Son Yazıları
Trump ABD stratejisini mi değiştiriyor!
Dünya Donald Trump’ın ne yapacağını konuşurken Joe Biden verdiği uzun menzilli ATACMS füzeleriyle Ukrayna’ya Rusya’yı vurdurttu! Rusya nükleer savaşa mı kışkırtılıyor? Yoksa giderayak ortalığı kızıştırarak iktidarı Trump’a yar etmeme telaşında mı Biden-Harris tayfası. Beyaz Saray’a çıkacağı 20 Ocak’a 1,5 ay kala Trump ne yapacak, Putin ne yapacak, Çin ne yapacak, Avrupa ne yapacak?
Şu sözlere bakın: “Herkes kemerlerini bağlasın. Çalkantılı döneme giriyoruz. Dünyada hızla tırmanan gerginlik, savaşlar ve ticaret kavgası finans dünyasını da vuracak. Trump Avrupa mallarına yüzde 20, Çin mallarına yüzde 60 gümrük vergisi koyacağını açıkladı. Avrupa Komisyonu buna çok sert misilleme yapacağını bildirdi. Jeopolitik gelişmeler finans dünyasını sarsacak.”
Yazının DevamıSabotaj soruşturmasında NATO sıkışırken!
Kuzey Akımı sabotajına ait son gelişmeler Ukrayna’ya askeri yardım yanlısı Avrupalı güçlerin başını derde sokacak gibi görünüyor! Trump da yaklaşan seçimlerde bu gelişmelerden yararlanmak isteyebilir. Zaten önemli küresel gelişmelerin 5 Kasım Amerikan seçimlerine endeksli hale geldiği aylara girdik.
Medyamızda layık olduğu yeri almadı maalesef bu sabotaj konusundaki son iki haftanın yeni gelişmeleri.
Yazının DevamıAB Seçimleri: İstikrarsızlık, iktidarsızlık, kriz!
Amerikan medya devi CNN’in şu sözleri AB Parlamentosu seçim sonuçlarını bir güzel özetliyor: “Biden bu hafta İtalya’daki G7 zirvesine vardığında, siyaseten ufalmış Batılı liderlerden oluşan dörtlüye katılacak. Avrupa seçimlerinden alınan bir ders de enflasyon çağında görevdekilerin hoşnutsuz seçmenlere karşı savunmasız olduğudur.”
‘Ufalan’ liderlerden kastı Macron ve Scholz, CNN, Biden’ın yanındaki en güvenli Batılı liderin ‘aşırı sağcı’ İtalyan Başbakanı Meloni olmasını ‘ironik’ buluyor: “Meloni’nin partisi hafta sonu büyük bir zafer kazanarak onu Atlantik’in öte yakasında en güçlü liderlerden biri haline getirdi.”
Yazının Devamıİç savaş korkusuyla yaklaşan ABD seçimleri
ABD’de son yıllarda derinleşmeye başlayan kutuplaşma ve buna bağlı olarak iç savaş endişesi son haftalarda tüm Batı medyasını çalkalıyor. Nisan ayında vizyona giren ‘İç Savaş’ adlı Hollywood filmi (ABD, AB ve Türkiye’de) herkesin ağzında! Tam da seçimlere 6 ay kala vizyona girerek zamanlamasıyla dikkat çeken bu sinema filminde ABD kanlı bir iç savaş halinde.
Filmde, federal Amerikan hükümetine karşı ayaklanan eyaletler tarafından oluşturulan silahlı ittifak ‘Batı Güçleri’, başkent Washington’a saldırmak üzeredir. Film ağır bir deprem felaketi sonrasını andıran iç savaş görüntüleriyle ve yıldız sayısı ikiye inmiş Amerikan bayrağıyla başlıyor; yıkılmış binalar, bombalanmış yollarda sıra sıra on binlerce araba enkazı, harabe haline dönüşmüş sanayi, alışveriş merkezleri ve mağazalar, stadyumlara doluşmuş evsiz barksız binlerce yoksul Amerikalı, açlık yüzünden dakika başı soygunlar, salgın hastalıklar, durmadan etrafa kurşun ve bomba yağdıran savaş uçakları ve helikopterler, asılı cesetler…
Yazının DevamıAvrupa: Zeytin dalı mı, silah mı?
