Zarrab’a kim yol verdi?

“Zarrab davası” siyasetin de ekonominin de gündeminde ilk sırada. ABD’ye götürülür götürülmez “Zarrab davası Türkiye’nin güvenlik sorunu” dediğimizde AKP’de bile garip garip yüzümüze bakanlar vardı. Şimdi herkes işin vahametini anlamış durumda.

Başta AKP’liler olmak üzere herkes bu işin nasıl olduğu anlamaya çalışıyor.

AYDINLIK’IN HABERLERİ

Kritik merkezlerde Aydınlık’ın ve yazarlarının Zarrab’ın kaçırılmasından sonra yaptığı haberler inceleniyor. Arşivlerden çıkarılan Aydınlık’ın haberleri taranıyor.

Zarrab’ın FBI tarafından Amerika’ya kaçırılma süreci tartışılıyor.

KİMLER İŞİN İÇİNDE?

İş giderek derinleşiyor. Zarrab’ın FBI tarafından ABD’ye kaçırılmasının 15 Temmuz darbe girişimi ile bağlantısı üzerinde duruluyor. İlk, Aydınlık gündeme getirmişti. Şimdi birçok kişi Zarrab’ın kaçırılmasındaki “yerli işbirlikçileri” merak ediyor.

“Zarrab’a kim yol verdi?” sorusuna yanıt aranıyor.

DOSYA AÇILMALI

Konu gündeme gelince ilk akla gelen isimler ortak. Daha şimdiden tedirginlik yaşayanların olduğu konuşuluyor. Özel sohbetlerde kendilerini savunuyorlarmış. “Dilin çürük dişe gitmesi” durumu söz konusuymuş.

Hatta daha da ileri gidip kendilerine komplo kurulmak istendiğini bile söyleyenler varmış.

Artık Zarrab’ın kaçırılmasına ilişkin dosyanın açılması genel kabul görüyor. Bu işte görev alan “kripto”ların ortaya çıkarılması zorunlu hale geldi.

Çünkü bu olay basit bir yolsuzluk olayı değil. Türkiye’ye diz çöktürme operasyonunun parçası. Türkiye’yi Avrasya ve “bölge ülkeleriyle işbirliği” politikasından döndürme amaçlı bir dava.

Bu nedenle, “Zarrab’a yol verenlerin” açığa çıkarılması şart oldu.

Türkiye’nin güvenlik sorunu.

HEPSİ TESADÜF OLABİLİR Mİ?

Önce ABD ile Suriye operasyonu.

Bakanlar Kurulu’nda iki parmağını gösterip “Esad’ın işi iki ayda biter” diyenler vardı.

Aynı kişi IŞİD için, “Irak’ta dışlanmış çocuklar” ifadesini kullanmıştı.

Erbil IŞİD’den tedirgin olup Türkiye’den yardım isteyince Neçirvan Barzani’ye, “Hiç merak etmeyin, IŞİD için Türkiye neyse Erbil de o” diye güvence verenler oldu.

ABD’nin, “2. İsrail” projesi için IŞİD’in önemi şimdi iyice anlaşıldı. Rakka’da çekilen fotoğraf, IŞİD’in CIA, MOSSAD çocuğu olduğunu netleştirdi.

IŞİD, 2. İsrail projesi, Zarrab’ın ABD’ye kaçırılması, Zarrab davası ile Türkiye’nin tehdit edilmesi... Bunların hepsi tesadüf olabilir mi?

Her olayda aynı isimlerin sahnede olması tuhaf değil mi?

EL OVUŞTURANLAR

ABD’nin devlet olarak kullanacağı davaları New York Güney Bölgesi Eyalet Mahkemesinde açtığı bilinen bir durum. Türkiye’nin başına ne çoraplar örülmek istendiğini tam bilemiyoruz.

Zarrab davası ertelenmeseydi bugün başlayacaktı. Davanın dünyada ve Türkiye’de ses getireceği belli.

Daha önce de belirttik. Zarrab davasını umut olarak görenler bulunuyor. Siyasette ellerini ovuşturanlar tetikte. Sadece muhalefette değil, AKP içinde de beklenti içinde olanlar olduğu ifade ediliyor.

Anlayacağınız içerde, dışarıda pusuda bekleyenler var.

DERS OLMALI

AKP iktidara geldiğinden beri, komisyonsuz iş yapmadı. Her ihale ile ilgili tartışma yaşanıyor. İhaleleri denetlemesi gereken Sayıştay da etkisiz hale getirildi.

Kamu İhale Kanunu sürekli değiştirildi. Artık yeni bir döneme geçildi. İhale sistemi devre dışı. İş ihaleye çıkmadan, ihaleyi alacak şirket belirleniyor.

İran’la ilişkilerde de aynı şey oldu. İran’a ABD ambargosunun delinmesi doğru bir şey. Dostluğun gereği. Ama bu işi yaparken komisyon alınması kabul edilemez.

Bu işlerde kullanılan Reza Zarrab da öyle “Hayırsever bir işadamı” değil.

Ülkeyi yönetenlerin “zafiyetlerinin” ülke açısından nasıl bir güvenlik sorunu olduğu Zarrab davasında bir kez daha görüldü. Bakanların önünde yattığı Zarrab, Türkiye’ye karşı “canlı bomba” oldu.

Umarız bundan sonra ders olur.