Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

halklailiskiler@aydinlik.com.tr

Son Yazıları

Fransa sosyal patlamalara gebe

Son 5 yıldır Fransa’da önemli kitle hareketleri, sosyal ve ekonomik krize karşı gösteriler ve çatışmalar yaşanmadı. En son yaşanan kitle hareketleri 2018 Ekim’inde başlayan, 2019’da emeklilik reformuna karşı eylemlerle zirve yapan Sarı Yelekliler halk hareketiydi. 2020-2021 Koronavirüs salgını ve 2022 Şubat’ında başlayan ve bugüne kadar süren Ukrayna savaşı adeta toplumu uyuşturmuş ve bir sessizliğe itmişti.

Bugün, 2018’de Sarı Yeleklileri sokağa döken şartlar daha da kötüleşmiştir. Kovid salgınının getirdiği üretim kaybı ve ekonomik yük, ardından devam eden Ukrayna savaşı, Rusya’ya karşı yaptırımlarının yol açtığı enerji krizi, enflasyon, sanayisizleşme, işsizlik ve yoksulluk.

Yazının Devamı

Avrupa’nın silahlanma çıkmazı

ABD’nin George W. Bush ile başlayan, Barack Obama ve Joe Biden ile devam eden, Avrupa’yı denetim altına alma, NATO’yu doğuya doğru genişleterek Rusya’yı kuşatma ve Çin’e uzanma planı Ukrayna savaşında gelinen aşamada hezimete uğradı. ABD ve Avrupalı takipçileri yenildi ve Rusya kazandı. Trump sadece bu gerçeği kabul etti.

Macron’un başını çektiği Fransa, Almanya ve İngiltere savaş kampı, olmayan bir Rusya tehdidine karşı silahlanma planlarına hız verdi. ABD’nin Avrupa’yı yalnız bırakması ve NATO’dan çekilme tehdidi karşısında şimdi de ABD’siz bir NATO inşa etme çabası içine girdi. Aklı başında yazar ve siyasi gözlemciler, Rus tehdidinin bir yalandan ibaret olduğunu ve bunun halkı korkutarak silahlanmaya sessiz kalmalarını sağlamak için yapıldığını söylüyorlar. Ve şu soruları soruyorlar: AB gelecekte savaş yürütecek kapasiteye sahip olacak mı? Yeterince tank ve uçak inşa edebilecek mi? Ve eğer yapabilirse, zorunlu askerlik uygulamasını yeniden başlatabilecek mi? Ve eğer yaparsa, üniforma giyecek yeterli sayıda asker olacak mı?

Yazının Devamı

Avrupa milliyetçileri Trump’ın yanında

ABD’nin hegemonyacı ve saldırgan Başkanı Joe Biden, Atlantik cephesinin Avrupalı sadık liderleri Macron, Scholz, Starmer ve Brüksel diktatörlüğünün şefleri gibi işbirlikçileriyle beraberdi. Birlikte Avrupa’yı Ukrayna bataklığına sürükleyerek ülkelerini derin bir ekonomik ve siyasi krize sürüklediler. Bugün, içine düştükleri bu sarmaldan kurtulmak için çareyi silahlanmada ve Ukrayna’da savaşın devam etmesinde arıyorlar.

Avrupa’nın Victor Orban, Giorgia Meloni, Marine Le Pen, Alice Weidel ve diğer milliyetçi liderleri ise ABD’nin yeni Başkanı Trump ile birlikte yan yana geldiler. Orban Trump’ın seçilmesini “dünyanın şiddetle ihtiyaç duyduğu bir zafer” olarak değerlendirirken Almanya Alternatif Partisi (AfD) Eş Başkanı “bu seçime karar verenin uyanmış Hollywood değil, çalışan Amerikan halkı” olduğunu söyledi. Ulusal Birlik Partisi ve AP Vatanseverler Grubu Başkanı Jordan Bardella da “Donald Trump'ın vatanseverliğine ve ülkesinin çıkarlarını savunma konusundaki istekliliğine büyük saygı ve hayranlık duyuyorum.” dedi.

