Zeybekci'nin o kararı ihracatı düşürdü ama...

Perşembe akşamı Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) 2017 yarı yıl değerlendirme toplantısındaydık. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de, toplantıda alışık olduğumuz üzere uzunca bir konuşma yaptı.
Daha sonra sorularımızı cevaplandıran Bakan Zeybekci ve TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin, hazır giyim ve tekstil sektörüne yönelik bir soruya verdikleri yanıt dikkatimi çekti.
Bu yazının konusu da işte o soru ve cevap oluşturuyor. Dünya Gazetesi Dış Ticaret Editörü Mehmet Filoğlu sorusunda, tekstil ve hazır giyim ihracatı ve üretiminde uzun dönemdir bir düşüş olduğuna dikkat çekerek, söz konusu olumsuz durumun nedenini sordu.


GİDENLER GERİ DÖNDÜ

Bakan Nihat Zeybekci, düşüşte 15 Temmuz'un ve sonrasında yaşanan gelişmelerin etkisinin olabileceğini söyledi. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi de, kendilerine gelen bilgilere göre, düşüşe 2 etkenin sebep olduğunu anlattı. Hazır giyim ithalatına getirilen ilave vergiler yüzünden üretim içe kaydı. Yani daha önce, başta Çin olmak üzere, yurt dışında üretim yaptıran yerli veya yabancı hazır giyim zincirleri, ithalat iç piyasadaki üretime göre pahalı hale geldiği için yerli üreticilerden alım yapmaya başladılar. Bu nedenle büyük zincirlere fason üretim yapan küçük firmalar ise kapasiteleri dolduğu için dışarıdan ilave sipariş alamaz hale geldiklerinden, ihracat yapamadılar. Büyükekşi, hazır giyimde bir kapasite sorununun baş göstediği ancak sektörde kapasite artırımı için büyük yatırımlar gerekmediğinden, yakın zamanda kapasitelerin artırılmasını beklediklerini söyledi. Büyükekşi, tekstil için ise aynı durumun zor olduğunu ifade etti. Büyükekşi değinmedi ama Bakan Zeybekci'nin de ifade ettiği üzere 15 Temmuz'un da etkisi oldu. Konuştuğumuz hazır giyim sektörü temsilcileri, Avrupalı alıcıların Türkiye'ye yönelik algı operasyonlarından etkilenmeleri, OHAL nedeniyle alıcıların ülkeye gelmeye çekinmeleri vb. etkenlerin de ihracatı olumsuz etkilediğini belirtiyorlar.

ÇİN ELDİVENİ GİYİYORUM

Öte yandan Büyükekşi, ayakkabıda da geçen dönemde benzer bir önlemin alınmasıyla, 1.1 milyar dolar düzeyinde olan ithalatın 500-600 milyon dolarlara gerilediğini, ihracatın da arttığını hatırlatınca, Zeybekci “O kararı Zeybekci aldırdı. Hazır giyimde de bunu yaptık” dedi.
Söz konusu kararlar Gümrük Birliği ve Serbest Ticaret Anlaşmaları veya tercihli ticaret anlaşmalarını kapsamıyor. Ancak son dönemde ülkemiz pazarında gittikçe artan ve adeta Uzak Doğu malları istilasına dönen durumu dengeleyecek bir öneme sahip. Bu durumu neden istila diye nitelendirdiğimi ise müsaade ederseniz bu kış başıma gelen bir hadiseyle açıklayayım:

Kışın ortası. Önceki yıllarda bir sokak tezgahından aldığım suni deri eldivenlerim eskimiş, yenisini alayım dedim. İstiklal Caddesi'ndeki mağazaları geziyorum. Koton'dan, LCWaikiki'ye, Mavi'den, Mango'ya, Zara'dan Collezione'na filan... Aradığım türde eldiveni bunlardan birkaçında buldum. Ben ekseriyet aldığım ürünün menşeine bakan takıntılı tüketicilerdenimdir. Aradığım ve bulduğum türde eldivenlerin hepsinin etiketinde, markalara göre fiyatları arasında ciddi farklar olmasına karşın "Made in PRC" yazıyordu. Kızdım almadım. Bir hafta direndim. Baktım kış çetinleşiyor. Gittim bütçeme uygun olanlardan birini aldım.

O TİŞÖRT BURADA DAHA PAHALI

Çin, Vietnam, Bangladeş vd. ülkelerin mallarının ülkemize girmesine karşı filan değilim. Sonuçta biz onlara onlar da bize mal satacak, ticaretimiz ilişkilerimiz böyle böyle gelişecek. İşçilik veya hammadde ucuz diye bizim firmaların oralara gidip fason üretim yaptırmaları da günümüz dünyasında ayıplanacak bir durum değil. Geçen yıl Kasım ayında Londra'ya gittiğimde meşhur Piccadilly'de mağazaları geziyorum. Beğendiğim ürünlerin menşeine baktığımda yine tamamı Uzak Doğu malları, bir tanesinde tesadüfen Türk malı bir tişört buldum ve 5 pounda aldım. Aynı tişörtün benzeri, aynı model kolay kolay bulunmuyor, bulunsa da buradaki ünlü zincir mağazalarda 30-40 TL'den aşağı satılmıyor. Kendimce kazançlı bir alışveriş oldu.
Konumuza dönersek, 2015 yılı verileriyle yıllık 16.6 milyar dolar ihracatıyla, hazır giyimde dünyada 8. sırada yer alan ülkemizin, bu sektördeki ithalatının 2005'ten sonra hızla artarak 3 milyar doların üzerine çıkması dikkat çekiyor. Türkiye yine aynı yıl itibarıyla Çin'den sonra 28 Avrupa Birliği ülkesinin en büyük hazır giyim tedarikçisi konumunda. Düşünün AB ülkesi olan İtalya'yı bile geride bırakmışız.
Montajcı olduğumuz otomotiv sektörünü dışarda bırakırsak ihracatta lider olan ve ülkemize en çok katma değer bırakan ve tekstil ve hazır giyimde yerli üretimi destekleyen bu düzenlemeyi, geçici olarak ihracatı olumsuz etkilese de, ben akıllıca bir karar ve doğru bir mantığın ürünü olduğunu düşünüyorum.

İKİ SEKTÖRDE 1.2 MİLYAR KAYIP

Mehmet Filoğlu'nun sorusunda değindiği üretim ve ihracattaki gerilemeye gelirsek, 15 Temmuz'dan sonra oluşan tablo şöyle:
TİM'in açıkladığı Haziran 2017 ihracat verilerine göre;
son bir yılda (1 Temmuz 2016-30 Haziran 2017) hazır giyim ihracatı yüzde 6.1 azalarak 17.5 milyar dolardan, 16.4 milyar dolara geriledi.
Aynı dönemde tekstil ihracatı da yüzde 1.4 azalışla 7.9 milyar dolardan, 7.8 milyar dolara indi.
TÜİK'in veri sisteminde sanayi üretim verilerine baktığımızda ise;
tekstil ürünleri imalatı Temmuz 2016-Şubat 2017 döneminde bir önceki yıla göre aralıksız azalarak aylık ortalama 2.9 oranında geriledi. Mart-Mayıs 2017 döneminde ise aylık ortalama 1.26 arttı.
Giyim eşyaları imalatı da, Temmuz 2016-Mayıs 2017 döneminde 2016'nın Ağustos ayı dışında sürekli geriledi. Aylık ortalama düşüş yüzde 5.9'u buldu.