Yunan neden kazandı; Türk neden kaybetti!

Enteresan bir ülkeyiz. Ankara Anlaşması uyarınca hakkımız olduğu halde Avrupa Birliği ülkelerinin vize engelleri ile boğuşuyoruz. Onlar bizim ülkemize elini kolunu sallayarak girip çıkıyor; biz oraya giderken elli tane terane. İş o boyuta var ki artık iş insanları isyan eder duruma geldi. Hemen her gün ayrı bir şikayet telefonu geliyor. Ödenen vize ücretleri de cabası. Madem ki biz Avrupa'ya gitmek için vize almak zorundayız. Onlar da buraya vize alıp gelsin. Türkiye müstemleke midir ki biz bu haksız uygulamaya maruz kalıyoruz?

Avrupa ile bu konuda masaya oturup ABD'nin vize başvurusunda bulunanlara uyguladığı sistemi dayatmak lazım. ABD bu konuda çok daha hakkaniyetli bir iş yapıyor. Ya on yıllık vize veriyor ya da hiç vermiyor. Geçenlerde Ecomax YouTube kanalım için söyleşi yaptığımız Dr. Bahadır Kaleağası, ki Avrupa ile ilişkilerde üst düzey bir isim, vizenin ömürlük olması gerektiğini, akredite alan bir vatandaşın güvenilir olacağını not etti.

BODRUM'DA NELER OLUYOR?

Bir de bu yaz ikinci bir enteresanlık yaşandı. Bir Avrupa ülkesi olan komşumuz Yunanistan, Türk vatandaşlarına kapıda vize vereceğini açıkladı. Ne güzel değil mi? Yunan bunu babasının hayrına yapmadı. Türkiye'deki işletmelerde fiyatlar malum. Bodrum tarafları zaten akla ziyan. Türkler de uzun bayram tatilinde ve yaz tatilinde Yunan adalarını tercih etti. Ne oldu? Bodrum tarafında otel dolulukları yüzde 60'larda kaldı. Hak mı? Hak!

Yat ve Tekne Endüstrisi Derneği (YATED) tarafından devreye alınan YATED-1 sıvı atık toplama teknesinin suya indirilme töreni için bölgeye giden gazeteci arkadaşlarım aktardı: “Bodrum'da mekanlar boştu. Taksiler müşteri kapmak için yarıştı. Fiyatlar ise buna rağmen yüksek.”

Bunun üzerine ben de Bodrum merkezde işletmesi olan bir akrabamı (İsmi bende kalsın) aradım. Bayram haftası sonrası genel bir boşluk olduğunu, Avrupa Futbol Şampiyonası'nın da etkilemiş olabileceğini ama Yunanistan'a göre pahalı kaldığımızı not etti.

DEVLET YOKSA FIRSATÇILIK OLUR

Peki neden pahalıyız? Bir defa büyük fırsatçılık var. İşletme sahibi akrabam der ki; “Burada yaz kış açık olan mekanlara geldiğinizde kişi başı 1500-2000 TL ile kalkarsınız. Ama bir balığa 4 bin lira yazan mekan gördük. Ben Avrupa'yı da çok gezen biriyim. Orada yüzde 20 kâr marjı çok iyi kabul edilir. Ortalama yüzde 10-15'tir. Yunanistan'ın tercih edilme nedeni; bir fiyat standardı var. Bizde fiyat standardı kalmadı. Serbest piyasa deniyor. Ahlaksızlık var. Sadece işletmeler değil tedarikçilerde de fırsatçılık var. Ben niye zam yapmak isteyeyim. Üç sene önce 50 liraya aldığım ahtapotu 500-600 liraya almak zorunda kalıyorum.

Enginar kalbine bir yılda yüzde 300-400 zam geldi. Nakliye vs. öne sürülüyor ama fırsatçılık var. Hele tekel ürünse canımızı okuyorlar. Devlet denetimi yok. Burada Antik tiyatroda konserler iptal oldu. Halikarnas'ta da iptal oldu. Ortalama bilet fiyatı 3-4 bin lira. Tam doldursanız hasılat olur 10-12 milyon. Sanatçıya 2 milyon verip 2 milyon da masraf yapsanız kalan tutarı hesap edin böyle bir kazanç olur mu? Seneye bu durumlar biraz daha düzelir ama denetim olmadan olmaz.”

MARİNA VARLIĞI ARTIRILMALI

Şimdi turizmde bizdeki hizmet ne Yunan’da ne Avrupa içlerinde ne de Körfez'de var. Ama fiyat konusunda bu fırsatçıların önüne geçmek lazım. Evet Bodrum'daki deniz hiçbir yerde yok ama karşıda Yunan var. Avro 35 TL iken bizim daha pahalı kalmamız anlaşılabilir değil.

Biz turizmde fırsatçılıktan kaybederken bir yandan da esas fırsatçılık yapmamız gereken alanı da kaçırıyoruz. Marina azlığı yüzünden tekne ve yat turizminde maalesef Avrupa'nın çok çok gerisinde kaldık. YATED Yönetim Kurulu bu hususta dönem dönem açıklamalar yapıyor.

1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı dolayısıyla YATED, Küçükyalı Çocuk Evleri Sitesi’nden 9-12 yaş arasında 30 çocuk ve Maltepe Huzurevi’nden 47 huzurevi sakinini İstanbul Boğazı'nda ağırladı. Misafirler tekne ile Boğaz turu yaptı. Biz de etkinlik öncesi YATED Genel Müdürü Kadir Karakaya ile sohbet ettik.

Karakaya'nın aktardığına göre olması gereken marina kapasitesinin yüzde 30'unda kalıyoruz. Bu alanda büyük bir potansiyeli kaybediyoruz. Marina olmayınca tekneler açıkta kalıyor ve denizleri kirletiyor. Bunun için YATED gönüllü bir çalışma başlattı ve atık toplama teknelerinin ilkini sulara indirdi ama YATED'in de gücü bir yere kadar devletin bu işe de el atması gerekiyor.