Yazının Devamı

Avrupa’nın ‘stratejik özerlik’ hayali

Haftalardır Avrupa’nın gündemine oturan Trump-Putin ikilisinin Ukrayna savaşını sona erdirmesini, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Ukrayna ve Avrupa’yı savunmak için silahlanma söylemini, Avrupa’yı saracak bir savaşı, ABD’nin Avrupa’yı terk etmesini, NATO’nun geleceğini, Atlantik ittifakının bölünmüşlüğünü ve 1945’den bu yana bizzat ABD tarafından yaratılan Batı sisteminin çöküşünü yazıyoruz.

Macron Avrupa’nın savaş ağası rolünü üstlenmiş durumda. AB liderlerini, Genelkurmay Başkanlarını, Savunma Bakanlarını, Maliye Bakanlarını Paris’te topluyor, Elysee Sarayı’nda ağırlıyor. Macron 5 Mart ulusa sesleniş konuşmasında “Ukrayna'da barış hızlı bir şekilde sağlansın ya da sağlanmasın Rus tehdidi göz önünde bulundurulduğunda, Avrupa devletleri kendilerini daha iyi savunabilmeli ve daha fazla saldırganlığı caydırabilmelidir… Bu bağlamda NATO'ya ve Amerika Birleşik Devletleri ile ortaklığımıza bağlılığımızı sürdürüyoruz ancak savunma ve güvenlik anlamında bağımsızlığımızı güçlendirmek için daha fazlasını yapmamız gerekiyor. Avrupa'nın geleceğine Washington ya da Moskova'da karar verilmemelidir. Ve evet, tehdit Doğu'ya geri dönüyor ve Berlin Duvarı'nın yıkılmasından bu yana geçen otuz yılın masumiyeti artık sona erdi” açıklaması yaptı.

Yazının Devamı

Avrupa silahlanmanın bedelini halka ödetecek

Avrupa Birliği (AB) resmen “yeniden silahlanma dönemine” girdi. 27 AB devlet ve hükûmet başkanı, 6 Mart 2025 Perşembe günü Brüksel’de olağanüstü toplanarak, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’nin sunduğu “ReArm Europe” planını onayladı. Avrupa’nın savaş yanlısı küreselci liderlerinin, özellikle de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un dillendirdiği “stratejik özerkliğe” sahip bir Avrupa için önemli bir adım atıldığı iddia edildi.

Brüksel Zirvesi’nde kabul edilen silahlanma için askeri yatırımların artırtılmasında kullanılacak 800 milyar avroluk bir bütçe belirlendi. Üye devletler savunma harcamalarını yüzde 1,5 artırarak toplam 650 milyarlık silah üretimi yapacak. Geri kalan 150 milyar avro, Komisyon'un piyasalardan borçlanmasına ve üye devletlere borç vermesine olanak tanıyan yeni bir savunma aracından gelecek.

Yazının Devamı

Borç batağındaki Avrupa’nın silahlanma arayışı

Batı (ABD ve Avrupa) Ukrayna savaşı başlamadan önce zaten bir ekonomik kriz ve borç batağı içindeydi. Ünlü Fransız ekonomist Jacques Attali, Batı’nın yaşadığı ekonomik krizle ilgili Ağustos 2011’de Le Monde gazetesine krizin çözümüyle ilgili “Ekonomi tarihinin bize öğrettiği gibi, borç krizi ancak ya bir savaş ya enflasyon ya da büyüme ile çözülür” demişti. Ukrayna savaşı Avrupa’da yaşanan krizi daha da derinleştirdi. Avrupa’nın küreselci liderleri son üç yıldır Rusya’ya karşı ABD ile Ukrayna’yı silahlandırarak savaştan beslendiler. Fakat bu savaş onları inanılmaz bir siyasi krize sürükledi. Artık ülkelerini yönetecek hükümetler bile kuramıyorlardı.

