Yeni Osmanlı hevesi ve Allahlık medya -(TAMAMI)
T.C. Dışişleri Bakanı Davutoğlu son konuşmasında baklayı ağzından çıkardı ve AKP iktidarının yeni Osmanlı politikasının ana hatlarını ortaya koydu.
Davutoğlu, “Esad eğer Suriye’de 1-2 yıl kalırsa onun elini sıkmak yerine istifa etmeyi tercih ederim” dedikten bir gün sonra şöyle konuştu: “Gelin Suriye’yi ayaklandıralım, ona destek verelim. Bunun sonunda ortaya çıkacak durumda Şam’dan İstanbul’a bir kişi özgürce gidebilsin.” Yani yeni bir Osmanlı haritası!
Bu ne demektir? 89 yıllık Cumhuriyet’in yerine ve onun dış politikasını yok sayarak Osmanlı’yı mezardan çıkarmak, yeni Osmanlı’yı yaratmak. Sormak lazım hangi Osmanlı’yı yaratacaksınız?
1453’ten 17. Asra yani çöküş devrine girene kadar olan Osmanlı’yı mı yoksa 622 yıl sürmüş Osmanlı’nın fetihler ve cenklerle yıpranarak Batı’nın boyunduruğuna girdiği Tanzimat’la yarı sömürge olan Osmanlı’yı mı?
Şu rakamlara bir bakalım; 622 yıllık saltanat içerisinde Osmanlı tam 36 padişah, 215 sadrazamla yönetilmiş. Bunların 153 tanesi eceliyle ölmüş. 44 tanesi padişah emriyle idam edilmiş, 11 tanesi ayaklanmalarda ölmüş. Bu veziri azamların 111 tanesi Türk, 24 tanesi Çerkez, Abaza, Kafkasyalı, 20 tanesi Slav, Boşnak, Hırvat, 2 tanesi Latin, 2 tanesi Ermeni, 14 tanesinin etnik kökeni belli değil. Bunun dışında bize şehzadelerini öldürten padişahların isimlerini yazdırmayın! Hele şehzade doğuran anaları.. Çünkü çoğunlu ya Slav ya Rum veya Ermeni..
Bu Osmanlı’yı mı ihya etmek istiyorsunuz? Allah akıl fikir vesin.
Asıl suçlu kim?
Hakkınız da yok değil. Bunlara çanak tutan patronlarının emrine uygun hareket eden bir yandaş medya ordusu arkanızda ve Cumhuriyeti, insan hak ve özgürlüklerini yok edip gitmek istiyorsunuz.
AKP iktidarı bu hayalperest dış politikayla çevresinde düşman yaratarak yalnız kaldıysa ve ülkenin orasına burasına Patriot füzeleri yerleştiriliyor ve yabancı asker postalları topraklarımıza basmaya başlıyorsa, yakında savaşa da girersek elbette bu marifet sadece sizin değil.
Pierre Lazaref 19. yüzyıl ile 20. yüzyılın ortalarında yaşamış ve Fransa’daki basın rezaletlerini kaleme alarak ün yapmış bir Fransız yazarıydı. Onun ele aldığı konu basın ve işadamları arasındaki arasındaki “al gülüm ver gülüm” rezaletleriydi. Karşılıklı şantaj, rüşvet, irtikap, iş takipçiliği ve devleti soymak...
Pierre Lazaref mezarından doğrulsa ve Türk medyasına bir baksa kuşkusuz: “Vay başıma gelenler beni unutturacaklar, ünümü elimden alacaklar” diye ya gülerdi ya da hüngür, hüngür ağlardı.
Bunun sonu nereye varır?
Dün Taraf’la ilgili bazı tespitler yapmıştık. Haksızlık da etmiş olabiliriz. Ama gerçek odur ki; Türk medyası inançlı, bilgili ve omurgalı gazeteciler yerine televizyon kanallarını ve gazete köşelerini kapayan cehaleti bir bilgiçlikle marifet gibi gösteren insanlarla doludur. Tarihi tahrif eden, yalanı mübah sayan, bilgiyi enayilik, düşünmeyi yazmayı suç olarak kabul ederek dümenine bakan bir yeni medya türüyle karşı karşıyayız.
Peki, patronları pısmış, yedikleri naneleri burnundan getiren iktidarın yandaşı olmuş ve hala dümenine bakanlara ne diyeceğiz? Onlar gazeteci mi, iş adamı mı, kara para aklama makineleri mi? Unutulmasın ki; Hitler gibi bir diktatöre boyun eğmiş zavallılar bunların örneği değil midir?
Bunun sonu nereye varacak? Medya patronları çıkarları için gerçek gazetecileri, TV konuşmacılarını, yani bilgiyi, deneyimi yok ediyor yerlerine cahillerden oluşan hainler ordusu türetiyorsa; Pierre Lazeref, ağlamakta da gülmekte de haklıdır. Bir Uğur Dündar gibi sunucuyu bunların içinde bulamazsınız. Gazeteler yaratan bir Rahmi Turan, doktorasını yapmış Cüneyt Ülsever, yazı yazamayan ama araştırmacı gazeteciğin kitabını yazmış Prof. Haluk Şahin nerede? Nail Güreli 50 yıllık gazetesi Milliyet’i neden terk etti? Daha nicelerini televizyon kanallarında göremiyorsanız kimse kalkıp da bu ülkede Osmanlı’yı diriltmek isteyenlere şaşırmasın.
Bu mesleğin itibarı yerle bir edilirken, asıl gazeteciler işsiz kalırken ya da Silivri’ye tıkılırken Osmanlı’yı diriltmek ne kelime Cumhuriyeti yok ediyorsunuz ve bu medya size çanak tutuyor.