Yönetilemeyen Türkiye -(TAMAMI)

Cumhuriyet -eğer bir kazaya uğramazsa- neredeyse çökmek üzere. Devlet ve bu ülke tepeden ayağa sahipsiz. Ana muhalefet göstermelik şovların peşinde ve 88 yıllık laik devlet çökertiliyor, bağımsız devlet Tanzimat sonrası olduğu gibi yarı sömürge haline geliyor. Devletin güvenlik güçleri işlevini yapamıyor. Memleket neredeyse değil, aynen bir hapishaneye dönmüş. Ülkenin kaderi ABD Dışişleri Bakanı Bayan Clinton’dan akıl ve talimat alacak hale gelmiş.

CHP’nin eski Genel Başkanı Haber Türk’te ilk kez etraflı açıklamalarda bulunuyor. Baykal’ın karşısında oturan gazetecilerden akla uygun, Baykal’ın anlattıklarına açıklık getirecek tek soru yok. Sanki bir duvar gibi öyle duruyorlar. Boğazına dek pisliğe batmış bir ülkenin doğruları söyleniyor da bir ünlü yazar çıkıp da; bu açıklamalar üzerine yorum yazmıyor, CHP genel merkezine soru sormuyor!

Oysa Baykal dikkatli ve bir siyaset adamına uygun üslupla CHP yönetimini suçladı, iktidarın umursamazlığını, acemi ve başarısız dış politikasını enine boyuna eleştirdi. Ne ses var ve ne nefes.

Baykal dedi ki: “Terör ve Suriye’de olup bitenler için birileri düğmeye bastı.“

Peki Kemal Bey’in ya da CHP yönetiminin bu açıklamaya söyleyecek hiç mi sözü yok?

Deniz Baykal diyordu ki: “Uzlaşma komisyonuna CHP’nin katılması baştan yanlıştı. O komisyona katılmak AKP’nin çıkarmak istediği Anayasa’ya yol açmak, hele hâlâ o toplantılarda bulunmaya devam etmek, AKP anayasasına meşruiyet kazandırmaktan başka işe yaramaz.“

Sorumlulukta ortak mısınız?

Kemal Bey, Baykal Başbakan’a sığınıp, onu memnun edecek önerilerde bulunan sizi suçluyor. Partinin başını belaya soktuğunuzu kendine özgü nezaketiyle açıklıyor.

Kemal Bey bu marifeti açığa vuran eski Genel Başkanınızın, sizi yaratan adamın sözlerine hiç mi yanıtınız yok? Sükutunuzu kabul anlamında mı alalım? Yoksa uyguladığınız politikanın ne kadar farkındasınız ve yüzünüzün kızarmasından mı utanıyorsunuz?

Sayın Baykal dedi ki “Suriye politikasında tutarlılık yoktur. Düşürülen uçağımızın akıbetini hâlâ bilmiyoruz ve dış politikada yanlış üstüne yanlışlar yapılıyor.“

Siz Kemal Bey, tüm bunların sorumluluğuna ortak mısınız yoksa değil misiniz? Anayasa komisyonlarında AKP’nin değirmenine su taşımaya “Bu düşüncemde oturduğum koltuğa da mal olsa devam edeceğim“ sözlerinizin saçmalığına karşılık eski Genel Başkanınız devlet adamı nezaketiyle “artık o masadan kalkın“ demek istiyor. Neden Kemal Bey hâlâ vatanseverlik ve ihanet arasında kararsızsınız?

Bu kervan böyle yürümez

Eski Genel Başkanınız, “Terör büyük bir oyunun parçasıdır. Bunun iç ve dış ortakları vardır. Silahlı terörün çözümü ancak silahla bulunabilir“ diyordu.

Peki, o sizin icadınız yabancı yapımı “Akil adamlar” maskaralığı konusunda bir savunmanız yok mu? Daha dün sizin partiye davetle çağırdığınız milletvekili Hüseyin Aygün’ü kaçırdılar. Ki o zat CHP’nin kurucusu ve önderiniz olması gereken Atatürk’ü yerin dibine batırmış ve Kürtlük hakkında kitaplar yazmış bir vatandaştır. Buna nasıl ciddi bir kaçırma olayı gibi bakıp milleti kandırıyorsunuz?

Genel Başkanınız Sayın Baykal dedi ki: “CHP’nin başına yeni kelimesini eklemenin bir anlamı yoktur. CHP zaten durmadan kendisini yenileyen bir partidir. Ecevit bile bunu aklına getirmedi. CHP ilkelerine sadık bir partidir.“

Deniz Baykal demek istiyor ki “Hiç kimsenin CHP’lileri eski yeni diye ayırmak hakkı yoktur. Kurultayımızın kararları her şeyin üzerindedir.“

Kemal Bey tüm bu soruları kimse size sormuyor soramıyor çünkü siz de o korku kervanının bir ortağı ve BOP eşbaşkanlığının yabancılar tarafından önerilen alternatif adamısınız.

Gazetecilere bakmayın. Onların kimi satıldı, kimi yandaş oldu ama ben soruyorum Kemal Bey: “Baykal tarafından konulmuş kırmızı çizgilerin dışında mısınız içinde misiniz? Sorosçu musunuz, TESEV’ci misiniz yoksa CHP’li mi?“

Bu soruları size sorma hakkına sahibim. Çünkü her namuslu ve onurlu vatansever bunu yapmalıdır.