Yeni dil, ideoloji ve yapay zekâ üzerine

Yapay zekanın bir ideolojisi olabilir mi? Yazının tetikleyicisi bu soru oldu. Aslında daha önce hatta tarih verirsek 6 Mart 2024 tarihli “Olay ufkuna doğru: Neoliberal yapay zekâ” köşe yazımızda bu soruyu sormuş ve bazı yanıtlar aramıştık.

“İnsanın üzerindeki manipülasyonları, yönlendirmeleri yetmemiş gibi şimdilerde gündemlerine yapay zekayı aldılar. Tabi ki bu da propaganda güçlerini pekiştirme amaçlıdır. Üretken yapay zekâ, GPT, büyük dil modelleri gibi teknolojiler milyarlarca parametre ile eğitilmektedir. Şöyle açıklayalım, yapay zekâ geliştiricisinin siyasi görüşünü, kültürel kodlarını, hassasiyetlerini yansıtacaktır.”

Aklın yolu birdir derler ya, işte o hesap; Ekim ayının sonlarına doğru Büyük Dil Modellerinin ideolojik tutumlarını inceleyen bir makale yayınlandı. Gent Üniversitesi (Belçika) ve Navarre Devlet Üniversitesi (İspanya)’dan bir bilim ekibinin ortak çalışmalarının sonuçlarından öne çıkan bazı bulguları sizlerle paylaşıyorum.

Öncesinde şu bilgiyle konu hakkında uzmanlığı olmayanların da meseleyi kavramalarına yardımcı olmak isterim. Hemen her alanda yapay zekâ destekli sistemler kullanılmaya başlandı. İnsan uzmandan beklenen bazı hesaplamaların, görevlerin, yanıtların temelinde ileri matematiğin olduğu yazılımlar aracılığıyla bir bilgisayar ortamında oluşturulması olayın en sade ifadesidir. Yazımıza konu olan Büyük Dil Modelleri de isminden de anlaşılacağı gibi semantik yani mantıklı anlamlarla bezenmiş metinler üreten bir sistemdir. Gent Üniversitesi (Belçika) ve Navarre Devlet Üniversitesi (İspanya)’dan bir bilim ekibinin ortak çalışmalarının sonuçlarından öne çıkan bazı bulgular işte bu sistemlerin üreticilerine göre ideolojik tutumlar ürettiğini öne sürmektedirler.

Ben olayın varacağı noktayı görerek “olay ufku” diye nitelendirmiştim. Endişem Neoliberal tedrisattan geçen yapay zekanın toplumun düşünce kaynaklarına egemen olması tehlikesiydi. Şöyle açıklamıştım, çok dikkatli okumanızı öneriyorum;

“Burada tartıştığımız mesele teknikler değil tabi ki. Teknikler bilim insanlarının olağanüstü çabalarının ve bilim ışıklarının sonucudur. Biz dikkatimizi yapay zekanın eğitim sistemine çevirelim. Kim eğitecek, hangi önyargılar (bias) ağırlıklandırılacak ya da cezalandırılacak?

Türkiye düşmanı bir yapının kontrolündeki GPT benzeri soru cevap aracına Türkiye hakkında bir bilgi sorduğunuzda emperyalizmin öğrettiği bir propaganda metnini size cevap olarak getirebilir. Nasıl ki NATO’nun bir merkezinde silahlı eğitim için nişan tahtasına Atatürk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğraflarını koydularsa yapay zekanın hedef tahtasına da milli değerlerimizi koyabilirler. Erdoğan karşıtları böyle bir şey olsa sevinirler ama yaşanan durumun emperyalizmin kontrolünden çıkanları kim olursa olsun bir şekilde hedef alacağı gerçeğini de görmezler. Bizim derdimiz bilim, gerçeklik, insanlık, vatan. Gerçeğin emperyalizmin planlarına göre eğilip bükülmesine karşı durmak zorundayız.”

DENEYSEL SONUÇLAR VE BAZI BULGULAR

Ben görevimi yaptım. Şimdi tartışmaya dayanak olarak paylaştığım bilimsel çalışmanın bazı bilimsel bulgularına değinelim. TÜBİTAK Bilgem Yapay Zekâ Enstitüsü Direktörü Dr. Mehmet Haklıdır hocamızın aktardığı özetten faydalanarak öne çıkan şu bulguları sizlerle paylaşıyorum;

“Yeni bir araştırma, büyük dil modellerinin (LLM) ideolojik tutumlarını inceleyerek bu tutumların modelin geliştirildiği dil ve bölgeye göre nasıl değişiklik gösterdiğini ortaya koyuyor. Araştırmacılar, politik olarak tartışmalı figürleri kullanarak LLM’lerin yanıtlarını analiz etmiş ve ideolojik eğilimlerini belirlemeye çalışmışlar.

