'Yeni normal' diye, diye…

Salgın sonrasında birçok şeyin farklı olacağını düşünenler, bu nedenle “yeni normal” lafını ısrarla söylüyorlar.

Ama “yeni normal” diye, diye -özellikle ekonomide- önümüze yine eskiyi yine yeniden koymaktan da vazgeçmiyorlar iyi mi?

Üretimden kopuk, miyop bakış açısıyla ve finansal cambazlıklarla, borsa manipülasyonlarıyla, paradan para kazanmak dışında hiçbir gayesi olmayan anlayış, bütün açgözlülüğü, hırsı ve aymazlığı ile yeniden “zuhur” ediyor.

Yeni normal söylemini ben yıllar önce Kahire’de hayvanat bahçesinde bulunan zebraların aslında boyanmış eşekler olduğuna dair çıkan haberlere benzetiyorum doğrusu.

***

Yani yeni normal diye konuşulan şeyin aslında sadece lafla makyajlanmış, kumarhane kapitalizmine aynen devamdan başka bir şey olmadığı ortada ne yazık ki. Dün gazetelerde bir haber vardı, “en zenginlerin serveti bir haftada 23 milyar dolar arttı” diye yazıyordu. Korona salgınında tüm dünya ülkelerinde yüz milyonlarca insan işsizleşip, yoksullaşırken, nasıl olup da Forbes dergisinin en zenginleri listesindeki 10 milyarderin serveti, bir hafta içinde 23 milyar dolar artabilirdi?

Tabii ki ancak ve ancak kumarhane kapitalizmi düzeninde. Kısa ve kolay yoldan yüksek kazanç sağlamak isteyen on binlerce insan, küçük tasarruflarını tam bir “sürü psikolojisi” içinde borsaya yatırarak, üretmeden, emek vermeden, çalışmadan çok para kazanmak isterlerse böyle bir şey olabilirdi.

Tam da böyle oldu, ABD’den Türkiye’ye kadar bu “sürü psikolojisi” ile kısa ve kolay yoldan yüksek kazanç peşindeki kitleler, işte bu ne üretimlerinde, ne yatırımlarında, ne pazar paylarında, ne sermaye yapılarında dikkate değer bir değişiklik olmadığı halde, tamamıyla manipülatif olarak şişen, şişirilen borsadaki hisselere hücum edince, kağıt üzerinde böyle garip, inanılmaz, kabul edilemez ve sürdürülemez anormal servet artışı çıktı.

***

Dünyanın vahşi kapitalizmden, kumarhane kapitalizmden ve tabii ki emperyalizmden, bu salgından ders alarak, ideolojik laflar ederek veya insafa gelerek kurtulabileceğini ummak fazla iyimser bir beklenti bence.

Emperyalizm, bölgesel ve/veya genel bir savaş/savaşlar çıkarmadan ve bunları da kaybetmeden sadece “salgından” insani duyarlılıkla çıkarak hizaya gelecek, etik ve eşitlikçi davranacak bir olgu değildir.

ABD’nin etkisi zayıflıyor olsa da, dünyadaki hegemonyası sarsılıyor olsa da, Rusya ve Çin başta olmak üzere Türkiye de dahil birçok bölgesel çatışma, provokasyon ve hatta savaşı göze almadan ve savaşları kaybetmeden, bu kumarhane kapitalizminin kendi kendine iflah olmasını beklemek ham hayalden ibaret görünüyor.

Velev ki, dünya milletlerinin önemli bir bölümü -ki buna AB ülkeleri de dahil- ABD emperyalizmine karşı barış ve işbirliği içinde, ekonomik-siyasi ve insani dayanışma ve güç birliğini en geniş paydada hayata geçirebilsinler.

Bunun hayali bile güzel ama, aması var kuşkusuz ki…