Zamanının Çok Ötesinde Bir Kadın, Hypatia



Birçoğumuzun “Agora” filmini izledikten sonra tanıdığı güzeller güzeli Hypatia, M.S 370 yılında İskenderiye’de doğdu. Babası Theon, İskenderiye Okulu’nda matematik hocası ve yöneticiydi. Hypatia babasının rehberliğinde, el sanatları, şiir, müzik, matematik, astronomi, geometri, din ve felsefe konularında kusursuz yetiştirildi.
O zamanlar, Büyük İskender’in kurduğu İskenderiye kenti Roma’nın bir eyaletiydi ve Kütüphanesi, Müzesi, “eklektik” olarak adlandırılan bir bakış açısına sahip Felsefe Okulu ile ünlüydü. Bu Okulda Plâtoncu geleneği hâkimdi ve hangi inanca, felsefi görüşe sahip olursa olsun, herkese açtı. Farklılıkları bir çatışma unsuru olmaktan çıkartarak, insanlık tarihinin belleğindeki kadim bilgiyi üstatlardan filozoflara ve onlardan topluma aktarma çabası içindeydi. Ancak bu Okulun düşünce yapısı, Hristiyanlığın dogmatik ve bağnaz görüşleri ile çelişmekteydi.
Hypatia, Atina’da eğitimini tamamladıktan sonra İskenderiye’ye döndü ve bu okulun başına geçti. Temelde Platon’un fikirlerini benimseyen ve “Yeni Eflatuncular” olarak anılan bir düşünce akımını yarattı. Hypetia için din bilimdi, felsefeydi. Mükemmel bir hatipti, yılmadan bilime katkılar yaparak dönemine ışık tutuyor ve halka açık dersler veriyordu. Onun sınıfı, evi çağın bilgin ve düşünürleriyle dolup taşıyor, Avrupa, Asya ve Afrika’dan öğrenciler sırf onun derslerini dinleyebilmek için akın akın İskenderiye’ye geliyorlardı. Ona âşık olan onlarca da erkek vardı, ama o tüm teklifleri geri çeviriyordu.

HYPATİA'NIN LİNÇ EDİLMESİ

MS 400’lerde, Roma yavaş yavaş çökmeye, İskenderiye de zor günler geçirmeye başlamıştı. Halkın genel eğitim seviyesi çok düşüktü, tam bir ortaçağ dönemi yaşanmaktaydı. Bu yıllarda İskenderiye Patrikhanesinin başına Kiril(Cyrille) adlı bir papaz atanmıştı. Kiril, dini istediği gibi saptırarak, halkı etkileyebilen biriydi (günümüzde aynıları var yurdumuzda). Asıl amacı dini yaymak değil, siyasi gücü ele geçirmekti. Bunun için “Parabolani” olarak anılan din fedailerini, paganlar ve Yahudileri katletmeleri için yönlendiriyordu. O dönemde İskenderiye’de siyasi güç Romanın atadığı, Hypatia’nın öğrencisi, ayni zamanda aşığı ve en iyi dostu olan Orestes’in elindeydi. Kiril Orestes’i zayıflatıp siyasi gücü ele geçirmek için, Orestes’le düşmanlıklarının tek nedeninin bu inançsız Hypatia olduğunu ve onun yok edilmesi gerektiğini söyleyerek halkı kışkırtıyordu. Sonunda olan oldu; MS 415 yılında Hypatia cadı ilan edildi, cahiller sürüsü tarafından Okulun kapısında yakalandı, yerlerde sürüklenip linç edildi ve kilisenin içinde yakıldı. Daha 45 yaşındaydı. Arkasından İskenderiye Okulu da kapatıldı.
Bundan sonra karanlık bir çağa girildi, skolostik düşünce egemenliğini binlerce yıl sürdürdü. Hypatia öldürülmeseydi ve İskenderiye Okulu kapanmasaydı, insanlık bugünkü uygarlık düzeyine yüzlerce yıl önce kavuşur muydu, hep merak ederim…
Haydi rastgele yurdumuzun Hypatialarına!

Kaynaklar:
Matematiğin Öyküsü ve Serüveni – Prof. Dr. Ali Dönmez
Bilim Tarihi - Hüseyin Gazi Topdemir, Yavuz Unat. Pegem Akademi yayını
http://www.bilim.org/sondurulen-isik-iskenderiyeli-hypatia/
http://dunyalilar.org/zamanin-cok-otesinde-bir-kadin-hypatia.html/