Çalışmada, farklı coğrafyalardan gelen ve geniş kapasitelerle donatılmış 17 popüler LLM değerlendirildi. Bu modeller arasında görev odaklı (task-agnostic) ve sohbet odaklı (chat-specific) işlevleri olanlar dikkat çekiyor.

OpenAI: GPT-3.5 ve GPT-4, çok dilli yetenekleriyle biliniyor. Araştırma, bu modellerin liberal demokratik değerlere şüpheyle yaklaştığını ve yolsuzluk konularına karşı daha düşük hassasiyet gösterdiğini vurguluyor. Özellikle Avrupa Birliği, uluslararası kurumlar ve refah politikalarına karşı eleştirel bir duruş sergiledikleri belirtiliyor.

Google: Gemini-Pro, kapsayıcılık, sosyal adalet, barış, insan hakları ve çok kültürlülük gibi liberal değerlere güçlü bir destek veriyor. Modelin ilerici değerlere odaklandığı ve “woke” ideolojilerle ilişkilendirildiği ifade ediliyor.

Anthropic: Claude-3, merkezi yönetim ve hukuk düzenine önem veriyor ve yolsuzluğa karşı daha hoşgörülü bir tutum sergiliyor.

Meta: LLaMA modelleri, kültürel değerlere destek veriyor, ancak Avrupa Birliği’ne yönelik karışık ve çelişkili tepkiler gösteriyor.

Baidu: ERNIE-Bot, Çin politikalarını destekleyen figürlere daha olumlu yaklaşan ve merkezi yönetimi savunan bir model olarak öne çıkıyor.

Alibaba: Qwen modelleri, Çin yanlısı değerlere daha pozitif tepkiler veriyor, bu da modellerin ideolojik eğilimlerini açıkça yansıtıyor.

Mistral: Fransa merkezli bu modeller, devlet odaklı ve kültürel değerlere önem veriyor. Avrupa Birliği’ne daha az destek sunuyor ve merkeziyetçi politikaları benimsiyor.

Araştırma, LLM’lerin yanıtlarının dil ve bölgeye göre büyük farklılıklar gösterdiğini, Çince sorgularda Çin’i destekleyen değerlere, İngilizce sorgularda ise daha liberal değerlere eğilim gösterdiğini ortaya koyuyor. Bu farklılıklar hem eğitim verilerinin hem de model tasarımındaki tercihlerin bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

Sonuç olarak, LLM’lerin ideolojik duruşlarının, geliştiricisi olan ekiplerin dünya görüşlerini yansıttığı ve model seçiminde bu ideolojik eğilimlerin göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulanıyor. Özellikle, belirli modellerin bilgiye erişimde tekelleşmesi, ideolojik kaymalar yaratabilir.

Bu çalışma, dil modellerinin etik ve sosyal etkilerinin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlıyor ve şeffaflık ile hesap verebilirlik vurgusunu öne çıkarıyor. Bu konuya ilgi duyanların makaleyi okumasını tavsiye ederim.”

Değerli bilim insanı Dr. Mehmet Haklıdır hocamızın özetlediği makalenin ismi “Large Language Models Reflect the Ideology of their Creators” olarak yayınlanmıştır. İlgilenen okurlarımız arama motorlarında bu isimle makaleye ulaşabilirler.

YÖN VE EYLEM

Evet görüldüğü gibi üzerinde ısrarla durmamız gereken bilim üretiminde milli kaynakların desteklenmesi, milli dayanakların inşa edilmesinin önemine bir örnek olay ile dikkat çekiyoruz. Yapay zekâ sistemleri mimarının elini tutan bir çocuk gibidir. Ailesi sokağı tanıtırsa sokağı bilir, mahalleyi tanıtırsa mahalleyi... dünyayı tanıtırsa dünyayı bilir. Sonra o çocuk delikanlı olur, çalışkan olur, üretken olur, savaşçı olur, yapıcı olur… Terbiyesini verenlerin öğrettiği yargılara sahip olur.

Yarın nano çipler daha da nanocuk olacak ve insansı robotların daha canlı görünmesini sağlayacaktır. İşletim sistemi, beyinleri üretken yapay zekaya teslim edilecektir. Daha yakın zamanda 6. Nesil savaş uçakları, İDA’lar, İHA’lar, İKA’lar... yapay zekâ ile tam uyuma yol alıyorlar.

6 Mart tarihli köşe yazımda belirttiğim insanlığın ortak eylemini tekrar ederek yazımı sonlandırıyorum;

“…emperyalizmin insan üzerindeki baskı araçlarını güçlendiren, Neoliberal safsataların bilim diye yutturulduğu bir teknoloji distopyasına karşı daha fazla gecikmeden …BRICS’i ortaya çıkaran vicdan bu konuda derhal görev almalıdır. Yapay Zeka’nın büyük insanlık için “insan odaklı” bir anlayışta “eğitilmesi” için öncülük mevzilerinde Türkiye kesinlikle yer alacaktır.

Dostlukla kalın.