Son Yazıları
İsrail oturumu kapalı değil açık olmalı!
- Yarın TBMM’de kapalı oturum düzenlenecek. Gündem İsrail’in saldırganlığı. Kapalı oturumda ülkemize yönelik tehditler ve alınması gereken önlemler açık açık konuşulabilecek mi sizce?
- Ben kapalı oturum değil de açık oturum olmasını temenni ederdim. Çünkü bir yurttaş olarak milletvekillerimizin ve partilerimizin bu İsrail meselesindeki bakış açılarını ve çözüm önerilerini doğrusu öğrenmek istiyordum. Herkes sızlanıyor, herkes İsrail’i kürsülerde lanetliyor ama Vatan Partisi dışında hiçbir kurum somut bir çözüm ortaya koyamıyor.
Yazının DevamıMehmetçik işbirlikçilerin de kalemini kırdı!
- 30 Ağustos Zaferi’nin güncel önemini konuşmak isteriz bugün. Önce bir tarihsel çerçeve çizmenizi rica edeceğim.
- O zaman Osmanlı Devleti'nin 1850’lerde ‘hasta adam’ diye ilan edilmesine kadar gitmemiz gerekir. ‘Hasta adam’ın mirasının paylaşılmasını aralarında tartıştılar. Bu süreç ta 1914'e kadar sürdü gitti. Balkan Savaşları’ndan sonra Osmanlı Ordusu’nun artık ülkeyi savunacak bir durumda olmadığı kanaatine vardılar.
Yazının DevamıBülent Arınç bir adım daha atsa CHP’ye üye olacak!
AK Parti'den üst düzey bir yetkili ‘Sıfırdan Anayasa’ cümlesini kuruyor başka biri ‘İlk dört maddeye dokunulamaz’ diyor. Neler oluyor?
Aralarındaki tartışma büyümez, zannetmiyorum. İlk dört maddeye dokunma niyetleri, amaçları yok. Aralarında Cumhuriyet’e diş bileyenler vardır elbette ama eskisi gibi onlar güçlü değiller. Bülent Arınç gibileri işte Sözcü’den konuşuyor. İki gün önce Sözcü’nün birinci sayfasında onun reklamını yapmışlar. Bir adım daha atarsa CHP’ye üye olacak. (Gülüyor) Ama şunu söyleyeyim: Ak Parti'nin orijinal bir anayasa fikri yok. Eski liberal cümleleri kurup duruyorlar. Özgürlükçülük, demokrasicilik gibi. Esas olan Türkiye’nin bağımsız, üreten, güçlü bir ülke olmasıdır. Buna yönelik bir anayasa özgürlük ve demokrasinin garantisi olur zaten. Bağımsız olmayan, birliği zayıf bir ülkede ‘özgürlükçülük’ emperyalistlerin dayatma, zayıflatma aracıdır. Anayasa olması gerekenleri ifade eden, devletin temel yapısını söyleyen, vatandaşların hak ve özgürlüklerini tanımlayan bir metindir. Ayrıca vatandaşın böyle bir derdi, talebi yok. Milletin ezici çoğunluğu ekonomik zorluklarla uğraşıyor. Anayasa denilince de aklıma İbrahim Kaboğlu geldi yine. Nerelerde o?
Yazının DevamıRenkli kalkışma için pusuda olanlar var
- TBMM’de Ahmet Şık’ın konuşmasındaki saldırgan ifadeleri, hakaretleri ve sonrasında yaşanan olayları görünce aklıma hemen renkli kalkışma güçleri geldi. Böyle tetikleyici olayları planlamayı ve sonrasında lehlerine bir toplumsal tepki oluşturmayı severler. Türkiye’de böyle bir tehlike var mı sizce?
