Zuhal ile Cemal
Modern şiirimizin en büyük ustalarından Cemal Süreya, şairliğinin yanı sıra aşklarıyla da ünlü... Şiirle kadın arasındaki içsel birliği toplumsal uzamı içersinde söyleme dönüştürmenin yetkin biçimlerini yakalayan şair, aşklarından kesitleri de şiirine yerleştirir. Aşkla şiirin birliğini lirik bir imge kurgusu ve söylemle şiire taşırken, Karacaoğlan’daki doğallık ve yalınlıktan esinlenir ama dil ve duyarlığı modern bağlamda yeniden kurar.
EN UZUN AŞK
Cemal’in birbirinden güçlü ve etkili aşkları arasında, tek erkek çocuğunun annesi Zühal’e olan aşkının silinmez bir yeri vardır. Zühal Tekkanat’a şiirlerinde kullandığı Elif Sorgun adını veren de yine Cemal Süreya’dır. Cemal’in On Üç Günün Mektupları’nı yazarak anıtlaştırdığı bu aşk üstüne Zühal’in de söyleyecekleri vardır ama yıllardır susmuştur.
Okurların daha önce Bay Daktilo’dan Mektuplar (Broy Y., 2015) adlı öykü kitabıyla tanıdığı Aydan Ay; Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği’ndeki 6 yıllık çalışmaları süresince kimi özel söyleşilerin ardından biriktirdiklerini yeniden gözden geçirip yayımlama konusunda Zühal’i ikna etmeyi başardı. Böylece Zühal ile Cemal’in öyküsü, Aydan Ay’ın kaleminden bir anıroman olarak kitaplaşırken, Broy Yayınevi’nin Üvercinka dizisinin ilk kitabı da okurlarla buluşmuş oluyor.
EVLİLİK, AŞK, SEVGİ VE CİNSELLİK
Cemal Süreya, evliliği ve aileyi toplumsal yaşamın temel ve saygın kurumlarından biri olarak görür. Evlilik; sevgi, aşk ve sağlıklı bir cinselliğin sacayağı üstünde kurulduğu sürece kuşatıcı niteliğini yitirmez. Ne ki bu örtüşme her zaman süregiden bir bütünlük oluşturamayabilir. Kimileyin cinsel yaşamda, kimileyin toplumsal bağ ve yönelimlerde zayıflıklar oluşabilir. Kadın ve erkek arasındaki dostluk ve sevgi, cinsellik olmadan da sürebilir. Aşk; sevginin tutku ve cinsellikle yumaklaştığı aşamadır. Aşkın tutkuyu ve cinselliği yitirdiği düzeyde, kimi evliliklerin yürüyebildiği görülüyorsa, bu, duygusal derinlikte sevginin tükenmezliğinin varlığından ötürüdür. Öte yandan, evlilik boşanmayla sonuçlansa bile, dostluk ve sevginin bütün bir ömre yayıldığı da görülebilmektedir.
Zühal ile Cemal’in birbirine sevgisi yaşam boyu sürmüş, zaman zaman aşkın da yeniden harlamasını sağlamıştır.
MUTLU AŞKIN KIYILARINDA
Tutkudaki erişilmezlik boyutu, sevgiyi zedelediği kimi anlarda, sevgili yok edilmesi gereken bir düşmana dönüşebilir. Sevgilisini yaşamdan kıskanan âşık, bu kez, yaşamı sevgilisinden kıskanmaya başlar. Aşk, bu durumda mutluluk silicisine dönüşür. Zühal ile Cemal’in aşkında, aşkı bütün belirişleriyle izleyebiliyoruz. Ama bunun yapıta yansımalarını her zaman bulamayabiliriz. Aşkın izini yapıtta sürebilmek yaşamdan ipuçları gerektirebilir. Zühal’in Aydan Ay’a anlattıklarında şiirlerine dair çarpıcı ilmekler bulabilecek miyiz? Sanırım bunun yanıtını bulduğumuz ölçüde, “Zühal ile Cemal” kitabı önem kazanacaktır.
Aragon, “Mutlu Aşk Yoktur” demişti. Bakalım, Zühal ile Cemal’de nice acı ve sevinçlerden süzülüp gelen anılar mutlu bir aşka tanıklık edebiliyor mu? Mutluluğun asıl nerede yitirildiğine ilişkin farklı veriler sağlayabilirse, bu da az şey sayılmaz. Ama hepsinin ötesinde, büyük bir şairin aşk dünyasından yaşama inciler toplamak da küçümsenmese gerek...
Bilgi: Zühal Tekkanat, TÜYAP’ta bugün, Büyükada Salonu’nda şairi anma etkinliği (14:30 - 15:30) öncesinde ve sonrasında Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği’nde kitabı imzalayacaktır.