Yeniçağ'daki Mansur Yavaş trolü

Biz Mansur Yavaş ve ekibinin 'tuhaf' işlerini ortaya çıkarıyoruz, yanıt Yeniçağ'daki acemi sözcüden geliyor. Fakat hem çaresiz hem de becereksiz olduğundan eline yüzüne bulaştırıyor.

Önce hatırlatma. Biz hangi haberleri yaptık? Biz kimlerin ayağına bastık?

1- Melih Gökçek döneminde çeşitli mal alımlarında usulsüzlük yaptıklarına dair haklarında hem de Mansur Yavaş döneminde Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) müfettişlerince raporlar hazırlanan ve suç duyurusunda bulunulan üç kişi, Mansur Yavaş tarafından daire başkanı olarak görevlendirildi. Raporlar elimizde, suç duyuruları savcılıkta, adamlar görevde. Hepsi kanıtlı, belgeli.

2 - Bu tuhaflıkta 'Süleymancılar' denen tarikat/örgütün etkisi olduğu iddia edildi. Bu daire başkanlarından biri sosyal medyada sürekli Süleymancıların yayınlarını paylaşıyor!

3 - Haberlerimiz üzerine 'Mansur Yavaş'ın hayal kırıklığına uğrattığı' kişiler birer birer bize ulaştı. Onu Atatürkçü, dürüst falan zannedip bugüne kadar destekleyen namuslu insanlar, üstelik ona yakın üst düzey kişiler, daha dehşet verici şeyler anlattılar. Personel dairesi, özel kalem ve fen işlerinin Süleymancı istilası altında olduğunu belirttiler. Süleymancılarla yerel seçim öncesi yapılan kadro pazarlığını ifşa ettiler. CHP Ankara İl Başkanı'na sorduk bu Süleymancı işini. Dedi ki, 'Süleymancı ya da başka tarikat diye bakmıyoruz, liyakat önemli.' Yani üstü kapalı kabul etti. FETÖ de böyle meşrulaşmadı mı?

4 - Yavaş'ın prenslerini yazdık. Ankara Büyükşehir Belediyesinde genel sekreter, genel sekreter yardımcıları ve daire başkanlarından oluşan 24 kişinin (şimdi 25 oldu) aynı zamanda belediye şirketlerinde yönetim kurulu başkanı, üyesi ya da genel müdür maaşı aldığını açığa çıkardık. Kimisi üç maaşlı. Çıt yok.

5 - Atatürkçü bir bürokratı bizim haber kaynağımız zannedip sürgüne yollamalarını yazdık. Yüzleri kızarmadı.

6 - Son olarak, Dikmen Vadisi'nde, Ankara'nın hava koridoru olduğu meslek kuruluşlarınca ifade edilen dev bir arsanın, 49 katlık inşaat izniyle satışa çıkarılmasını yazdık. 'Parsel parsel' yani.

Kimse bitti zannetmesin, daha çok devamı var. Maskeler inecek.

BELEDİYENİN TROLÜ

Bunların her biri normalde felaket. Bir Ak Partili belediyede yaşansa şimdi susanlar, coşardı. Biz mesela, her iki dönemi de eleştiriyoruz. Hatta iki dönemin birbiriyle benzer olduğunu yazıyoruz.

Haberlerimiz karşısında Belediye, Yavaş'ın talimatıyla sustu. Bazı internet 'trollerini' devreye soktular. Ama bir de Yeniçağ'da bir trolleri var. Herhalde 'açıklama' işini, 'ihale' ile ona vermişler.

O trol, haberlerimizle ilgili hiçbir şey söyleyemiyor. Doğru çünkü. Ama küçük aklıyla yalan söyleyerek dikkati başka yöne çekmeye çalışıyor.

MÜZEVİR

Tam bir mahalle müzeviri. İşi gücü yalan, dedikodu. Biz Mansur Yavaş'tan belediye meclisi üyeliği istemişiz, o da 'asla' demiş, bu yüzden Yavaş'a bilenmişiz. Kendisi de şahitmiş! İnsan güpegündüz fahiş bir yalanı, hem de 'şahidim' diye nasıl söyleyebilir, hayret. Kişilik meselesi. Sonra? "Aylık 50 bin dolar olan Digiturk ücretini kimin ödediği meçhul"müş. Yani, "duygusal sabeplerle" saraya yanaşmışız. Bu nedenle Yavaş'la uğraşıyormuşuz. Kendisi belli ki fonlanmaya alışık ki, binlerce insanın katkısıyla, izleyicilerin fedakârlıklarıyla o paraların toplanmasını aklı almıyor. Başka? Ak Parti kaybettiği belediyelere 'kayyum' hazırlığı yapıyormuş da biz de o yüzden harekete geçmişiz.    

PİŞPİRİKÇİ DÜŞKÜN

Bu gazeteci görünümlü kafasını 52 destesinden zor kaldıran, kâğıt arkadaşlarından duyduklarını 'kulis' diye kakalayan pişpirikçi trole, belli ki 'yaz' denilmiş. O da ne yapsın, haberleri yalanlayamayacağı için, bize saldırmayı tercih etmiş. Acziyet böyle bir şey. Mantıkta buna 'ad hominem' safsatası denir. Yani, bir fikri ya da haberi eleştirmek yerine, fikrin ya da haberin sahibini hedef almak. Tükenmişlerin, düşkünlerin, ücretli yandaşların bir de psikolojik savaş elemanlarının yöntemidir. Neresinden bakarsanız, bu vatandaşa cuk oturuyor.