Trump’ın ABD Başkanı seçilmesiyle birlikte tüm dengeler değişti. Trump Avrupa’nın savaş yanlısı küreselcilerine meydan okuyarak savaştan beslenen bu liderleri yalnız bıraktı. Rusya ile anlaşarak Ukrayna savaşını bitirme kararlığı gösterdi. Avrupa’yı koruyan ABD güvenlik şemsiyesini kapatma ve askerlerinin bir bölümünü çekmekle tehdit etti. Hatta NATO’dan çekilebileceğini ifade etti.

Yazının Devamı

Trump geri adım atmadı, Macron eli boş döndü

Yine hareketli bir hafta yaşandı. Pazartesi günü Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ABD Başkanı Donald Trump’la görüşmek için Washington'a gitti. Gitmeden önce Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmelerde bulundu. Önceki hafta da AB ülkeleri liderlerini Elysee Sarayı’nda toplayarak fiyasko ile sonuçlanan gayri resmi bir toplantı düzenledi. Bütün bu danışma toplantı ve görüşmelerinden sonra AB’yi temsilen ABD’ye gittiğini söyleyebiliriz.

Macron ABD’ye gitmeden önce “Fransızların ve Avrupalıların güvenliğinin önemli olduğunu söylemek için gidiyorum” dedi. "Ona (Trump’a) şunu söyleyeceğim: Başkan Putin karşısında zayıf olamazsın. Bu sen değilsin,bu senin çıkarına değil. Putin karşısında zayıfsanız Çin karşısında nasıl inandırıcı olabilirsiniz?” açıklamasında bulundu. Özel görüşmede bunları açıkça söyledi mi bilmiyoruz ama basın toplantısında bu kadar açık konuşamadı.

Yazının Devamı

Avrupa’nın küreselci liderleri panikte

Trump yönetiminin Avrupa’da estirdiği sert rüzgâr, son hafta bir kasırgaya dönüştü. Avrupalı küreselci liderlerin başını çeken Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron telaşla Trump’a karşı bir tutum belirlemek için 17 Şubat Pazartesi günü, 8 AB üyesi devleti Paris’e davet etti. Resmi olmayan “acil toplantı” düzenlendi. Avrupa’nın Ukrayna’da nasıl bir inisiyatif alacağı, Ukrayna’nın güvenliğini sağlamak için asker gönderilmesi, Avrupa’nın güvenliği, NATO’nun geleceği ve finansmanı konularını görüştüler. Toplantının ayrıntılarına girmeden Macron’u ve bu küreselci AB liderlerini bu kadar telaşa düşüren gelişmeler neydi? (*)

Yazının Devamı

Trump ve Putin’den Avrupa’yı dışlayan çözüm

Avrupalı liderler şakın, hatta çaresiz. Trump’ın ABD Başkanlığı’na seçilmesinden sonra en büyük korkuları Trump’ın Avrupalıları dışarıda bırakarak Rusya Devlet Başkanı Putin ile Ukrayna savaşını sona erdirme konusunda atacağı adımlardı. Beklenen oldu; Trump 12 Şubat Çarşamba günü Putin ile 90 dakika süren bir görüşme yaptı. İki liderin Ukrayna'daki savaşa son vermek üzere “derhal” müzakerelere başlama konusunda mutabık kaldıkları açıklandı.

Görüşmeden sonra, ABD Başkanı Beyaz Saray'da gazetecilere yaptığı açıklamada “Suudi Arabistan'da bir araya geleceğiz.” dedi. Trump, iki liderin birbirlerinin ülkelerini ziyaret etmek de dahil olmak üzere “birlikte çok yakın çalışmaya” karar verdiklerini söyledi. Ayrıca Ukrayna'da “çok uzak olmayan bir gelecekte” bir “ateşkes” öngördüğünü ve Kiev'in NATO'ya katılmasının “gerçekçi” olmayacağını düşündüğünü söyledi.

