Zarrab davası, Çağlayan’a tutuklama

REZA Zarrab tutuklandığında yargılandığı New York Güney Bölge mahkemesine dikkat çekmiştik. ABD’nin, “devlet olarak kullanacağı”davaları hep bu mahkemede açtığını vurgulamıştık.

Arkasından da “Zarrab davası Türkiye’nin güvenlik sorunu”tespitini yapmıştık. Haklı çıktık.

GELİŞMELER PLANLI

Gelişmelerin bir plan dahilinde olduğu belli. Önce FBI Reza Zarrab’ı ikna edip Amerika’ya götürdü. Sonra tutuklandı. Arkasından Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan

Atilla FBI’ın isteğiyle ABD’de hapse atıldı. Atilla’nın adı iddianamede açıkça yer alıyordu. Buna rağmen ABD’ye neden gittiği hala meçhul! “Toplantıya katılmak için gitti” açıklamaları ikna edici değil.

ÇITA YÜKSELTİLDİ

Türkiye’nin girişimleri etkili olmadı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın ABD ziyaretleri fayda vermedi. New York Güney Bölge Savcısı Preet Bharara değişti. Ama sonuç değişmedi.

Türkiye devletinin bankası Halkbank Genel Müdür Yardımcısından sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin Bakanı hakkında tutuklama kararı verildi.

İşin bununla sınırlı kalmayacağı da açık.

İRAN’A AMBARGONUN DELİNMESİ

Daha önce de yazmıştım. Tekrar belirtmekte yarar var. Türkiye’nin, İran’a yönelik ABD merkezli ambargoyu delmesi doğrudur.

İran 2009 krizinde Türkiye’ye büyük destek vermişti. Zor günlerinde Türkiye’nin de İran’a destek vermesi olumludur. Birincisi vefadır. İkincisi Türkiye’nin çıkarınadır. Üçüncüsü komşuluğun gereğidir.

TÜRKİYE SIKIŞTIRILIYOR

Buraya kadar tamam. Ama İran’a yardım edilirken bunun fırsata çevrilmesi yanlıştır. İstifa ettirilen bakanların pis işe bulaştıkları bütün kanıtlarıyla ortada. Ses kayıtları, telefon görüşmeleri, görüntüler, ... Ne ararsan var.

Elbette cezalandırılmalılar. Ama Türkiye’de.

Ayrıca rakam da az değil. 4 milyar dolar civarında bir komisyon sözkonusu. Zafer Çağlayan’ın saati, piyanosu, 52 milyon dolar, diğer bakanlara ödendiği iddia edilen 5-10 milyon dolarlık rüşvetler devede kulak.Turpun büyüğü heybede. Ama heybe kimde belli değil. Bu arada itirafçı olan çok üst düzeyde bürokratlardan söz ediliyor.Bizim mahkemelere değil, FBI’a

TÜRKİYE HEDEFTE

Bunların hepsi doğru. AKP’liler dahil birçok kişi çarkın nasıl işlediğini biliyor. Belediyelerde, kamuda, kamu ihalelerinde yaşanan vurgunların bir benzeri.Ancak şimdi işin boyutu değişmiş durumda. Türkiye ABD’nin bölge planlarına direnmeseydi ses çıkarılmayacaktı. ABD dünyanın birçok yerinde yaptığı gibi göz yumacaktı. Ama Türkiye, “Fırat kalkanı Harekatı” ile “ABD-İsrail Koridoru”na müdahale edince, Irak’ta “2.israil”e, Suriye’de “3. İsrail”e karşı çıkınca iş değişti.

Hele, Rusya, İran, Irak Merkezi Hükümeti ile işbirliği gelişince Astana süreci ile Suriye’ye müdahale edilince deliye döndü. Buna bir de Esad yönetimi ile buzların erimeye başlaması eklenince ip koptu. Hedefte, Erdoğan, Zafer Çağlayan, Hakan Atilla, ... görünse de asıl hedef başka. Hedef Türkiye!

TAVİZE ZORLANIYOR

Peş peşe Türkiye’ye gelen ABD’liler hep dile getirdiler. Zaman zaman havuç, zaman zaman sopa gösterdiler. Ama olmadı. Şimdi açık tehdide yöneldiler. İstekleri de belli:

-”2. İsrail”e (Bağımsız Kürdistan) ses çıkarma.

-Suriye’de PKK/PYD bölgesine (3.İsrail) itiraz etme.

- ”Fırat Kalkanı Harekatı”nı durdur.

- Akdeniz’e uzanacak koridoru engelleme.

-PKK ile “açılım” sürecine geri dön.

-FETÖ ile kavgayı bitir.

- İran’la işbirliğini kes.

-ŞİÖ’den vazgeç.

MUHALEFET

Muhalefet gelişmeleri mutlulukla izliyor. ABD’nin Erdoğan ve AKP üzerinden Türkiye’yi sıkıştırmasından memnun. Çünkü onların Türkiye diye bir dertleri yok. Emperyalizmden umut bekliyorlar. Ama yanılıyorlar. ABD’nin hedefindeki Erdoğan değil ki! Türkiye

Bunu anlamamak için kör, sağır olmak lazım.

DEFOLULARIN TÜRKİYEYİ YÖNETEME DEVRİ BİTTİ

Yaşadığımız olaylar şunu da net olarak gösterdi:“Defolu yöneticiler, Türkiye’nin güvenlik sorunu.” Bu nedenle artık “defolu”ların ülkeyi yönetme devrinin sonuna gelindi. Türkiye’nin çıkarları bağıra bağıra “Milli Hükümeti” işaret ediyor.

Eninde sonunda olacak!