“Avrupa uyanmalı. Ve derhal.” 28 Şubat sabahı Avrupalılar silahlanma çağrısı yapan Avrupa Komisyonu başkanı Ursula von der Leyen’in bu çığlığı ile uyandılar. Eskiden Merkel’in muhafazakâr Hıristiyan Demokrat Birliği’nden (CDU) Almanya Savunma Bakanlığı yapmış ve Biden’ın neocon -neo liberal ittifakına yakın Von der Leyen Brüksel’i, üretimi tırmandırmaları için Avrupa silah devlerine satın alma garantisi vermeye çağırdı: “Savaş tehdidi çok acil olmasa da varlığı dışlanamaz. Hiçbir şey yapmamanın (Ukrayna’da Rusya zaferi) giderleri, silahlanma giderlerinden daha fazla olacaktır. Avrupa'nın kalıcı barış ve güvenlik yanılsamasına kapıldığı dönem artık sona ermiştir.”
Avrupa Parlamentosu’ndaki bu konuşmasında Von der Leyen’in silahlanma çağrısı basit bir olay değildi, ‘turbo motor’ hızıyla, rekor silahlanma olacaktı! Komisyonun iç pazardan sorumlu üyesi Thierry Breton Leyen’ı destekledi: “Savunma alanında savaş ekonomisine geçmeliyiz.” Breton daha önce Leyen’a, gelecek 5 Kasım seçimlerini kazanması beklenen Trump’ın “NATO’dan çıkacağız. Avrupa'ya saldırı olursa size asla yardım etmeyeceğimizi ve desteklemeyeceğimizi anlamalısınız.” dediğini hatırlatarak endişe ettiğini belirtmişti. Biden’ın iki yıl önce Ukrayna zamkıyla ABD’ye tekrar yapıştırdığı Avrupa, Trump gelirse Biden’sız bir Bidencı küresel politikayla yalnız başına kalacağının endişesine düşmüştü!
Yazının DevamıYaklaşan AB seçimlerine model: Hollanda
6 ve 9 Haziran 2024 tarihleri arasında Avrupa Birliği seçimleri olacak. Bu arada iki hafta kadar önce, Avrupa Birliği’nin ilk kurucu ve en zengin ülkelerinden Hollanda’da yeniden genel seçimleri yaşadık. Çünkü 12 yıldır süre gelen sağ koalisyon yine istifa etmişti!
Aşırı sağcı-göçmen karşıtı Wilders zirve yaptı, Hollanda bayağı bir sağa kaydı. Ama sadece Wilders’ın rekorunu kastetmiyorum ‘bayağı sağa kaydı’ derken; içerik açısından büyük partiler daha sağlaştı ve birdenbire yepyeni iki büyük parti daha sandıktan çıkıverdi. Meclisin üçte ikisi sağ ve aşırı sağın eline geçti. Ama sağ sevici ve statükocu ana akım Batı medyasını şaşırtan sadece Wilders’ın zaferi oldu. Sağ hükümetin ÇÖKÜŞÜ aşırı sağa yaradı.
Yazının DevamıBiden dış politikasında öngörülemezlik
Trump: “Onlarca yıldır hiç yeni savaş başlatmamış ilk ABD başkanı olmaktan özellikle gurur duyuyorum.”
Bu günlerde savaş karşıtlığı, Trump’ın temel sloganı yorgun Amerikan halkının önünde. 5 Kasım 2024 başkan seçimlerine bir yıl kala, ülkeyi uctan uca turlarken konuşmalarında Trump’ın vurguladığı üç konudan biri ülkeyi savaşlara bulaştırmamak: ‘Her Amerikalıya iş, göç akınına hayır, savaşlara para yok.’
Yazının DevamıBlinken’in Pekin gezisi taktik? Çaresizlik?
Uçaklar artık Batı siyasal merkezlerinden Pekin’e doğru kalkıyor! Son altı aydır bu böyle! Alman Başbakanı Scholz, Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Fransa Devlet Başkanı Macron, AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen ve Brezilya Devlet Başkanı Lula’dan sonra şimdi de ABD Dış İşleri Bakanı Antony Blinken listeye eklendi!
