Yeni Tekâlif-i Milliye Emirleri gelir mi? (2)

Cuma günkü yazımızda olağanüstü dönemlerde uygulanan ekonomik önlemlerden Milli Mücadele yıllarındaki Tekâlif-i Milliye Emirleri, İkinci Dünya Savaşı sırasında uygulanan Milli Koruma Kanunu ve Varlık Vergisi ve 1984’de yürürlükten kalkan Servet Beyanı Esasını hatırlatmıştık.

Bugün yakın zamanda uygulanan önlemleri ile korana sürecinde uygulanabilecek bazı ekonomik çözümleri değerlendireceğiz.

5 NİSAN 1994 KARARLARI

1994 yılında Tansu Çiller başkanlığındaki DYP-SHP hükümeti, faiz oranlarını düşürmek amacıyla piyasaya yüksek miktarda para sürdü. Ancak yüksek likidite, faizi düşürmek yerine, dövize hücuma neden oldu.

Bu hesap tutmadı. Borsa dövize olan talebi ememedi. Dolar 8 bin liradan 42 bin liraya fırladı, 38 bin lirada tutundu. Merkez Bankası rezervleri eridi.

5 Nisan 1994’te hükümet, “enflasyonu hızla düşürmek, TL’de istikrar sağlamak” amacıyla 5 Nisan Kararları’nı açıkladı. Dengeleri düzeltmeden faiz oranlarını düşürme çabası, faizde çok daha yüksek artışla sonuçlandı. Dövize olan talebi kesmek ve kısa dönemli kamu borçlarını ödeyebilmek için hükümet mayıs ayında yüzde 400 faizli borçlanma kâğıtlarını piyasaya sürdü.

Hatırlatalım, bu kararlar ekonomide denge sağlayamadı Hükümet sekiz ay sonra 24 Aralık 1995’te erken seçime gitmek zorunda kaldı.

İşte bu kararlar çerçevesinde ayrıca bir kereye mahsus olmak üzere servet ve ek gayrimenkul ve ek motorlu taşıt vergileri konuldu.

NET AKTİF VERGİSİ

4 Mayıs 1994 tarih ve 3886 sayılı Ekonomik Denge İçin Yeni Vergilerin İhdası Hakkında Kanun ile getirilmiş 5 Nisan Kararları çerçevesinde bilanço esasına göre defter tutan yükümlülerin bilançolarının aktifinde yer alan, diğer yükümlülerin ise envanter kayıtlarında yer alan varlıkların değeri üzerinden tespit edilmiş oranlarda alınan bir tür servet vergisidir.

EKONOMİK DENGE VERGİSİ

Aynı kanuna göre gelir veya kurumlar vergisine ilişkin olarak 1994 takvim yılında verilmesi gereken yıllık, özel veya münferit beyannamelerdeki matrahlar üzerinden yüzde 10 oranında bir kereye mahsus alınan bir ek kazanç vergisidir.

NERDEN BULDUN YASASI

Kamuoyunda Zekeriya Temizel Yasası olarak bilinen Nerden Buldun Yasası ile gelir vergisinde kaynak teorisine göre vergilemeden net artış teorisine göre vergileme sistemine geçilmişti. Buna göre, 1 Ocak 2003 tarihinden sonraki tasarruf ve harcamalarının, daha önce gelir vergisine tabi tutulan veya vergiden istisna edilen ya da vergiye tabi olmayan gelirlerinden kaynaklandığını tevsik edemeyen (belgeyle kanıtlayamayan) gerçek kişiler, bu tasarrufları ve harcamaları için vergiye tabi tutulabileceklerdi.

Ancak kanun bir türlü yürürlüğe girmedi ve yürürlükten kaldırıldı.

Daha sonra AKP döneminde çıkartılan Varlık Barışı aflarını bir anlamda nerden buldun sorusunun öyle veya böyle sorulmasını önlemek amacıyla alınmak istenen bir servet vergisi kabul edebiliriz.

Ancak birkaç kez çıkartılan bu aflarla beklenen yurt dışı varlıkların ülkeye gelmediğini ve yurt içindeki yastık altı paralar ortaya çıkmadığını söylemekle yetinelim.