Yazının Devamı

Birlik olamayan birlik: Avrupa Birliği

Genel olarak Batı özel olarak da Avrupa; dünyada “demokrasinin beşiği”, “özgür”, “eşitlikçi”, ”sosyal refahın olduğu” ülkelerden oluşan bir kıta olarak gösterildi. ABD de öyle. Son zamanlarda, bizzat Avrupa basınında ve Avrupalı liderlerin ağzından “Batı uygarlığı çöktü”, “Batı uygarlığının sonuna gelindi” gibi ve buna benzer değerlendirmelere tanık olduk ve olmaya devam ediyoruz. Gerçek hiç de öyle değildi. Batılı emperyalistler sömürgeci, işgalci, soykırımcı ve saldırganlıklarıyla Afrika, Asya ve Latin Amerika’da milyonların kanını döktü, yer altı ve üstü kaynaklarını tarumar etti.

Burjuva Demokratik Devrimleriyle, özellikle Büyük Fransız Devrimi ile insanlığın kazandığı burjuva demokratik değerler çok geride ve tarihte kalmıştı. Bu devrimlerle ortaya çıkan ulus devletlerin uyguladığı serbest rekabetçi kapitalizmin tekelleşmesi ve 19. yüzyılın sonunda emperyalist bir karakter kazanmasıyla birlikte yeni bir döneme girildi.

Yazının Devamı

Küreselci neoliberal hükümetin geleceği yok

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ikinci azınlık hükümetinin hazırladığı 2025 Bütçesini Finansman Yasa Tasarısı (PLF) ve Sosyal Güvenlik Finansman Yasa Tasarısı (PLFSS) Sosyalist Partinin desteği ile kabul edildi ve Senatonun onayı ile kesinleşti.

Her yılın aralık ayında sunulan ve kabul edilmesi gereken bütçe iki ay gecikme ile onaylandı. Birinci azınlık hükümeti Başbakanı Michel Barnier’in bütçeyi Anayasanın 49/3 maddesinin hükümete verdiği Meclis’in oyuna sunmadan geçirme kararı yine Anayasal bir hak olan muhalefetin gensoru önergesi ile hükümet düşürülmüş ve bütçe kabul edilmemişti.

Yazının Devamı

Hükûmetin kaderi bu hafta belli olacak

Avrupa, ABD Başkanı Trump’ın estirdiği sert rüzgâr ile sarsılmaya devam ediyor. Avrupa Birliği (AB) yöneticileri Trump’ın Avrupa’ya karşı başlatacağı “ticaret savaşı”na karşı alacağı tedbirler ve stratejiler üzerine kafa yorarken, üye ülkeler kendi derdine düşmüş durumda. Almanya, Scholz Hükûmeti düştükten sonra alınan erken seçim kararıyla 23 Şubat’ta yapılacak genel seçimlere kilitlenmiş. Fransa bir türlü güven oyu almış bir hükûmet kuramıyor ve 2025 bütçesini oluşturamıyor.

2024 yılı Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron açısından bir fiyasko ve siyasi iflas yılı oldu. Avrupa Parlamentosu seçimleri, Meclis’in feshedilmesi, erken genel seçim, bölünmüş ve güven oyu alabilecek bir hükûmetin çıkarılamadığı bir Meclis.

Yazının Devamı

Avrupa Birliği’nin güvenlik ve savunma çıkmazı

Avrupa Birliği'nin askeri-sanayi kompleksi şu anda büyük bir savaşa hazır değil. Tüm Batılı askeri analistler bu konuda hemfikir. Ukrayna savaşı ile birlikte bu bariz bir şekilde ortaya çıktı. Zaten zayıf olan savunma gücü Ukrayna’ya verdiği askeri destek ile stoklarını eritti ve daha da zayıfladı. Avrupalıları kendi güvenlikleri ve savunmaları için daha fazla harcama yapmaları çağırısında bulunan ABD Başkanı Donald Trump'ı haklı bulan Avrupa diplomasisinin yeni başkanı Kaja Kallas 22 Ocak'ta “üç ayda (...) bizim on iki ayda ürettiğimizden daha fazla silah ve mühimmat” üretebilen bir Rus savunma sanayisi karşısında daha tutkulu ve fazla “yatırım yapma” çağırısında bulundu. Polonya Başbakanı Donald Tusk'ın ise 22 Ocak'ta Strazburg'daki Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada “Avrupa hayatta kalmak istiyorsa silahlanmalıdır” dedi. Savunma silahlanma Avrupa Birliği’nin yakıcı gündemi olmaya devam ederken üye ülkeler arasındaki ayrılıklar da su yüzüne çıkmaktadır.

