Yeni bir dünya ve Türkiye
Paylaşım saikini bir yana bıraksanız, gerçek barış gelir, ne ki 25 yılın tarifesi bellidir:
Silahlanma harcamaları madem ki en büyük “giderdir” bölge/ yerküre savaşlar olacaktır.
Rusya, Ukrayna’da silahı ilk ateşleyendir, ancak silahı ilk çeken NATO’dur; çözülmektedir.
Derine inecek zaman yok: Bizim devlet aklı şu ana kadar “bugünün bir de yarını var” diyor.
Türkiye, klasik istihbaratın yanına sanayi istihbaratını da koymalı, her konuda plan şart…
Meselelerin teknokrat kabinelerle çözüleceği yanılgıdır: Güçlü Meclis, Güçlü Hükümet gerek.
İkinci dünya savaşından sonra şekillendi günümüz dünyası: Bretton Woods ve doların saltanatı!
IMF, Dünya Bankası ekonomide, Avrupa Birliği sosyal alanda, NATO askeri sahada belirdi…
“Kötü para, iyi parayı kovdu”; önce Bağlantısızlık düştü sonra COMECOM; Varşova yenildi.
Dünya; iktisadi ticari büyüklükten daha fazla “borçluluk” ve Kıtalararası yoksulluk üretti.
Son salgında gördük; “gelişmişler” birbirlerinin aşısını çaldılar! Irkçılık, sınırlarda başlıyor.
Ne ki tüm suçu “kazananlara” yüklemek doğru bir yaklaşım değil. “Kaybedenler”, örgütsüzdür!
Bir büyük arayış var: İnsancıl sol, hakça bir dünya özlemi, 68’lerden daha sarih beliriyor…
Asya’dan yükseliyor, geliyor; Batı başkentlerine yerleşiyor; yeni bir BM yapısı gerekiyor.
UNICEF veya gıda yardım programları bir yana dursun, daha kurumsal işlere davet var:
Kirleten ödemeli, serseri sermaye kovulmalı, halklardan çalınan halklara iade edilmelidir…
‘Hükümetler’ diyoruz, her yerde, her yıl belli bir oranda eğitime, sağlığa yatırım yapmalı;
Refaha yatırım yapmayanı mahkum etmeli; güvenlik anlayışı çağdaş güvenlik (askeri, sosyal refah, yaşam kalitesi vd) olarak tanımlanmalıdır.
Büyük laflar bunlar, küçük insanlarla başarılamaz. Gelecek kuşaklara yazılıyor bu satırlar.
Yoksulluğu, ilaçsızlığı, borçluluğu yenen, büyük sosyal kalkınmacı Gazi’yi anmanın zamanı.
Halkın kalkınması demek, emperyalizmin alt edilmesi demek… Gerçekten kazananlar, bu gerçeği görenlerdir, bunu bilenlerdir.
Yukarıda altını çizdim: Her işin başı plan, her yolun aydınlatıcısı bilim ve her şey insan için!
İnsanlığın büyük arayışına, Atatürk’ün yolundan ayrılmayarak katılabilir, katkı verebiliriz.
Önümüzdeki beş yıl sonrası elli yıla ilerleyen süreçte her seçim: sarı saçlım mavi gözlümün!
Umutları yaşatmalı, direnci artırmalı, dayanışmayı çoğaltmalı, düşüncelerimizi ve ekmeği bölüşmeliyiz.
Büyük vicdan halkındır; “halkın koalisyonu” ortak değerlerimiz üzerinde sapasağlamdır.
Son olayları en iyi “konuştuğu” varsayılan medya bülbüllerinin değeri sıfırdır.
Olayları en iyi okuyan Anadolu insanıdır: “Amerika kışkırttı, Ukrayna ateşle oynadı” diyorlar.
Sağduyu budur! Bunun üzerine devlet aklı eklenirse Türkiye, zorlu süreçten sıyrılır…
Üreten, kalkınan, istihdam sağlayan, yaşanabilir bir ülkeyi hep birlikte inşa etmek zorundayız.
Bir de şu var: Petrol yataklarının 50+ yıllık ömrü kaldığı kaydediliyor.
Acı dolu her tabloyu kazıyınca beliriyor ki, altın rezervleri üzerinde büyük çatışma var…
O arada dünyayı perişan eden doların hükümranlığı kırılmalı…
Elbet büyük ‘kıyamet’ su havzaları üzerinde patlayacak; asla unutmamalı…
Yeni dünya bu sancılarla kuruluyor!
Türkiye, enerjiyi tümüyle devletleştirmelidir.
Elektrikli araçlar, akıllı şehirler, üretici köylerde kooperatifler, tanzim-satışlar ve modüler fabrikalar yaşamsal önemdedir; “gereği yapılmalıdır”…
Biyolojik salgının ilk gününden beri ifade etmeye çalıştığım gibi: tarımda güçlü olan, ulus-devletini koruyabilecektir…
Yeni bir dünya kuruluyor! Türkiye’nin dertleri azalsın, Türkiye’nin yükselişine vesile olsun.