'Zevk Çağı' dedikleri...
Rolling Stones, Associated Press (AP), Der Spiegel...
Bu hafta Batı merkezli bütün yayın organlarının kültür-sanat sayfaları, Janelle Monáe güzellemesi yaptı.
R&B türünde müzik yapan Monáe, dördüncü albümünü çıkardı. Adı, “The Age of Pleasure”, yani “Zevk Çağı.”
Ünlü müzik dergisi Rolling Stones, albümü “yarım saatlik ateşli bir rüya” olarak tanımlıyor. Sözlerinin, “cinsel zevk yoluyla kişinin kendi derisinde rahat olmasına ve iyi hissetmeye odaklandığına” dikkat çekiyor.
Monáe, Rolling Stones söyleşisinde albümünü “şampanya b.kuna” benzetiyor.(*)
QUEER AFROFUTURİZM
Albüm hakkında AP'de de bir inceleme bulunuyor. “Seksi Eğlenceyi Kucaklıyor” başlığıyla verilen yazıda, albümü dinlemenin “en kibar seks partisinde olmak gibi” bir deneyim yaşattığı belirtiliyor. Şarkıcının “sigara, içki veya biraz sert öpüşme arzusunu dile getirmekten korkmadığı”, “yeni keşfedilen özgüven ve biseksüel fetihlerle övündüğü” vurgulanıyor.
Alman Der Spiegel de, 7,8 puan verdiği albüm için “Şehvetin Güvenli Alanı” başlığını kullanmış. Okurları şarkıcının cinsel ve etnik kimliğinden dolayı “Queer Afrofuturizm”e davet ediyor. Spiegel'e göre Monáe hem şehvetli bir müzik deneyimi yaşatıyor hem de vücudunu özgürleştiriyor!
Spiegel de AP'deki gibi bir seks partisi güzellemesi yapıyor: “Lipstick Lover'ın videosunda, sırılsıklam bir tişörtle göğüslerini gösterdiği ve bir noktada tamamen çıplak görülebildiği bir havuz partisi veriyor. Klibin diğer sahnelerinde iri çıplak bir kadının kalçasına sarılıyor, sevimli öpüşen ağızlıklı seks oyuncakları da rol oynuyor. Her ne kadar kesinlikle tuhaf, feminist ve afrofütürist olsa da, son derece erotik ama son derece rahat bir seks partisinin başlangıcı...”
Haberde, Monáe'nin 2022'deki bir söyleşisinde kendini nasıl tanımladığı da hatırlatılıyor: “o/onlar/onlar… ve özgür or.. çocuğu.” Şarkıcının panseksüel (her cinse âşık olabilen) kimliği övülürken uzun zamandır “kültürel bir özgürleşme figürü” olduğu vurgulanıyor. Kültürel özgürleşmeyi de zevk hareketiyle bir tutuyor ve “queer dans sahnelerini güçlendirmek, parti kraliçesi olmak, mükemmelliyetçiliği keşfetmek, cinselliğin özgürce salınmasına izin vermek” olarak nitelendiriyor.
HİPPİLEŞTİREN POP KÜLTÜRÜ
Aslında uzun zamandır Batı müzik listelerinin zirvelerini Monáe gibiler tutuyor. İşini b.klayanlar, kendine küfür edenler... Marjinal çıkışlar listelerde sizi yükseltiyor.
Bu tanıtımlar, incelemeler belki yeni değil ama pop kültürün insanlara sunduğunun özeti. Elbette müziğin özgürleşmekle bağlantısı var. Müzik bireyin ve toplumun duygularını, özlemlerini yansıtır. Görünenin ötesinde kurulan bir bağ, bilinçlerdeki kavrayıştır. Dünyanın her yerinde böyledir. Türkü'lerden Country'lere, Caz'dan Rock'tan Hip Hop'a (seversiniz-sevmezsiniz) çoğunun temelinde başkaldırı, dert anlatma vardır.
Pop kültür ise, bireye partilemeyi, cinsel haz peşinde koşmayı, cinsiyetsizleşmeyi dayatıyor. Kadını cinsel bir meta düzeyine indiriyor.
Özgürlük=cinsellik indirgemesi, Batı'daki toplumdan kaçan, zevk peşinde koşan, uyuşturulan hippi felsefesi ile buluşturuyor. Pop kültür, hippileştiriyor.
Batı'nın zevk çağı bu. Öğrenme, bilme, okuma, paylaşma, dayanışma, müzikle aydınlanma, sanat üretimiyle kendini var etme bu çağda yok! Tek anlayış, “akılcılığı bırak, toplumsal bir varlık olduğunu unut, bireyciliğe gömül, yozlaş, çürü, daha da çürü.”
Ülkemizde de maalesef bu pop kültürün kopyalamalarına rastlıyoruz. Daha da üzücü olan, müziğe yeni başlamış gençlerin, kendilerine rol model olarak seçtikleri figürlerle belirledikleri yolun sonundaki karanlığı görememeleri.
Çürütücü saldırılara karşı sanatın özgürleştirici, aydınlatıcı yanını kavramaktan başka çare yok.
Başta devlet olmak üzere tüm sanatçılara bu noktada iş düşüyor.
(*) Bu deyim nasıl tarif edilir bilmiyorum. En hafif deyimle, “ishal durumundaki patlama” diyerek nitelendirebiliriz. Yaptığı işi b*ka benzetmeyi okura bırakıyoruz.