- Türkiye’de ABD eskiden İslamcılar içinde güçlüydü şimdi sözde solcular içinde güçlü. Bu sol kesimin lügatında emperyalizme karşı mücadele yok. PKK’yla temas halinde ve liberal sol öğeler barındırıyor. Atatürkçüler içinde de her gelişmeyi laiklik eksenine çekmeye çalışan, Batı’dan etkilenen bir kesim var. FETÖ de hala diri. Bu kesimler olası bir renkli kalkışmada kullanılabilir. Dikkatli olmak lazım. Ak Parti ekonomi politikasıyla bu kesimlere farkında olmadan alan açıyor. ABD fırsatlardan yararlanmak ister. Gezi Parkı olaylarında ulusalcılar FETÖ’nün devlet içindeki varlığı sebebiyle meydanlarda gür bir ses çıkardı. Böyle fraksiyonlar oraya bile sızmaya çalıştı. Vatan Partisi olmasaydı daha etkili olurlardı.
Yazının DevamıAradım Mersin’i ‘Hububatı TSK’ya verin’ dedim
15 Temmuz darbe girişiminin 8. yıldönümünü geride bıraktık. Konuşmaları, tartışmaları dinledik. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AK Parti yöneticilerinin vurgularını yeterli buldunuz mu?
Bulmadım.
Yazının DevamıŞeyh Sait ve Seyit Rıza’nın bıraktığı ders
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi geçen hafta FETÖ’yle örgütsel bağlantılı 347 kişiyi aklama kararı aldı. Hukuki bir değerlendirme rica edeceğim öncelikle.
Şunu çok net hatırlıyorum FETÖ’cüler daha 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklamalar başlayınca ‘AİHM’den kurtuluruz’ diye açık açık söylüyordu. Düşünün ki darbe girişiminde fiilen bulunan kişiler bile AİHM’den umutluydu. ABD ve AB Türkiye’yi hedef alan terör örgütlerini sadece bugün değil dün de ‘demokrasi’ söylemiyle kollayan bir çizgi izliyordu.
Yazının Devamı1961 Anayasası’nda neler var?
27 Mayıs'ın yıl dönümündeyiz. Bugünkü 2. sayfamızda 27 Mayıs sürecine ışık tutan bir makale yayımladık. Ali Karşılayan’ın kaleminden. Sizinle de Anayasa tartışmaları güncel iken 1961 Anayasa’sını konuşmak isteriz.
Buyurun konuşalım
Yazının DevamıCeyhan Mumcu ile Tarihten Güncele
- Öğretmenlerimiz tarihi bir eyleme imza attı. Sadece şiddet olaylarına yönelik değil sistemin kendisine bir itiraz gördük. Eylem vesilesiyle önce cumhuriyetimizin öğretmene yüklediği görevleri ve öğretmen özelliklerini hatırlatmanızı rica edeceğim. Siz 1940 doğumlusunuz. İlk kuşak öğretmenleri tanıma fırsatı buldunuz.
Ben öğretmen denilince cumhuriyet devriminin üretimde yaptığı büyük atılımı anımsıyorum. Çünkü üretimi arttırmanın başlıca en önemli ögesi, unsuru, aracı öğretmendir. Nitelik üretir. İnsan üretir. Çağdaş toplumun neferleridir onlar. Bu konu savaş sırasında bile gündeme geliyor. Sakarya Savaşı'nın en yoğun çatışma günlerinde Atatürk öğretmen çalıştayı düzenliyor. Muallim ve muallimelere yönelik umutlu bir Türkiye var o zaman. O da bir çeşit büyük taarruz. Müfredat'ta ne olsun, eğitim ve öğretimin temel ilkeleri ne olmalı? Silahlar patlarken bunları tartışıyorlar. Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç, Mustafa Necati gibi efsanevi isimler böyle ortaya çıkıyor. Bahsettiğim çalıştayda Mustafa Kemal Atatürk, hanımlarla beylerin ayrı oturmasını isteyenlere de sert yanıt veriyor.
Yazının Devamı23 Nisan çocukları bilinçlendirme günü olmalıdır
MUSTAFA İLKER YÜCEL
23 Nisan bayramınızı kutlarım.
Yazının Devamıİmamoğlu'nun ABD ve AB'ye mesajları
Ramazan Bayramınızı kutlarım Ceyhan Hocam. Nasıl geçiyor bayram ziyaretleri, hangi konular konuşuluyor daha çok?