18 Haziran Pazar günü Pekin’e gelen Blinken, burada Çin Dış İşleri Bakanı Qin Gang ve Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüştü. İki günlük bu ziyaret sırasında tüm dünyanın gözü ABD-Çin ilişkileri üzerindeydi. Medyada bazıları Macron ve Lula’nın aksine Blinken’a pek öyle şaşaalı karşılama ve törenler yapılmadığına dikkat çekti.Geçen yazdan beri, “Ukrayna’ya karşı Çin Rusya’yı destekliyor. Ayrıca Çin’e ekonomik bağımlı hâle düşersiniz.” korkutmalarıyla Avrupa`nın Çin’e yaklaşma çabalarını sabah akşam baltalayan Washington, neden birdenbire Pekin yolcuları arasına kendisi de katılmayı ve Blinken’ı göndermeyi kararlaştırıverdi ansızın? Üstelik Çin-ABD ilişkilerinin Trump’tan beri dibe vurduğu, yerlerde süründüğü şu sıralarda? Washington daha geçen şubatta “Çin’in ABD hava sahasına casus balon gönderdiği ve bunu düşürdükleri” iddiasıyla olası bir Blinken ziyaretini iptal ettiğini açıklamıştı! Geçen yıl kasım ayında Bali’de G20 Zirvesi’nde ilk kez bir araya gelen Biden ve Şi, ABD-Çin ilişkilerini iyileştirme amaçlı ortak bir mutabakata vardıklarını açıklamışlarsa da o günden beri ilişkiler bozulmaya devam etmişti. Bu nedenle bütün dünya, bu ilişkilerin Blinken ziyaretinden daha soğuyarak mı yoksa biraz yumuşayarak mı çıkacağını merak ediyordu. Üstelik Blinken, son beş yıldır Pekin`e giden ilk Amerikan Dış İşleri Bakanı olacaktı!
Yazının DevamıWilders mi, Baobab mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim zaferi, 28 Mayıs’ı izleyen ilk günlerde Avrupa’da ciddi bir hayal kırıklığı yarattı. Bu hayal kırıklığından kuşkusuz Avrupa’da yaşayan Türk seçmen de nasibini alacaktı.
Birçok tanınmış politikacı veya köşe yazarı, bazı AB ülkelerinde yüzde 70’ı bulan Erdoğan oyları nedeniyle Türk seçmeni suçlayacaktı. Bunlar ‘basit insanlardı’! “Otoriterliği destekleyen milliyetçiler” idi. Avrupa’da ne arıyorlardı? Ülkelerine gönderilseler daha iyi olacaktı. Hatta bunları söyleyenlerin arasında Altılı Masaya oy vermiş bazı Türkler de görüldü: “ Erdoğan’ı yeniden iktidara getirdiklerine göre dönsünler artık Türkiye’ye, istedikleri o rejimde yaşasınlar.”
Yazının DevamıAvrupa’nın iklim faturası
Avrupa Parlamentosu geçenlerde şimdiye kadar görülmemiş büyüklükte bir iklim ve çevre önlemleri paketini onayladı. AB iklim politikalarından sorumlu Frans Timmermans’ın ‘Yeşil anlaşma’ denilen bu geniş kapsamlı paketi iki yıldır tartışılıyordu. Paket karbon ve azot emisyonunun (sera gazları) büyük oranda azaltılmasını hedefliyor. Son bir yıldır çoğu Avrupa ülkesinde çevre ve iklimle ilgili tartışmalar ve protesto eylemleri büyürken, siyasal değişiklikler de yaşanıyor.
Yazının Devamıİki arada bir derede Avrupa
Washington, tam Avrupa liderlerinden Macron’un iki hafta önceki Pekin zirvesinin sonuçlarını hazmetmek üzereyken şimdi ortaya bir de BRIC çıktı. BRIC ülkeleri grubu kurucularından Brezilya’nın Devlet Başkanı Lula da geçen hafta, bir kaç haftadır başlayan ‘Bütün yollar Pekin’e çıkar’ modasına uyarak Çin’e gitti, Şi ile görüstükten sonra o da Macron’u anımsatan şeyler söyledi: “Güney yarımküre Ukrayna’da tarafsız bir barış için araya gelmeli ve yeter artık, dünya bu savaşı istemiyor demelidir.” Ayrıca Lula’ya göre “uluslararası ticarette dolar terkedilerek” ulusal para biçimlerine geçilmeliydi.
Geçtiğimiz günlerde Batı’da Biden yanlısı Neocon-neoliberal yandaş medyanın Lula’ya tepkisi de aynı Macron’un maruz kaldığı gibi oldu: “Lula Batı’nın damarına basıyor.”
Yazının DevamıŞu an bütün yollar Pekin’e çıkarken !
Avrupa’dan Çin’e siyasetçi trafiği son haftalarda ne oldu da bu kadar yoğunlaşıverdi birdenbire! Daha 3 ay önce, “Kovid-19 yasaklarını kaldırdı. Batıyı hasta edecek” iddiasıyla Çin’i kara listeye alması için Avrupa’yı zorlayan Washington bu siyasetçi akınını endişeyle izliyor. Zaten ‘kara liste’ çabası da başarısız kalmış, ocak ayında toplanan bir AB konferansı Çinli yolcuların uçak tuvaletlerindeki atıklarına ara sıra bakmaktan öte bir karar almamıştı.
