Yolsuzlukla mücadele CIA ajanlarını vurdu!

Çince ses benzerliklerine dayanan ilginç bir dil. Çincede yolsuzluk “renzi” sözcüğünün Türkçe karşılığı “keyfi düzen”! Yolsuzluk kavramının dayanağı ise “kanun düzeni” anlamına gelen “fenzi” sözcüğü. Yani “renzi”, fenzi”den türetilmiş. Bu nedenle Çin’de yolsuzluk, “keyfilik, kanunsuzluk” olarak anlaşılıyor.

Kelimeler, 25-40 harften oluşan bir alfabeyle değil de sayısı binleri bulan Çince karakterle yazıldığı için ses benzeşmesi, Çin dilinde kavramları aktarmada en kolay ve güvenceli yol.

Çin’in dünyaya örnek olduğu faaliyetlerden biri de yolsuzluğu kökünden kurutma mücadelesi. Xi Jinping’in Çin Komünist Partisi (ÇKP) Genel Sekreteri olduğu 2012 Kasım’ından itibaren kapsamlı bir yolsuzlukla mücadele kampanyası başlatıldı.

FOREIGN POLICY’NİN İLGİNÇ YAYINI

“Medeniyetler çatışması” teziyle maruf Prof. Samuel Huntington’un 1970’de kurduğu, Çin’in etkili siyaset oluşturma kurumlarından Carnegie Vakfı’ndan 2008’de The Washington Post grubuna geçen Foreign Policy dergisi şu günlerde Çin’in istihbarat faaliyetlerini konu alan bir araştırma dizisi yayınlıyor. Aspen Enstitüsü’nün Siber güvenlik bölümünün yöneticisi Zach Dorfman tarafından kaleme alınan dizi, CIA’nın görüşlerini yansıtıyor. 21, 22 ve 23 Aralık 2020’de yayınlanan dizinin hedefi, Çin’in teknolojik üstünlüğünün, CIA ve ABD’nin diğer istihbarat örgütlerinin, örtülü operasyonlarını sınırlamasından duyulan rahatsızlığı yaymak.

MERD-İ KIPTI ŞECAAT ARZEDERKEN…

Eski sadrazamlardan Koca Ragıp Paşa’nın atasözü yerine geçen “Merd-i kıptı şecaat arz ederken sirkatin söylermiş” dizesi (1), Foreign Policy’nin bu tavrına “cuk oturuyor”. Yani adam kendini öveyim derken suçlarını sayıp döküyor.

Foreign Policy’nin çok önem verdiği Çin karşıtı dizisinde ağızlarından kaçırdıkları şu: “Xi Jinping’in yolsuzlukla mücadele girişimi, CIA’nın Çin devleti içindeki kaynaklarını kuruttu.”

Foreign Policy’nin dizisini yorumlayan kardeş kuruluşlarından Axios websitesi şunları kaydediyor: “Xi’nin yolsuzlukla mücadele kampanyasının uzun süredir iki temel amacı olduğu yargısına varıldı: Çin halkının gözünde yozlaşmış tek parti sistemini kurtarmak ve Xi'ye siyasi düşmanlarının peşine düşmesi için inandırıcı bir neden vermek. Artık üçüncü bir amaç biliyoruz: CIA’nın ajan devşirmesine karşı koymak.” Axios’un yorumu şöyle devam ediyor: “Çin hükümeti, CIA'nın bazı Çinli yetkililer için ‘terfi ücretleri’ ödediğini keşfetti. Bu, Çin için bir çifte güvenlik açığıydı. Çinli yetkililere yalnızca ABD istihbaratı tarafından ödeme yapılmakla kalınmadı, aynı zamanda bu ödemeler, yetkililerin sistemde daha yükseklere çıkmasını sağlayarak, ABD'ye Çin'in iktidar salonlarında daha fazla görünürlük ve ağırlık sağladı.” (2)

2010’DA ABD MUTLUYDU

Foreign Policy’nin haberinden aktaralım: “2010'da yeni bir on yıl başlıyordu, ancak Çinli yetkililer çok öfkeliydi. CIA’nın ÇKP'ye, orduya, Çin’in istihbarat aygıtına ve başka yerlere yerleştirilmiş ABD varlıkları aracılığıyla yıllar içinde sistematik olarak hükümetlerine sızdığını keşfetmişlerdi.

“Çinli istihbarat yetkilileri, 2010'dan 2012'ye kadar, CIA yetkililerinin bağlantılarıyla gizlice iletişim kurmak için kullandıkları çevrimiçi sistemdeki bir kusuru (ilk olarak İran'da tespit edilen ve muhtemelen Pekin'le paylaştığı bir kusur) kullanarak, CIA'nın Çin'deki ajan ve bilgi toplama ağını acımasızca ortadan kaldırdılar. Düzinelerce insanı hapsedip bazılarını kaybettiler.

