Yerel seçimler sonrasının tercihleri!

Türkiye ekonomisi konusunda açıklanan son rakamlar, en kötünün kesinlikle geride kalmadığına işaret ediyor. Ekonomi yönetiminin devreye soktuğu uygulamalar ise, yerel seçimler sonrasına ilişkin yüksek düzeyli belirsizliği azaltmak konusunda pek bir şey yapılamadığını düşündürüyor. 2019 sonuna ilişkin tahminler ise temenni olmaktan öteye gidemiyor. Kısır tartışmalar akıl tutulmalarını derinleştiriyor.

Kırılgan olduğu genel kabul gören ekonomimizin, mevcut çok hedefli uygulamaları sürdüremeyeceği ve pek çok şeyin değişmesi gerekeceği bir şekilde ima ediliyor. Yerel seçimler sonrasında Uluslararası Para Fonu ile anlaşma dışında bir seçenek olmadığı iddiası, daha farklı bir anlam taşımıyor.

Siyasi irade hem enflasyonu geriletmek ve hemde ekonomideki durgunlaşma eğilimini kontrol altına alarak işsizliğin kontrolsüz bir şekilde artmasını önlemeye çalışıyor. Bu amaçla hem döviz kurlarında istenmeyen dalgalanmaların yaşanmasını önlemeye ve hem de faizlerin bir an önce gerilemesini mümkün kılmaya çalışıyor. Yerel seçimlere kadar eldeki tüm olanakları kullanarak görünümü kurtarmaya ve seçmen algısının bozulmasını engellemeye çabalıyor. Daha sonra ne olacağı konusunu konuşmak ve tartışmak, etkili ve yetkili kesimlerin işine gelmiyor.

Bu yılın ikinci çeyrek dönemi ile birlikte önemli tercih değişiklikleri olmak zorunda ve sonuçları tüm kesimleri fazlası ile etkileyebilir. Ya küreselleşmeci liberal tayfanın istediği gibi önce enflasyon denecek ve döviz kurlarında yeni şokların yaşanması olasılığını azaltmak veya geciktirmek için Uluslararası Para Fonu ile anlaşmaya çalışılacak; ya da tüm eğilimlerin kontrol dışına çıkması olasılığı çok tehlikeli olabilecek şekilde güçlenecek. Hangi seçeneğin daha az kötü olduğu veya daha az fatura ödeteceğini seçmek, hiç te kolay olmayacak!

Bu hafta içinde ekim dönemi işsizlik rakamları açıklandı; bir önceki senenin aynı dönemine göre oldukça belirgin bir yükseliş var. Söz konusu oran yüzde 11.6 düzeyine yükselmiş; geride bıraktığımız aralık döneminde işsizlik oranı yüzde 13 düzeyine yaklaşmış olabilir. 2019 sonunda ise, yerel seçimler sonrasındaki tercih ne olur ise olsun muhtemelen yüzde 15 seviyesinin üzerini zorlayabilir. Başka bir deyişle krizin derinleşmesi olasılığı hayli yüksek, IMF ile anlaşılsa bile ekonomide yaşanacak olası daralma yüksek oranlı olabilir ve küresel koşullar nedeniyle başarı şansı da pek yüksek görünmüyor!

Yerel seçimler sonrasında ekonomik imiş gibi görünen tercihin siyasi ve sosyal sonuçları ise ülkemizin bekası açısından çok özel bir önem taşıyor. Gerek aşılamayan ekonomik sorunlar ve gerek ise siyasi yapının hızla yıpranıyor olması, sosyal dalgalanmalar yaratabilir. Asıl önemli değişiklik dış politika konusunda yaşanabilir; ya yeniden Atlantik cephesinin vesayeti altına girilmesi ve sonuçlarına katlanılması gerekebilir! Veya yeni ufuklara yelken açarak ve bulunduğumuz coğrafyanın potansiyelini de kullanarak rüştümüzü ispat etme mücadelesi ön plana çıkabilir.

Kısa ve orta vade açısından bakıldığında yerel seçimler sonrasındaki olası tercihlerin ekonomik sonuçları arasındaki fark oldukça sınırlı kalırken, bölgesel ve küresel açıdan sebep olabileceği siyasi sonuçlar çok büyük olabilir! Bu kadar ağır bir yük taşıdığımızın farkında mıyız? Ekonomik çözümlerin ve çıkarların, ortaya çıkabilecek yeni denklemlere göre şekillenmek durumunda olduğunu algılayabiliyor muyuz?

Ön plana çıkarılan gündemler ve sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarma bağımlılığı, bu türden sorulara olumlu yanıt verilebilmesine izin vermiyor. Anlatılsa da şimdilik eski ezberlerde direnme alışkanlığından vazgeçilemiyor, böyle olması için çaba harcayanların tuzaklarına düşüldüğü idrak edilemiyor! Anı yaşadığının farkında olamayanların geleceği, başkaları tarafından şekillendiriliyor! Seçeneklerin kıymetini, onları tüketmeden önce algılamak ve gereğini yapmak gerekiyor!