‘Yeni Ekonomi Modeli’nin devletsizliği

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, dün AKP Hükümetinin Yeni Ekonomi Modelini açıkladı.
OLACAK O KADAR
Bakanı dinlerken, Levent Kırca’nın “Olacak O Kadar” programını izliyor duygusuna kapıldık. Evet, “disiplin ve kararlılık” gibi sözcükler bol bol tekrarlanıyordu, ancak bir devlet adamı ağırlığı görülmedi. Hem içerik, hem tavır olarak bir şirketin ceosu konuşuyordu. Bu saptama önemli. Çünkü Türkiye ekonomisi ancak devlet önderliğinde çözülecek ağır bir krizin içindedir. Türkiye bu süreçten ancak devlet otoritesiyle, millete güven veren devlet disipliniyle, milleti seferber eden devlet kararlılığıyla çıkabilir. Bakanı dinleyen özel sektör liderlerinin beklentisi de budur.
Ne var ki, Yeni Ekonomik Modelin devleti yok, devletçiliği yok, dolayısıyla devlet disiplini ve kararlılığı gibi yetenekleri de bulunmuyor.
YENİ EKONOMİ MODELİNİN ESKİLİĞİ
Berat Albayrak’ın açıkladığı Yeni Ekonomik Model’de, yaşadığımız krizin dayattığı kimi yeniliklerin ipuçları var. Ancak modelin kendisi eskidir. Model, Turgut Özal’ın “Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme” programından kurtulmuş değildir. Oysa neoliberal kafayla artık yeni olan hiçbir şey yapılamaz. Bu nedenle Modelin yalnız adı yenidir, kendisi eskidir.
Çıkmazda olan, hatta çökmüş oyan bir model, Türkiye’nin önüne yenidir diye konuyor.
Yalnız ekonomi değil, bu ekonominin patronu olan, aynı zamanda kölesi olan AKP yönetimi çıkmazdadır ve çöküşün eşiğindedir.
BURADAN DEVLETÇİLİKLE ÇIKARIZ
Berat Albayrak, yeni bir ekonomik dönemin başında olduğumuzu belirtiyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, Bayburt ve Gümüşhane konuşmalarında, “Dolar bizim yolumuzu kesemez, faiz lobileri heveslenmesin” gibi uluslararası boyutları olan hesaplaşmalara göndermelerde bulunuyor. Kaldı ki, ekonominin sorunları güvenliğimize yönelen tehditlerle iç içe geçmiş bulunuyor. Bu koşullarda, Türkiye, bu krizden ancak devlet ve milletin bütün olanaklarını seferber eden devrimci yöntemlerle çıkacaktır.
Bu sürecin başı boş bırakılmasının nelere yol açacağını sanıyoruz artık herkes görmektedir. Türkiye, bu krizden ancak devletçilikle çıkar. Devletin ve özel girişimciliğin milletin çıkarları temelinde uyumu ve işbirliği şarttır. Bu işbirliğine önderlik edecek güç ise, millete dayanan devlettir.
Devlet ise, plan yapmak zorundadır.
ÜRETİCİLERİN DEVLETÇİ HÜKÜMETİ
Devlet ve milletin topyekûn seferberliği, ancak devlet önderliğinde gerçekleşebilir. O nedenle Türkiye, kaçınılmaz olarak bir iktidar değişikliğinin eşiğine gelmiştir.
Seçim öncesinde 25 Haziran’da ne olacak diye sorulduğu zaman, dünyanın güneş çevresinde dönmeye devam edeceğini söylemiştik. Öyle oldu. 24 Haziran seçimi, Türkiye’nin hiçbir sorununu çözemedi. Dün Berat Albayrak’ı dinleyenler, sanırım AKP iktidarının sonuna geldiğimizi artık anlamışlardır.
Berat Albayrak da, “Yeni bir döneme girdiğimizi” belirtiyor. Doğrudur, yeni dönem, yeni bir hükümeti göreve çağırmaktadır. Cumhurbaşkanı ve Berat Albayrak’ın konuşmaları, çözümsüzlüğü ve çaresizliği yansıtıyor. Belli olmuştur: Türkiye AKP iktidarıyla devam edemeyecektir. Hükümet, 24 Haziran’da değişmedi ama önümüzdeki süreçte kaçınılmaz olarak değişecektir.
Nasıl değişeceği AKP iktidarının bu süreci anlamasına bağlıdır. Ya bütün devleti ve milleti seferber edecek bir Hükümet ihtiyacını görerek, bütün milleti kucaklayan bir hükümet kurulması için harekete geçecektir. Bunu yapamazsa, Türkiye yeniden seçime gidecek ve Üretim Devrimine önderlik edecek bir hükümet kurma olanağının önü açılacaktır.
STRATEJİK HEDEF: ÜRETİM DEVRİMİ
Ağırlayan ekonomik kriz ve ciddî güvenlik sorunlarının belirlediği bugünkü koşullarda, devlet iktidarının devletçi bir programa sahip olması şarttır. Demek ki, bu süreç Devletçiliği iktidara getirecektir.
Devletçi olan Yeni Hükümet, Üreticilerin hükümeti olmak zorundadır. Üreticilerin hükümeti, millidir. Başlıca görevi, milletin bütün üretici sınıflarını kucaklayan Üretim Devrimine önderlik etmektir.
Stratejik hedef, Üretim Devrimidir.
Üretim Devrimi, işçi, çiftçi, esnaf, zenaatkâr, sanayici ve tüccarlardan oluşan Üretici Sınıfların devrimidir.
Üretim Devrimi, üretimi boğan emperyalist dayatmaları göğüsleyecek ve içte üretimi baltalayan faizci, sıcak para komisyoncusu, dolar vurguncusu ve rantçı zümreleri tasfiye edecektir.
ÖNCELİKLİ GÖREV: MİLLİ DİRENME EKONOMİSİNİN İNŞASI
Üretim Devrimi için, öncelikle bir Millî Direnme Ekonomisinin örgütlenmesi gerekiyor.
Millî Direnme Ekonomisinin öncelikleri şunlardır:
1. 85 milyon insanımızın gıda güvenliğini sağlamak.
2. Güvenliğin güvenliğini sağlamak, başka deyişle Türk Ordusunun ve Polisinin görevini başarıyla yürütmesi için gerekli ihtiyaçları karşılamak.
3. Bütün milletin sağlık hizmetini yürütmek.
4. Millî bilimsel eğitim hizmetini Üretim Devriminin insan kaynaklarını yetiştirmek için yeniden düzenlemek.
ÜRETİM DEVRİMİNİN ÖNDERLİĞİ
Yeni dönemin umudu ve güvencesi Vatan Partisi’dir.
Devrimci programı, süreci okuyan öngörüleri, sürecin devrimci ihtiyaçlarına yanıt veren birikimli, devrimci, yetenekli, dinamik kadrolarıyla Vatan Partisi, Üretim Devriminin önder partisidir.
Yeni dönemin en yakıcı görevi, Vatan partisi’nin güçlendirilmesi ve önderlik birikiminin geliştirilmesidir.