‘YOLSUZLUK SAYESİNDE SIZABİLDİK’

Pekin'deki öfke sadece CIA'nın nüfuzundan değil, Çin'deki yolsuzluğun derecesini gözler önüne sermesinden de kaynaklanıyordu. CIA bir ‘varlığı’ devşirdiğinde, bu ‘varlık’ bir ülkenin güç yapısı içinde ne kadar yükselirse o kadar iyidir. Soğuk Savaş sırasında CIA’nin Sovyet ajanlarının yükselişini garanti etmesi çok zordu; çünkü Sovyetler’de devşirilen ajanları ağa düşüren açgözlülük, ideolojik kopuş, şantaja açık alışkanlıklar ve aşırı bireycilik gibi özellikler çoğu zaman yükselmelerini engelliyordu. Ve Sovyetler Birliği'nde paranın satın alabileceği çok şey vardı, ancak paranın nereden geldiğini saklamak neredeyse imkânsızdı.

Ancak 2000'lerin yeni zengin Çin'inde kara para serbestçe akıyordu. Memurların ortalama geliri ayda 2 bin yuan civarındaydı (güncel döviz kurlarında yaklaşık 240 dolar), ancak memurların gayri resmi kazançları resmi maaşlarını büyük ölçüde aşıyordu. Yolsuzluğa karışmayan bir yetkili, meslektaşları tarafından ya aptal ya da kendilerine karşı risk olarak görülüyordu. Nakit para, en üst mevkiler dahil her şeyi satın alabilirdi ve CIA'da bol miktarda nakit vardı.

Çinli yetkililer, CIA’nın Çin bürokrasisi içinde yükselmeyi garantilemek için gerekli olan "terfi ücretlerini" yani rüşvetleri gizlice ödediğini öğrendi.”

Eski bir üst düzey karşı istihbarat yetkilisi, ‘Rüşvet vermek, bizim için olağanüstü olan uzun vadeli düşünmenin bir örneğiydi’ dedi. Çin’deki yetkilileri hoşnutsuzlukları kullanarak devşirmek neredeyse imkansızdı. Yaygın yolsuzluğu kendi yararımıza kullanmak, ajan devşirmenin en kestirme yoluydu.

CIA'nın eski kıdemli yetkilisi ‘liderlik, kontrol edilmeyen yolsuzluğun sadece ÇKP’nin ülke içindeki itibarına karşı varoluşsal bir tehdit olmadığını fark etti; aynı zamanda büyük bir karşı istihbarat tehdidiydi. CIA gibi düşman istihbarat servislerinin devlete sızması için bir arka pencere sağlıyordu” dedi. (3)

YOLSUZLUKLAR BİTİNCE ABD KARANLIKTA KALDI

Zach Dorfman’ın 22 Aralık tarihli ikinci yazısında, ABD’nin karar vericilerinin, yolsuzluk kampanyası sonrasında Çin’deki gelişmeleri takip etmek konusunda ne kadar zorlandıklarını anlatıyor. Haberin başlığı durumu özetliyor: “Pekin, bilgi kaynaklarını tarumar etti, ABD karanlıkta kaldı.”(4)

Çin’i yakından izleyen ABD kurumlarının önde gelenlerinden Pentagon’a bağlı Jamestown Vakfı’nın 15 günde bir yayınladığı “China Brief” dergisi de, ABD’nin artık Çin’in üst yönetiminden bilgi toplamada ne kadar yetersiz kaldığından sürekli yakınıyor. China Brief’in en verimli kaynağı Hong Kong’tan Prof. Willy Wo-Lap Lam’ın “Xi Jinping Çağında Çin Siyaseti” isimli kitabında bunun örnekleri var. (5)

KAPLANLAR, SİNEKLER VE TİLKİLER…

Çin’de yolsuzluk yapanlar üç kesimde tanımlanıyor: Kaplanlar, sinekler ve tilkiler. Kaplanlar, Parti’nin ve devletin tepesinde bulunan güçlü yöneticiler. Xi Jinping, önceliği bunlarla mücadeleye verdi. Merkez Komitesi Siyasi Bürosu Daimi Komite üyeleri, Merkezi Askeri Komisyon üyeleri, bakanlar, bakan yardımcıları, eyalet parti sekreterleri dahil kimsenin gözünün yaşına bakmadı. Kaplanların yolsuzluklarının belgelenip, çaldıkları servetlere el konulup, hapse koyulmaları büyük etki yarattı. “Sinekler” diye adlandırılan alt düzeydeki küçük memurlar hemen hizalandılar. Tabii bu dönemde, kamu çalışanlarının maaşlarında % 60 düzeyinde iyileştirme yapıldı. Kamu şirketlerinde çalışanlara, başarılarına göre pay verilerek ödüllendirildi.