Ukrayna savaşı sadece askeri gücü artırmayı değil üye ülkelerin kendi aralarındaki farklılıklar da ortaya çıktı. NATO'nun kendi içinde de Avrupa devletleri dağınık durumdadır. Örneğin Macaristan Başbakanı Victor Orban Ukrayna’ya yardımlar ve Rusya’ya yaptırımlar konusunda zorluk çıkarıyordu.

Yazının Devamı

Avrupalılar nasıl bir strateji izleyecek?

Seçim kampanyasını “Önce Amerika” şiarı çerçevesinde yürüten Donald Trump 20 Ocak Pazartesi günü yemin töreninde yaptığı konuşmasında her şeyden önce iç politikayı öne çıkardı ve Amerikan halkına seslendi. Paris Anlaşması'ndan ve Dünya Sağlık Örgütü'nden (WHO) çekildiğini açıklarken seçim öncesi veya seçildikten sonra özellikle Avrupa’da büyük yankı uyandıran konulara ilişkin veya NATO’nun geleceği ve Avrupa-NATO ilişkileri ya da Ukrayna savaşı hakkında açık tek bir kelime bile etmedi. Fakat Avrupalılar Trump’ın açıklamalarını endişeyle dinlediler.

Yazının Devamı

AB’nin Trump’a karşı strateji arayışı

ABD Başkanı Donald Trump, yemin töreni sonrası Oval Ofis'te çeşitli konularda bir dizi kararnameyi imzalarken gazetecilerin sorularını yanıtladı. Avrupa ile ticari ilişkilere değinen ABD Başkanı, Avrupa ile ABD arasında eşitsiz bir ilişki olduğunu belirtti. AB ile 350 milyar dolar ticaret açığı verdiklerini söyleyen Trump, bu açığın Avrupa'nın ABD petrol ve doğal gazına yönelik ilave alımları yoluyla da ele alınabileceğini söyledi.

Trump, Avrupalı hükûmetlere tepki gösterdi. “AB bizim için çok kötü. Bize çok kötü davranıyorlar. Arabalarımızı almıyorlar. Tarım ürünlerimizi almıyorlar. Neredeyse hiçbir şey almıyorlar.” diyen ABD Başkanı, “Bunu ya gümrük vergileriyle çözeceğiz ya da petrol ve gazımızı satın almak zorunda kalacaklar.” ifadelerini kullandı.

Yazının Devamı

Trump Avrupa’dan vazgeçer mi?

ABD Başkanı Donald Trump bugün yemin ederek göreve başlayacak. Seçimleri kazanmasıyla birlikte üç aya yakındır Avrupa Trump’ı konuşuyor. Aslında Avrupalı yöneticiler seçim kampanyasında Trump’ın Avrupa’ya ilişkin açıklamalarını endişeyle takip etti. Bugün başta Fransa ve Almanya olmak üzere Avrupa Birliği (AB) ülkeleri Atlantikçi liderler tarafından yönetiliyor.

Avrupa Parlamentosu, AB Konseyi ve Komisyonu başkanları, Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi gibi AB kurumlarını yönetenler de Atlantikçi. Yani son dönem Biden’ın temsil ettiği dünyada hegemonya peşinden koşan saldırgan, küreselleşmeci, neoliberal Neo Con’ların işbirlikçisi. Son ABD seçimlerinde Trump’ın karşısındaki Demokratların adayı Kamala Harris’i destekleyen Avrupa’nın Atlantikçi liderleri, 8 yıl önce 2016 seçimlerinde de yine Trump’a karşı Hillary Clinton’u desteklemişlerdi.

Yazının Devamı