Yen tsunamisi

Japonya'nın da faiz artırması ile birlikte artık dünyada düşük faiz ortamı geri gelmemek üzere bitti. 20 yıldan fazla süren birikim yapanı cezalandırma süreci sonlandı. Türk okurları bunu anlamakta elbette güçlük çekebilir. Çünkü ülkemiz hiçbir zaman düşük enflasyon ve düşük faiz ortamında olmadı. Elde enflasyon yerlerde sürünürken bile bizde yüzde 6-8 bandında gitti geldi. Elde faiz yüzde 0-2 iken bizde 7-12 bandında kaldı.

Türkiye Nas politikası devrede iken faiz indiriyordu. O dönem Türk lirası kadar değer kaybeden bir başka para birimi de Japon yeni idi. Çünkü Japonlar enflasyonist beklentilere rağmen faiz artırmıyordu. Ne oldu ise geçen hafta oldu ve Japon Merkez Bankası faiz artırdı. Üstüne bir de İran-Hamas-Hizbullah-İsrail çemberindeki hadiseler eklenince olanlar oldu. Piyasalarda büyük bir satış dalgası ki, ben ona "Yen Tsunamisi" demeyi tercih ettim, başladı.

OKYANUS DİBİNDE DEPREM Mİ OLDU?

Ne oldu da Asya'da yükselen dalga bütün bir kıtayı hatta okyanusu da aşıp Atlantik kıyılarına kadar önüne ne varsa kattı. Bir de üstüne hani ne oluyorsa bizim piyasaları da duman etti geçti gitti. Kimse bana üçüncü dünya savaşı fiyatlaması demesin çünkü yemezler. İşin içinde iş var bana kalırsa. Ortadoğu'daki durum malum. Japonya, Tayvan, Çin bundan etkilenmez hatta ABD'ye bu hiç koymaz. ABD'de resesyon desek o da yok. Amerikan ekonomisi gayet sıcak. Zaten FED'in buna rağmen piyasalar daha fazla üzülmesin diye faiz indirmesi bekleniyor.

Bana kalırsa Japon yeni faizinin düşük kaldığı ortamda ciddi bir carry-trade parası piyasalara nüfuz etti. Tutarı bilemiyorum ama bu panik tsunamisi bana hiç de az olmadığını düşündürüyor. Belli ki birilerinin kâr hesapları bozuluyor. Böylesi bir riskten kaçınma eğilimi bana nedense 2008'i hatırlatıyor; acaba birileri yen üzerinden türev işlemlerle yeni balonlar mı şişirdi? Şayet öyle ise bu işin arkası gelir demedi demeyin!

ENFLASYON NEDEN YÜKSEK?

Yaz ortasına geldik yıllık enflasyon yüzde 62'ye yakın düzeyde. Aylık enflasyonda yaz aylarında yüzde 1-2'ler umarken temmuzda 3'ün üstünü gördük. Ağustos da farklı olmaz kanımca. İş böyle giderse en iyi ihtimalle yıl sonu, enflasyon tahmininin üst seviyesine yakın bir yerde kalacağız. Sadece sıkı faiz politikası ile enflasyon beklentilerinin çıpalanamayağını bunun Türkiye gibi her an her şeyin olabildiği bir ülke için uzun bir dönemi ifade ettiğini buna da ne vatandaşın ne siyasetçinin ne de iş dünyasının sabrı olmadığını defaatle ifade ettik.

Hep diyorum ya işe başlarken zaten yanlış başlandı. Geçen yıl ekonomi yönetimi göreve gelir gelmez kuru patlattı/zamları çaktı, zamlar devam ediyor. Zorunlu mu? Evet ama enflasyon mu öncelik bütçe mi? Bakmak lazım. Ekonomi yönetimi yüzde 40 ile aldığı enflasyonu yeniden yüzde 80'lere çıkardı. Üstüne bir de faizi yüzde 50'ye çekti. Kur da sabit kalınca herkes isyanları oynamaya başladı.

Ben bu bakımdan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in politikasını eksik buluyorum. Ama Şimşek tek başına ne yapsın? Merkez Bankası tek başına ne yapsın? Tüketici Birliği Federasyonu'nun market endeksine göre mevsiminde domates markette en çok zamlanan ürün oluyorsa buna Şimşek'in de Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın da yapabileceği bir şey yok. Hep diyorum enflasyonla mücadele topyekün yapılmalı. Bir bacağı eksik program olmaz.

AKŞAM YATIYOR TÜİK, SABAH KALKIYOR TÜİK?

Memleketteki bütün musibetlerin kaynağı Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) enflasyon verilerinin inandırıcı olmaması imiş gibi bir hava estiriliyor. Akşam TÜİK ile yatıp sabah TÜİK ile kalkanlar var. İş o hale vardı ki artık bir kısım ekonomist ve ekonomi yazarı ile TÜİK yönetimi arasında kan davasına döndü. ENAG ile zaten iş çığırından çıkmıştı. Burada en başından beri kurumun da hataları olmadı değil.

Ancak devletin bir kurumunu hem de oldukça teknik ve ağır bir iş yapan kurumunu sabah akşam itibarsızlaştırmak için uğraşmanın kime ne faydası var bir türlü anlayamadım. Madde sepeti açıklanmıyor diye kıyamet kopuyor. Konuyu ben de daha önce köşemde yazdım. TÜİK Başkanı davet etti nedenini anlattı. Makul bulduk. Kurumla inatlaşacak değilim. Enflasyon oranı halkın enflasyonunu yansıtmıyormuş!

Dünyanın neresinde yansıtıyor acaba. Bu iş her yerde böyle. Herkesin enflasyonu kendine. Bu bilindiği halde kıyamet kopuyor. Şimdi yukarıda da yazdım. Tüketici Birliği Federasyonu'nun market endeksine göre markette en çok domates zamlanmış yüzde 30'dan fazla. Oysa temmuz ayında bizim semt pazarında 12 liraya domates vardı. Ben fiyatların artmadığını düştüğünü gözlemledim. Bir de şu TÜİK-İTO endeksi karşılaştırması var. Biz de zamanında dikkat çektik. Onun da bir açıklaması var. Önümüzdeki günlerde kaleme alacağız.