Yüreğinizi ferah tutun - Savur

Kaç gün oldu evdeyiz. Dışarı çıkmak yok. Arada bir ekmek almak için çıktımsa da ikircikli korkarak adımlarımı bile doğru dürüst atamadan hemen eve döndüm... Bu haber ortaya çıkınca, hafiften bir sevinç de duymuştum. Evde oturacağım, şimdiye dek okuyamadığım kitapları okuyacağım, romanı yazacağım. Şimdiye dek ötelediğim işleri bir bir çözümleyeceğim.

İlk günler keyifliydi. Okuyamadığım kitapları bir bir okudum. Tolstoy’un küçük kitaplarını, “İnsan Neyle Yaşar”, “Haci Murat“ı okudum. Saramago’nun “Filin Yolcluğu” ve hep masamda olan Sait Faik’in öyküleri özellikle “Sarnıç“ kitabını daha bir sürü küçük kitaplar ve şiir kitapları okudum: Şimdi Stendhal’a ait “Kızıl ile Kara”yı okuyorum. Ve Yaşar Kemal’in mutlaka oku dediği “Binbir Gece masalları” da sırada. Sanat ve edebiyat adına iyi olduğunu hissettiğim kitapları okudum. Sıkça gündüz uykuları yaptım.

BİR YERLERE GİDEMEMEK

Belli bir dönemden sonra yüreğimde bir sıkıntı oluştu. Ve bilincimde, “Bir yere gidememe” duygusunu yargılamaya başladım. Gidemememin ötesinde, bir mekana tıkılmanın güçlüklerini anımsamaya başladım. Hani şehirden çıkış yasaklanınca bizim odanın kapısına kilit vuruldu sandım. Özgürlük duygusunun önemini anlamaya başladım. Kolay değilmiş bir odada ya da bir evin içinde hiçbir yere çıkmadan yaşamak. Oysa benim planlarım vardı bu ilkbahar için, aylarca düşümde yaşattığım görsellerini bir bir aklımdan geçirdiğim mekanlara gidecektim. Ama bunun çaresini buldum. Hayal ederek geziyorum, fotoğraflarımla, ya da sanal geziyorum.

ADANA’YA GİDEMEDİM VAN’A DA GİDEMEYECEĞİM

Adana’da çok değerli dostum fotoğrafçı bir kültür elçisi Dr. Haluk Uygur’un önerisiyle kabul ettiğim yarışmanın jüri toplantısına gidemedim. İki kez bilet alındı iptal oldu. Çok değer verdiğim Haluk’u da üzdüm. Ancak zorunluluk olmuştu. O günden beri evdeyim. Oysa Bu yıl Nisan ayında Van’a gitmeyi Akdamar adasındaki badem ağaçlarının çiçek açtığı günlerdeki coşkusunu içime sindirip fotoğraf çekecektim. Vanfot başkanı Tayfun Çiftçi’ye sürpriz yapacaktım olmadı oraya da gidemedim.

MARDİN VE SAVUR

Mardin’e gidecektim. Gerçekten Mardin’i çok özlemiştim. O mavi saatte Mezapotamya Ovası’na bakacaktım. Kasimiye Medresesi’nin çatı katında oturup gün batımını izleyecektim. Oradan Zinciriye Medresesi’ne gidecektim ve panoramayı minaresi ve kümbetleriyle objektifime alıp yüreğim soğuyuncaya kadar deklanşöre basacaktım. Ve Savur benim çok sevdiğim bir mekan. Orada Zeynel Abidin Erdem’in akrabalarının konağında bir gün kalacaktım. Hacibey konağındaki o özgün odada bir gün yatmıştım. O günü anımsadım, konağın çatısına çıkıp Savur’un panoramasına bakıp fotoğraflar çekmiştim. Hacibey konağı müthiş bir yapı. Çok güzel mekanlar var içersinde Nezihe Öztürk’ün bir odası var muhteşem. Öylesine özgün ve güzel. Onun fotoğraflarını çekmiştim, beni gezdiren, çok zor bir yoldan Dargeçit’e götüren mihmandarım Abidin Öztürk’ün de şöminenin önünde fotoğrafını çekmiştim.

NOBEL ÖDÜLLÜ AZİZ SANCAR

Savur’dan bu küçük ilçeden bir Nobel ödüllü bilim adamı çıktı. Hem de ilk okullarını Savur’da okudu. Üniversiteyi bitirince Amerika’ya gitti ve bilim dalında Nobel sahibi oldu. Atatürk hayranı önemli bir bilim adamı. Yine Savur’da okuyup üniversite bitiren ve iş alanında başarılı olan Genpa’nın sahiplerinden Zeynel Abidin ve Nezihi Erdem de Savurludur. Zeynel Abidin Erdem, Savur için elinden geleni yapar. Daha birçok önemli insan yetişmiş bu küçücük ilçede. Çok önemli köyleri de var. Dereiçi (Kıllit) köyü bir Süryani köyü. Müthiş güzel taş evler var. Buranın halkı İsveç ve Norveç’e göç etmiş. Ancak şimdilerde köylerine dönüp evlerini ve köyü onarıyorlar.

YÜREĞİNİZİ FERAH TUTUN

Her akşam olup biteni Kovit-19’la ilgili haberleri izleyerek, sıkılan yüreğimi ertesi sabah uyanınca; umudumu yoğunlaştırarak tazeliyorum. Bir şarkı bir türkü klasik bestecilerin birisini seçiyorum. Sonrasında şiir ve öyküler. Mobil uygulamalar içinde dijital konserler izleyebiliyor, en önemli müzeleri gezebiliyorum, filmler izleyebiliyorum.

Benim gibi 65 yaş üstü iseniz ya da sokağa çıkmanın yasak edildiği günlerde; asla canınızı sıkmayın asla umutsuz olmayın, sanal alemde gezinin dijital uygulamalarını indirin, kitap okuyun, evin içinde bir baştan bir başa yürüyün. Yüreğinizi ferah tutun.