DEĞERLİ KONUT VERGİSİ

5 milyon TL değerin üstünde olan konutların sahiplerine kanunla belirlenmiş tarifeye ve esaslara göre 2021’de uygulamaya başlanacak ve her yıl devam edecek emlak vergisine ek bir servet vergisidir.

Buradaki amaç belli bir değerin üstündeki konutların sahiplerinin zengin kabul edilerek bir ek vergi ile vergi adaletine katkı sağlamak olarak öngörülmüştür.

YAŞADIĞIMIZ DÖNEM

Türkiye 2018’den beri ciddi bir ekonomik kriz yaşıyor. Korona ile ekonomimizin bir çöküntü içine gireceğinden korkuyoruz. Bu dönemi az hasarla aşmak için Hükümet kalkan ve destek paketleri açıkladı ve açıklıyor. Açıklanan önlemlerin bazısı uygulamaya girdi, bazıları yasal düzenleme gerektiriyor, bazı destek ve yardımlar da henüz sonuçlanmış değil.

Geldiğimiz ekonomik durumu da özetle ve temel özellikleri ile verirsek şu tablo çıkıyor:

1- Türkiye’nin kamu, özel dış borcu 450 milyar dolar. Bir yıl içinde ödenmesi gereken dış borç tutarı 82 milyar dolar.

2- Özel sektörün döviz pozisyonu kötü. Döviz yükümlülüğü 304 milyar dolar. Döviz varlığı (alacaklar dahil) 175.2 milyar dolar. 129 milyar dolar açık pozisyonda.

3- Türk vatandaşının bankalara toplam borcu 634 milyar TL

4- Bütçemiz mart ayında 40.5 milyar TL açık verdi. Önümüzdeki birkaç ay yine ciddi açıklar bekleniyor.

5- IMF, 1 trilyon dolarlık yardım paketine Türkiye’yi almadı. FED 2.2 trilyon dolarlık yardım kapsamına Türkiye’yi dâhil etmedi.

6- Türkiye’nin elinde yaklaşık 3 milyar dolar ABD tahvili var. Yani nakde çevireceği tahvil yok gibi.

7- Merkez Bankası kullanılabilir rezervleri durumu kurtaracak düzeyde değil.

8- Döviz mevduatlar yaklaşık 100 milyar + dolar civarında.

9- Piyasalarda nakit dönmüyor. Para yok. Korona ile üretim ve tedarik zincirinin birçok halkası kırılmış durumda. Sürecin devamında bu halkanın kopmasından korkuluyor.

Ezcümle, durum oldukça sıkıntı verici ve kaynak bulmak, kaynak yaratmak gerekiyor. Hem de kısa vadede. Böyle olunca da eyvah ki eyvah demekten kendimizi alamıyoruz.

HANGİ ÖNLEMLER ALINABİLİR?

Devletin elinde aşağıdaki sayacağımız önlemleri almak için gerekçesi sağlam. “Kamu Yararına Olağanüstü Şartları Aşmak”. Mevcut yasal düzenlemeler buna olanak verdiği gibi Meclis’ten yasa çıkartmak da kolay.

Seçenekleri sayalım:

1- IMF gitmemek ama IMF gelince kovmamak.

2- FED ile anlaşmaya çalışmak.

3- Bankalardaki belli bir tutarı aşan -örneğin 10 bin doları aşan- döviz mevduatlarını belli bir kurdan TL’ye çevirmek. Efektif dövizleri Merkez Bankası’na devretmek.

4- Yeni bir servet vergisi ve ek kazanç vergisi çıkartmak.

5- Türk vatandaşlarının yurt dışındaki döviz hesaplarına “bilgi değişimi” çerçevesinde paranın olduğu ülkelerle anlaşarak el koymak ve bunları tahvile dönüştürerek dünya para piyasalarında dövize çevirmek.

6- Yastık altında bulunan döviz ve altınların kayıt içine alınması için ciddi hukuki ve cezai yaptırımlar uygulamak.

7- Bazı kamulaştırmalar yapmak.

Bu önlemlere oldukça sert ve uygulanması zor seçenekler diyebiliriz. Ama cebinde parası ve umudu olmayan kişinin, iflas etmekte olan tüccarın refleksinin ne olduğunu tahmin ederek devletin de ülke ekonomisi kurtarma adına bu önlemleri alabileceğini ihtimal içinde sayabiliriz.