Zamane çocuğunun modası

Yarın 23 Nisan… 1969 doğumluyum. 23 Nisanları gerçekten dört gözle beklerdik. O günü coşkuyla kutlamamızın bir nedeni de gösterilerimize, rondlarımıza uygun cicili bicili kıyafetlerin dikilmesiydi. Bizim gibi orta halli ailelerin çocuklarına ya bayramlarda süslü kıyafetler alınırdı ya da 23 Nisanlarda özel elbiseler dikilirdi. Bu kıyafetlerle tören yürüyüşüne katılmak bizi çok heyecanlandırırdı. Giysilerimizi de küçülene kadar giyer ya kardeşimize ya da yakın akraba çocuklarına devrederdik.

Günümüzde, çocuk giysilerini paylaşan aileler var ama giysiler artık uzun vadeli olarak kullanılmıyor. Belirli bir gelir seviyesine sahip ailelerde çocukların kendine ait gardıroplarının olması, her gün yeni şeyler almak istemeleri doğal karşılanıyor. Hatta kişilik gelişimin bir parçası kabul ediliyor! Çocuklar çoğu şeyde olduğu gibi giysi seçiminde anne babalardan daha çok söz hakkı elde etmiş durumdalar!

Ece Ataer'in çocukluğu

Fotoğrafta henüz okula gitmiyorum. Gösterileri izlemeye gelen çocuklara da güzel giysiler dikmek adetti. Teyzem gördüğünüz gibi pöti kareli bir kumaştan karpuz kollu, dantelle çevrelenmiş bebe yakalı, su taşlarıyla süslenmiş önlüklü bir elbise dikmiş bana. O zamanın çocuk modasına uygun saçımda kurdeleler, ayağımda atkılı ayakkabılar… Şaşkın şaşkın bakıyorum.

“Çocuk Modası” 1920’li, 1930’lu Yıllarda Kendinden Söz Ettirmeye Başlar

Görsel basının, kitle iletişim araçlarının günümüzden farklı olduğu, toplumsal hayata yönelik inkılapların sürdüğü bu yıllarda; “çocuk” da önem verilmesi gereken bir varlık haline gelir. Bunun doğrultusunda çocuk giysileri de masaya yatırılır.

Ekrem Ataer'in çocukluğu

Bu yıllarda çıkan “Resimli Ay” dergisi, çocuklara da bazı modeller sunar; bu modellerin nasıl dikileceğini annelere öğretir. Burada “Biz, çocuklarımızın elbiselerine gayet az ehemmiyet veririz. Onların da bizim gibi kibar ve zarif giymek ihtiyacında olduklarını zannederek çocuklarımızı ağır veya zarif ipekler içinde yaşatırız. Halbuki çocuk hayatta daha ziyade kendisini serbest bırakacak elbiselere muhtaçtır. Çocuklar bizim gibi elbisenin kirlenmesine, ütüsünün bozulmasına dikkat etmek mecburiyetinde kalırsa faaliyetini, cevvalliğini ve çocukluğunu kaybeder. Burada gösterilen numuneler çocuğa ait hem ev hem oyun elbiseleridir ve gayet basittir.” denilerek ailelere en ideal çocuk elbiseleri öğütlenir.

1940’lı yıllarda çocuk giysileri, Sümerbank Fabrikaları’nda baskı desenleriyle renklendirilir. Kız ile erkek çocuklarının giysileri bu dönemlerde birbirinden ayrılmaya başlar. Biliyorum, Sümerbank ürünü, hayvan figürleriyle dokunmuş pazen pijamalarınız gözünüzde canlanıverdi.

Çocuklukların Yetişkinler Tarafından hem Ruhlarının hem Bedenlerinin İstismar Edilmesi Giysilerle Önlenmeye Çalışılır.

Bunun önüne geçilmesi için basit ama etkin bir yöntemi, 1500’lü yıllarda Erasmus öne sürer. Ona göre çocuk ile yetişkinler, farklı giyim biçimlerine sahip olmalı, büyükler dünyasından görüntü itibariyle de olsa ayrılmaları gereklidir. Bu düşünce 18. yüzyıla kadar benimsenmişse de günümüzde geçerliliğini yitirmiştir.

Üzerimdeki elbise, pek rahat bir kıyafet olmasa da “çocuk” gibiyim. Şimdi bakıyorum da ergenlik çağına girdikten sonra özellikle kız çocukları, küçük birer kadın görünümüne bürünüveriyorlar. Çocukların giydiği kendilerine has olan kıyafetler, yerini küçültülmüş yetişkin giysilerine bırakmış. Etrafta küçük adamlar, küçük kadınlar gibi dolaşıyorlar. Ebeveynlerin giysilerinin küçültülmüş örneklerini giyiyorlar. Mezuniyet törenleri, topuklu ayakkabılarla yürümeyi unutan “geçkin” kadınların resmi geçidine benziyor. Erkek çocuklar da mafya dizilerindeki maço erkek karakterlerin edasıyla onları takip ediyorlar.

“Modern” dünyada çocuklar ile yetişkinler aynı bilgisayar oyunlarını oynuyorlar. Çocuk suçları ile yetişkin suçları her geçen gün daha çok birbirine benziyor. Amerika’da on iki, on üç yaşındaki kız çocukları, en yüksek ücretli modeller arasında boy gösteriyor. Bu küçük top modeller, reklamlarda çok bilmiş; cinsel çekiciliğe sahip yetişkinlerin kılığında, gayet rahat bir erotik hava içinde dünyaya sunuluyor. Çocukların cinsel obje olarak kullanılmasının önüne geçilemiyor. Erkek çocuklarının fizyonomisi kız çocuklarına doğru kayarken tam tersi kız çocukları da erkeksi bir bedene doğru gidiyor. Bu durumda çocuk gibi giyinmeleri mümkün mü? Çocuk ile yetişkinleri ayırt etmek gittikçe zorlaşıyor.

Çocukluğa Haiz Duygular, Davranışlar Yok Oluyor.

Bugün, lüks hazır giyim markaları, çocuk giysi koleksiyonlarını kadın ile erkek koleksiyonlarından ayırmadan tek bir isim altında piyasaya sürmektedirler. Böylece bu giyim markalarının çocuğa dair tasarımları, yetişkin giysi modellemesiyle aynı olmaktadır. Bu tasarımları çizgi film karakterleri, müzik grupları, sinema filmleri, oyuncak karakterler süslemektedir.

Çocukluk, ergenlik, yetişkinlik arasındaki sınırlar belirsizleşmiştir; tüketime ya da bir tüketim metası haline getirilen çocukların duyguları, hayalleri, gerçek ya da gerçek üstü kavramlarla yok edilmeye çalışılmaktadır. Giyim sektörü de bunun bir parçasıdır. Bu durumda yetişkin olmanın bir anlamı var mıdır?

Bu vahim durum, sadece tek bir sözcükle tanımlanabilir. Tam bir “Çöküş!”