“Tilkiler” ise, çalıp-çırpıp yurtdışına kaçanlar. Onları yakalamak için de yoğun gayret gösterilip, önemli başarılar yaratıldı.

RAKAMLARLA YOLSUZLUKLA MÜCADELE

Xinhua Haber Ajansı’nın yaptığı hesaplamaya göre Kasım 2012'den bu yana, Çin genelinde 375 bin vaka çözüldü ve 326 bin Parti ve devlet görevlisi cezalandırıldı.

Ayrıca, Ekim 2017'de düzenlenen 19. ÇKP Genel Kurultayı’ndan bu yana, bürokratizm ve formalitecilik suçlamalarını içeren 183 bin dava araştırıldı ve 157 bin görevli cezalandırıldı.

ÇKP Merkez Disiplin Denetleme Komisyonu (CCDI)’nin 2020 yılı çalışmalarına göre sadece bu yıl 31 Ekim 2020 tarihi itibarıyla 105 bin 226 ihlal vakası ele alındı.

CCDI’nın değerlendirmesine göre, “Devlet ve Parti yetkilileri, tabandan gelen derinlemesine denetim ve cezalandırmalar yoluyla toplumun karşı karşıya olduğu gerçekleri anlamak için halkla yakın bağ kurmaları gerektiğini öğrendiler.” (6)

‘TİLKİLER’ KAFESLERE TIKILIYOR

Çin, yurtdışına özellikle ABD ve Avrupa’ya kaçan yolsuz bürokratları yakalamak için olağanüstü faaliyet yürüttü. 2014'ten Ekim 2020’ye kadar, 120'den fazla ülkeden 8.363 uluslararası kaçak yakalandı. Ve Çin'e geri getirilip, hapse kondu. Yasadışı elde edilen 20,8 milyar yuana (3,18 milyar dolar) el konuldu.

ÇKP Merkez Disiplin Denetleme Komisyonu’nun gazetesine göre, bunlardan 2.212'si Çin Komünist Partisi üyesi ve hükümet çalışanıydı. 357'si Interpol’un Kırmızı listesine girmişti.

Çin, kaçakların yurtdışında takibi için BM, G20, APEC ve BRICS üyeleriyle önemli işbirlikleri kurdu ve bu çok taraflı çalışma sonucunda başarı sağlandı.

CCDI Kasım ayında Çin'in 81 ülke ile 169 iade anlaşması ve karşılıklı hukuki yardım anlaşması yaptığını ve dünya çapında bir ön yolsuzlukla mücadele işbirliği ağı kurduğunu duyurdu. (7)

SONUÇ: ‘KISSADAN HİSSE!’

Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve hükümet, ABD emperyalizminin baskı ve tehditleriyle mücadele ediyor. Ancak, devlet içinde kritik görevlerde bulunanların geçen dönemden kalma yolsuzluk alışkanlıkları, özellikle istihbarat ve propaganda alanlarında ciddi zaaflar yaratıyor.

Türkiye’nin devletimizdeki yolsuzluğu temizlemesi, bir ulusal güvenlik sorunu olarak ele alınmalıdır.

Cumhuriyetimizin devrimci Adliye Vekili Mahmut Esat Bozkurt, Atatürk İhtilâli kitabında Hz Muhammed’in hadisine dayanarak bir devlet adamı portresi çiziyor:

Devlet adamları fakir ölmelidirler ki, idare ettikleri milletler zengin ve mesut olsunlar.” (8)

DİPNOTLAR

1. Koca Ragıp Paşa (1699-1763), Osmanlı Padişahları 3. Osman ve 3. Mustafa devrinde sadrazamlık yapmış. Büyük bir şair ve iyi bir hattat olduğu belirtiliyor Sadrazamlığı döneminde bilim ve sanat adamlarını korumuş, kütüphaneler yaptırmış. On sekizinci Yüzyıl Divan Edebiyatı’nda adı Nedim ve Şeyh Galib ile anılan önemli temsilcilerinden sayılıyor.

2. https://www.axios.com/xi-jinping-corruption-drive-intelligence-china-b0adc8ff-8f43-4077-81e1-dab0d05d6c7d.html

3. https://foreignpolicy.com/2020/12/21/china-stolen-us-data-exposed-cia-operatives-spy-networks/?utm

4. https://foreignpolicy.com/2020/12/22/china-us-data-intelligence-cybersecurity-xi-jinping/

5. https://www.routledge.com/Chinese-Politics-in-the-Era-of-Xi-Jinping-Renaissance-Reform-or-Retrogression/Lam/p/book/9780765642097

6. https://www.globaltimes.cn/content/1209010.shtml

7. https://www.globaltimes.cn/content/1209897.shtml

8. Atatürk İhtilali I-II, Kaynak Yayınları, düzeltilmiş dördüncü basım, Nisan 2003, s. 66