Yeni CHP’nin yanlışı-(TAMAMI)

Ana muhalefet derken elbette CHP’nin 50 yıldır tanıdığım parti örgütünü kast etmiyorum.

Pazar günü İstanbul Barosu’nun Anayasa Forumu’na tahsis etiği salonda yapılan toplantıyı izledim. Bekliyordum ki; bir CHP’li de kürsüye çıksın ve CHP’nin bu Anayasa uzlaşma komisyonlarına neden katıldığını anlatsın. Sayın Atilla Kart gelip yanıma oturunca düşündüm ki:

“-Atilla Kart sadece iyi bir hukuk adamı, iyi bir parlamenter değil, ayni zamanda parti içi dikta heveslerine biat etmeyecek, gerçekler konusunda bizi aydınlatacaktır.”

Üzüntülerimi ifade etmeliyim. Çünkü Sayın Kart öyle yapmadı. Belki de o komisyonun üyesi olduğundan ya da çoğu CHP’linin yaptığı gibi önce bir partili sonra Genel Başkanı’nın çizgisinde olduğunu söylerken hem salondan itiraz sesleri yükseliyordu, hem de ana muhalefetin sürdürdüğü politikanın ne denli yararlı olacağını anlatıyordu. Kılıçdaroğlu ve Topraklar özgürlükler konusundan neyi algıladıklarını söylemden eyleme geçirecekler. Tarihi CHP’yi de İsmet Paşa’yı da, hatta Atatürk’ü de reddi miras edecekler.

1968’li yıllarda bir CHP Meclisi’nde Orhan Erkanlı’nın sorusu üzerine, Ecevit de şöyle diyordu: “Gerekirse onu da yaparız. Mustafa Kemal bir üst yapı devrimcisidir.”

CHP, Ecevit’in bile söyleyip uygulayamadığı görüşü devam ettiriyor. Fanatik ve CHP’ye sonradan alınan, CHP’li olmayanlar bana kızacaklar. Ben CHP’yi asıl ve gerçek CHP’lilere teslim edene dek bu oyunu sürdüreceğim.

Pazar günü SONAR gibi tahminlerinde tam not almış bir araştırma kurumunun kurucusu Hakan Bayrakçı Ulusal Kanal’da açıkladı ki; CHP %19’lara düşmüş, MHP %16’da ve AKP ise %54’lere tırmanıyor. Anket 3 bin denek üzerinde tüm yurtta yapılmış. Demek ki su kaçıran bir yer var! Forumdan çıkardığım sonuç: CHP, tıpkı Ecevit’in yanlışları yüzünden iktidardayken düştüğü %1’leri andıracak bir politika izliyor. O halde sormak gerekmez mi?

“CHP’liler daha ne kadar susacaksınız?

Demek ki: “O cephede yeni bir metod değişikliği ya da inançlarına ters düşmesi gereken bu görevde bulunmaktan çok hoşnutlar”

Oysa genel kanı bu Yeni CHP “Bugüne dek ne marifet yaptıysa onu yapacak!”. Her kafadan bir ses çıkacak, kırmızı çizgi olarak göstermeye çalıştıkları o değiştirilmesi bile teklif edilmeyecek maddeler dışında önlerindeki AKP tasarısını incelerken zaten yüzde 70’i değişmiş ayrıntı sayılacak sorunlara değinecekler.

Velev ki -tabir Sayın Erdoğan’a aittir- uzlaşmayla Meclis’te var olan büyük çoğunluğu elinde tutan AKP’nin tuzağına düşmüşlerdir, sonunda kazanan gene AKP olacaktır. CHP örgütü ayağa kalkamazsa sadece CHP değil ayni zamanda koca bir ulus maceraya gidecektir. Türk kelimesi metinden çıkarılacak, yerine anayasal kimlik adıyla çok ulusluluk konulacak. Üniter yapı yok edilecek. Yerine İkinci Cumhuriyetçilerin, tarikatlerin istekleri konacak. Arkasından AKP’nin ve CHP’nin çok tartışılacak bir Meclis çoğunluğu Anayasası ya çıkacak, ya da CHP masadan kalksa bile, belki de o tasarıyı onaylamak yerine “Bu tasarıyı CHP’liler bölünme Anayasası haline sokuyorlar” diyerek kendi asıl ve iç kavgalarını sürdürüp, sürdürmemek için elindeki erken seçim kartını kullanacaktır. Atılan imzalar, yazılan protokoller ne olacak? CHP, Meclis’i boykot edip Anayasa hükmüne karşın 2 milletvekilini Meclis’e taşıyamayan, güdük bir parti olarak kendisine bir tarih sayfası arayacaktır. Muhalefetsiz Meclis olursa işte bu sonuç da doğal sayılacaktır.

12 Eylül referandumu örneği

CHP yönetiminde şu kuşku ve belki de korku hâlâ egemendir: “Ya milletin önüne çıkıp, gördünüz mü kaçtılar derlerse...”

CHP bu Anayasa’ya ortak olmamalıydı. AKP’nin anayasası çıkmamalıydı. 12 eylül anayasa değişiklikleri anımsanmalıydı.

Şimdi, görev CHP örgütüne düşüyor. Bizden söylemesi. Gereğini CHP’nin tarihi örgütü yapacaktır.