi belli olur da başkan Ali Koç ayrılık haberini açıklarsa Fenerbahçe ve Türk futbolu adına “İyi olur.” diyeceğim.

Fenerbahçe, geçen yıl Erol Bulut'u kovarmışçasına gönderip Emre Belözoğlu'nu teknik direktörlük koltuğuna getirdiğinde 2020-2021 sezonunun sonuna dek başarılı denebilecek bir dönem yakalamıştı. Başkan Ali Koç; Emre Belözoğlu gibi genç, dinamik ve başarılı bir teknik direktörün içeriden ve dışarıdan gelen fısıltılarla görevden ayrılmasına sebep oldu. Belözoğlu'nun ayrılığına Fenerbahçe açısından iyi oldu demek mümkün değil. İsmail Kartal kardeşimizin Vitor Pereira yerine sezon ortasında göreve talip olup halen de göreve devam etmesine “İyi oldu.” desem de birçok yabancı teknik direktörle alenen yapılan görüşmelerin Fenerbahçe'ye hayır getirmeyeceği aşikâr.

TORRENT TOPUN AĞZINDA

Teknik direktörlük kariyerinde doğru dürüst bir başarısı olmayan adı sana futbol teknik direktörü Domenec Torrent, çok yakında tekrar kapı kapı dolaşmaya başlarsa hiç şaşırmayalım. Belki sağlam anlaşması sayesinde kendini garantiye almasından dolayı bir rötar söz konusu olacak ve ayrılığı sezon sonunu bulacaktır.

Fatih Terim ile kimyası uyuşmayan kulüp başkanı Burak Elmas, ondan bundan duyduğu fısıltılarla göreve getirdiği Torrent ile uzun soluklu çalışamayacaktır. Maçı okuyamayan, saha kenarından devamlı ah vah eder gibi oyunu seyreden Torrent'in hangi dönemde olursa olsun bizlere vedasına da Özil'de olduğu gibi “İyi olur.” diyeceğim sayın okurlarım.

ÇEBİ, YALÇIN, KARAVELİ...

Sayın futbolsever kardeşlerim, geçen sezon Beşiktaş'ı çift kupa ile zafere ulaştıran Sergen Yalçın, hatırlayacağınız gibi bu sezonun ortasına gelinmeden görevden ayrılmıştı. Sezonun ilk haftalarında başarıdan uzaklaşılması sonucu kulüp başkanı Ahmet Nur Çebi, bir-iki yönetici ve kadrodaki birkaç futbolcu gidişattan mutsuzken, Yalçın'ın “Kulüpte kimsenin mutsuz olmasını istemiyorum” deyip ayrılması her yönüyle siyah-beyazlılara ve futboluna ilaç gibi gelmişti.

Fenerbahçe'de olduğu gibi Beşiktaş'ta da benzer senaryo yaşandı. Kulübün önemli bir değeri olan Önder Karaveli parayı konu etmeden göreve başladı. Son haftalarda Beşiktaş hakkında çıkan teknik direktör dedikodularına kulüp başkanı Ahmet Nur Çebi'nin, “Benim teknik direktörüm Önder Karaveli'dir.” diyerek nokta koymasına “Çok iyi oldu.” demek isterim sayın okurlarım...

Hangi spor dalında olursa olsun, bilhassa kulüp futbolumuzda yaşanan ve hepimizin bildiği bir gerçek varsa, o da yanlışların ve doğruların birbirlerine çok yakın oluşudur. Doğruları yanlışlarına üstün gelen taraf ise daima başarıyla kucaklaşır.

Kalın sağlıcakla sayın Aydınlık okuyan kardeşlerim...