Yazının DevamıŞu an bütün yollar Pekin’e çıkarken!
Avrupa’dan Çin’e siyasetçi trafiği son haftalarda ne oldu da bu kadar yoğunlaşıverdi birdenbire! Daha 3 ay önce, “Kovid-19 yasaklarını kaldırdı. Batıyı hasta edecek” iddiasıyla Çin’i kara listeye alması için Avrupa’yı zorlayan Washington bu siyasetçi akınını endişeyle izliyor. Zaten ‘kara liste’ çabası da başarısız kalmış, ocak ayında toplanan bir AB konferansı Çinli yolcuların uçak tuvaletlerindeki atıklarına ara sıra bakmaktan öte bir karar almamıştı.
Fransa Devlet Başkanı Macron, yanında AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Çin’de yatırıma can atan 60’ı aşkın milyarder - aralarında Airbus ve Fransız enerji devi Électricité de France’ın CEO’larının da bulunduğu - iş adamıyla birlikte Pekin havaalanında indiğinde ilk sözü “Avrupa’nın Çin’le ekonomik işbirliğinden kopmaması” oldu. Ayrıca Ukrayna konusuna da değindi: Çin, Rusya’yı sağduyuya döndürmeliydi.
Yazının DevamıAB kime 6 milyar deprem yardımı veriyor?
Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye 6 milyar avro deprem yardımı yapacağı haberi geçen hafta medyamızda yankı buldu. Başlıklar hep ‘yardım’ lafını kullanınca heyecanlandık, sevindik, sonuçta 6 milyar avro büyük bir meblağ sayılır!Deprem sonrası ilk haftalarda yoksul ülkelerden gelen karşılıksız ve bağış şeklinde gelen nakit para yardımı çeyrek milyar avroyu aşmış, zengin Avrupa’nın nakit para yardımı sönük kalmıştı. Avrupa merhamete geliyor, siyasal emelleri bir kenara koyup, karşılıksız yardım mı dağıtacak acaba diye şaşırdık? Durum mu değişti? Hep birlikte bir bakalım.
Aslında daha hemen depremin ilk günlerinde Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Batılı devlet, banka ve önemli kurumlarının temsilcilerini konferansa çağıracaklarını ve Türkiye ile Suriye’deki deprem için yardım toplayacaklarını açıklamıştı ve nihayet o konferans işte 20 Mart günü Brüksel’de gerçekleşti.
Yazının DevamıKuzey Akımı sabotajı örtülebilir mi?
The New York Times bu yeni haberini Amerikan hükümeti ve istihbarat servisleri içindeki bazı ‘yetkililere’ dayandırıyor. Tabii ki her zaman olduğu gibi bu ‘yetkililer’ isimlerini vermemişler. Ama bu Ukraynalı grubun Zelenski’yle bir bağı olup olmadığı konusunda hiçbir kanıt bulamadıklarını da bilhassa vurgulamışlar. Zaten Zelenski’nin danışmanı Podolyak da ‘Hiç bir ilişkimiz yok böyle bir Ukrayna yanlısı grupla, arkalarında Rusya olabilir.” demiş tahmin edilebileceği gibi.
Beyaz Saray resmi açıklamasında ise her zamanki gibi doğrulayarak, New York Times’ın sorularını “ Henüz kesin kanıtlar yok, bilgiler zayıf, ama katılırız, yine de kanıtlar olmadığı sürece kimseyi suçlayamayız.” diye yanıtlamış. Arkasından aynı haberi Washington Post da aynen yayınlamış ve daha birçokları da sıraya girmiş. Yani herşey Washington’un her zamanki ‘kamuoyu yönlendirme mühendisliği’ yöntemine gayet uygun.
Yazının DevamıPaylaşma rekoru kıran halk
Ama üç farklı Avrupa’yı aynı anda yaşadık. Avrupa’lı Türklerin Avrupa’sı, Avrupa halklarının Avrupa’sı ve Avrupa hükümetlerinin Avrupa’sı.
Belki de son yüzyıldır hiç görülmemiş büyüklükte bir yardım seferberliği. Bu tanımlama yerinde olur. Yıldırım hızında, devasa, örgütlü, örgütsüz ve içten.
Yazının Devamı