Ekonomi ve seçim sonuçları konuşuluyor.
Yazının DevamıHazine’den partilere para akıtılmasına son vermeli
Seçim günündeyiz. Seçimlerde Türkiye’nin sorunları ağırlaşıyor gibi... Kaynakları israf ediliyor. Çözüm perdelenmeye çalışılıyor. Bu mekanizmayla sistem seçim sürecinde kendini korumaya alıyor. Seçmenin alışkanlıklarını değiştirecek hamleler nasıl yapılmalı?
Tabi bu söylediğiniz yapılırken iki parti dayatması oluyor. Kimin kazandığı değil de kimin kaybettiği önemli hale geliyor. Seçmen partisinden ziyade ‘aman gelmesin’ diye düşündüğü kişi veya partiye karşı oy kullanma eğilimine sürükleniyor. CHP’li gazetecilere bakıyorsun ‘Dünyanın sonu! Sakın oyları bölmeyin!’ diyor. Ak Partili gazetecilere bakıyorsun ‘Dünyanın sonu! Sakın oyları bölmeyin!’ diyor. Halbuki bu iki partiye mahkum olmak büyük çaresizlik. Vatan Partisi’nin ortaya attığı çözümler bu gürültü sırasında duyulmuyor. Seçmen dayatılana boyun eğiyor genelde. Dolayısıyla seçimlerde tartışılması gereken en önemli nokta seçmenin tavrı. Oyum boşa gitmesin diye düşünür ama şu ana kadar verdiği tüm oylar boşa gitti.
Yazının DevamıMehmet Akif’i İslamcılar ve bazı solcular anlamadı
Yarın 18 Mart Çanakkale zaferimizin yıldönümü. Kutlayarak başlayalım dilerseniz.
Evet. Mazlum bir ulusun varını yoğunu ortaya koyarak yaptığı bir direniştir. Tarihin gördüğü en büyük vatan savunmalarından biridir. Eğer geçebilselerdi Çanakkale’den dünya tarihi bambaşka yazılacaktı. Rus çarlığına yardım ulaştıramadıkları için Rus devrimciler güç kazandılar ve devrim yapabildiler. Türk – Sovyet ittifakının temeli oldu bu savaş. Mustafa Kemal’de bu savaşta öne çıktı ve yetenekleri ortaya çıktı. Anti emperyalist mücadelemizde toprağa düşen tüm şehitlerimizi saygıyla anıyorum.
Yazının DevamıRamazan'da iyi ahlak yerine gösteriş!
MUSTAFA İLKER YÜCEL
12 Mart’ı konuşarak başlayalım dilerseniz. 1960’ta halk ordu birlikteliği çok kuvvetliyken 1971’de yani hepi topu 11 yıl sonra TSK halkı karşısına alan bir muhtıra yayınladı. Nasıl oldu bu?
Yazının DevamıÖğretmenlerin doğru bulmadığı proje
- Aydınlık, ABD Büyükelçilik yetkililerinin kapı kapı gezerek Türk iş insanlarını ve firmalarını tehdit ettiğini ortaya çıkardı. ABD Büyükelçiliği, kamuoyunun bilgisine sunduğumuz tehdit ekibini siteden kaldırdı. Bu olayın hukuki ve siyasi yorumunu rica ederim öncelikle.
- Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında değiliz. Cumhuriyet’in ilk 100 yılındayız.
Yazının DevamıCeyhan Mumcu ile tarihten güncele
-Hakimler ve Savcılar Kurulu, Danıştay’ın iade kararı verdiği hakim ve savcılardan 387’si hakkında inceleme kararı verdi. FETÖ’ye karşı mücadelede Yargı cephesinde bir uyum problemi mi var yoksa mücadeleyi aksatan veya yavaşlatan başka bir plan mı devrede sizce?
