Yerel seçimler ulusal festivalleri nasıl etkiler?

Yerel seçimlerle, sinemamızın 100. Yıldönümü aynı zamana denk düştü. Seçimler bitti, iki büyük festivalimizin -bir bakıma- sahipleri de değişti. Herhalde Adana Altın Koza Film Festivali ile Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden söz ettiğimiz anlaşılmıştır.

Her iki büyük festivalimiz, her ne kadar dışa vurulmamışsa da, son yıllarda büyük bir yarışın içine girmişler. Özellikle de Türk sinemasının o yıl içindeki en iyi filmlerini, yarışmalı bölümlerine alabilmek için; başta akçeli ödül miktarını artırarak, birbirlerini çoğu kez olumsuz yönde etkilemeye çalışmışlardı. Aynı kulvarda yarışan bir festivalin kazanımı, ister istemez bir diğerinin yitirilmesine neden olmuş, aradaki dengeyi hissedilir ve görülür bir biçimde bozmaya başlamıştı. Son dört yıldır iki büyük festival arasındaki bu rekabeti ve onun yarışmalı bölümlerine yansıyan olumlu ya da olumsuz sonuçlarını görmemek mümkün değildi.

Bu yıl, ülkemizin iki köklü büyük bir festivalinin yapıldığı kentlerin yerel yönetimleri el değiştirdi. Hiç kuşku yok ki bu değişim, festivalleri de -izleyeceğimiz kadarıyla- değiştirecek. Önemli olan bu değişimin olumlu mu, yoksa olumsuz mu olacağı yönünde.

Türel’e cömert olacaklar

Örneğin Antalya Film Festivali’ni ele alalım. Yeni Belediye Başkanı Menderes Türel, bu etkinliklere hiç de yabancı değil. Bir önceki dönemde Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne -deyim yerindeyse- çağ atlatmıştı. Gerçekten de en görkemli, aynı zamanda bütçesi en yüksek olan festival, onun döneminde olmuş ve bu festivalin tarihinde kimi ilkler yine onun döneminde gerçekleşme olanağını bulmuştu. Şimdi merak edilen konu; Türel’in bu festivali bıraktığı yerden, çıtasını daha da yükseltecek bir şekilde devam ettirmesi mi, yoksa yerel seçimler öncesi Mustafa Akaydın’a yönelttiği “Kültür-sanata bu kadar para harcanır mı” gibisinden eleştirilerle, festivalin boyutlarını küçülteceği mi?

Bu sorunun yanıtını şimdiden kestirebilmek pek mümkün değil. Ama şu gerçek ki, Türel’in bakanlıktan alacağı yardımın Akaydın’ın aldığından çok ama çok yüksek olacağı bir gerçek. Ayrıca, bakanlığın Akaydın’dan esirgediği her bir şeyi Türel’e cömertçe sunacağını da şimdiden tahmin etmek pek zor değil. Türel’in, bu avantajına karşı iki dezavantajı var. Birisi sinemamızın 100. Yılını kutlayacak bir festival yapması için zaman çok az. İstenilse de kimi kalıcı etkinliklerin yaşama geçirilmesi çok zor. Diğeri ise bu festivalin politik duruşu; yani ulusal yarışma ile belgeselde yarışacak filmlerin seçimi. (Ola ki, gezi olaylarını konu alan kurmaca, kısa ya da belgesel dalda film/filmler bu festivale müracaat etti. Acaba ne olacak?)

Eski kadrolar en mantıklısı

Adana Altın Koza Film Festivali için de benzer kuşkuları duymak olası. Çünkü her yerel yönetim kendi dünya görüşünü festivale yansıtmak ister, bu da çok doğaldır. Önemli olan bu yansıtışın ölçüsünün ne olacağıdır. (Örneğin Kürt yönetmenlerinin filmleri gibi).

Tabii bir diğer iki konu da, yerel yönetimlerdeki değişikliğin kaçınılmaz olarak festivalin deneyimli kadrolarını da etkilemesi. Her iki festival, eski kadrolarla mı devam edecek (ki en mantıklısı bu) yoksa kendi kadrolarını mı oluşturacak? 100. Yılın önemi, zamanın azlığı ve kadrolar...Sanırım bu yılki festivaller eskisi gibi olmayacak.

Dileriz ki bu değişim, hizmetin devamlılığı ilkesi doğrultusunda, sinemamızın 100. yılına yakışır şekilde olur.