-Öncelikle şunu hatırlatmak isterim: Geçen haftalarda yaşadığımız Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi çelişmesi ilk değil. Daha önce de oldu. Sık sık karşılaşıyoruz. Bu konudaki İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu önerimin hukukçular tarafından değerlendirilmesini rica ederim. Sorunuza gelince: FETÖ’ye karşı mücadelede Yargı temizliği çok hızlı, ilk büyük tasfiye Danıştay’da yapıldı. Bizim Erkin Etike anlatmıştı. 15 Temmuz’dan hemen sonra bir İdare Mahkemesi Başkanının kelepçelenerek götürüldüğüne şahit olmuştu. Şunu hep akılda tutmamız lazım FETÖ’cüler hep çok fazla adam atılmasını istediler. Özellikle üst bürokratik görevlerde bulunmuş şahısların AİHM’ye başvurularını teşvik ediyorlar. Ne kadar çok dosya olursa o kadar iyi diye düşünüyorlar. Batı kamuoyuna da bakın bir silahlı terör örgütü olsak bu kadar dosya bu kadar kıdemli isim olur mu diye propaganda yapıyorlar. Aydınlık bu Danıştay meselesinde de soğukkanlı durarak, bilgiye dayanarak doğrusunu yapıyor. FETÖ bazen kendi adamlarını da ihbar ediyor buna dikkat etmek lazım. Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan şahısların bilerek, isteyerek, örgütün amaçları doğrultusunda çok kişinin ismini verdiklerine de şahit olduk. İsimleri verilen isimler belki örgüt için önemli olmayan isimlerdir. Bazen önemli isimleri korumak için önemsiz isimleri harcayabilirler. Danıştay’ın elindeki dosyaları incelerken somut kanıtlara gerçekten dikkat etmek gerekir. Ankesörlü telefon içeriğinde neler var? Suç unsurları oluşuyor mu? İtiraflarda belirtilenler neler? Günahsız insanlara ceza vermemek için titiz olmak gerekir. Danıştay 5. Dairesi bir ölçü koydu demek ki. Bunları bilmek gerekir.
Yazının Devamı'İçtihatları birleştirmeye ihtiyacımız var'
Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım’daki anma töreninde Atatürk fotoğrafı takmayan bir askeri okul öğrencisine diğer subaylar müdahale etti ve sonrasında da gerilim devam etti. Soruşturma sonucunda olaya karışan 7 teğmen Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ihraç edildi. Olay ve alınan kararla ilgili değerlendirmenizi alarak başlayalım dilerseniz.
Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı Devleti’nin başkenti işgal edildikten sonra Ankara’yı merkez yaparak Türk milletinin bağımsız ve özgür yaşamasını sağlayan bir lider. Ayrıca hanedana tabi olmayı da kaldırdı Türk milletine yakışan bir yönetim inşa etti. Hayatta en hakiki mürşit bilimdir diyerek de ufkumuzu genişletti. Atatürk’e düşmanlık Türk milletinin geleceğine düşmanlıktır. Önce bunun altını çizelim. Mustafa Kemal sevgisi geleceğe yönelik bir mesajdır. Atatürk’ün resmini üstelik 10 Kasım’da takmayan teğmenin derdini anlamak lazım. Nasıl bir eğitimden geçtiler ve kimler onu bu kadar duyarsız hale getirdi esas sorun burada. Diğer teğmenler bu müdahale işini okul yönetimine mi bırakmalıydı? Bu bir tartışma konusu. Yönetim ve komuta kademesinde bir zafiyet görüntüsü oldu. Bu da TSK’ya büyük zarar verecek bir durum. Ben soruşturma dosyasını veya metnini okumadım ama ortaya dökülen bilgilere göre ceza her iki teğmen grubuna eşit bir şekilde verilmemeliydi. Çünkü bir taraf devletin temelini savunuyor, diğeri devletin temel değerine saygısızlık içinde. Disiplini korumak için ceza verilebilir ama fiile göre de cezanın oranı göz önünde bulundurulmalıydı.
Yazının Devamı