Son Yazıları
'Trump’ın politikası Çin’in işini kolaylaştıracak'
ABD Başkanlığı görevini 20 Ocak’ta devralacak olan Donald Trump, ekibini yavaş yavaş oluşturmaya başladı. Özellikle dış politika ve güvenlik ekibinin tepesindeki kişilerin netleştiği görülüyor. Pentagon, Dışişleri, Ulusal Güvenlik, Ulusal İstihbarat ve CIA’nın başına kimlerin aday gösterildiği açıklandı.
Bu kişiler ile ilgili daha çok demokrat çevrelerden yapılan değerlendirmelerde “deneyimsiz” eleştirisi yapılıyor. İsrail ve siyonist lobi ise, en iyi yaptığı şeyi yapıyor, yani yanıltıcı bir propagandayla kendi lehlerine bir kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.
Yazının DevamıTürk’ün Türk’ten başka dostu yok mu?
Son dönemde televizyon programlarındaki tartışmalarda Hükümet’e yakın olduğu bilinen konuşmacıların şu tür görüşlerine çok sık rastlanıyor: “Rusya da, ABD de, İran da, İsrail de, Çin de bize karşı… Türkiye büyük ülkedir, kimseye ihtiyacı yoktur”.
Bu görüşün sahipleri, Hükümet’in geçen yıllarda benimsediği ve “Türkiye ekseni” adıyla kavramsallaştırdığı politikanın altını bu türden sloganik ifadelerle dolduruyor. Hükümet yetkilileri arasında da zaman zaman benzer görüşler dile getirenler oluyor.
Yazının DevamıABD’nin planı var da gelişen dünyanın yok mu?
Dünyada gözler doğal olarak ABD seçimlerinin sonuçlarına, yeni Amerikan yönetiminin olası görevlendirmelerine ve politikalarına çevrilmiş durumda. İsrail’in, yeni koşullarda savaşı yaygınlaştırma eylemini hangi yönde sürdürebileceği, Trump yönetiminin “Ortadoğu politikası”nda ne gibi değişikliklere gidebileceği tartışılıyor. Amerikan tekellerinin yönettiği medya mekanizması aracılığıyla içeriği belirlenen bu tartışmalarda genel olarak İsrail lehine bir propagandanın yürütüldüğü görülüyor. Bir yandan da seçim sonucunda nesnel olarak güç kaybeden “askeri müdahaleleri artırma” yanlılarının Trump yönetimine dahil edilmesi yönünde yoğun bir faaliyet yürüyor.
Sözüm ona anti emperyalist geçinen, mücadele dışında kalmış masa başı analizcilerinden kimileri de hızını alamayıp, “Trump’ı dünyaya nizam vermek için ‘müesses nizam’ seçtirdi” diye yazılar döktürüyor.
Yazının DevamıTrump’lı senaryolar
20 Ocak’ta koltuğuna oturacak Donald Trump’ın Amerikan Başkanı seçilmesinin nasıl sonuçları olacak? Öncelikle Trump’ın “24 saatte bitireceğini” vadettiği Ukrayna’daki savaş, İsrail’in bölgede tırmandırdığı çatışmalar, İran ile savaş olasılığı ve Suriye’de devam eden Amerikan askeri varlığı konusunda Trump’ın nasıl bir uygulamaya girişeceği yoğun bir şekilde tartışılıyor.
Tabii hesaba katılması gereken önemli bir nokta, Trump’ın koltuğuna oturacağı güne kadar 10 haftalık sürede neler olabileceği. Mevcut Başkan Joe Biden’ın bu 3 ay içinde sıcak çatışma bölgeleriyle ilgili konularda nasıl bir adım atacağı, İsrail’in kendi lehine bir durum yaratmak amacıyla hangi hamleleri yapacağı, Türkiye’nin, İran’ın, Rusya’nın, Çin’in yeni duruma ilişkin yeni konumlanışları, Trump’ın siyasetlerinin şekillenmesinde etkili olacak.
Yazının DevamıABD’de yeni dönem ve Suriye
Bu yazı hazırlandığı sırada ABD başkanlık seçimlerini resmi olmayan sonuçlara göre Donald Trump’ın kazandığı kesinleşmişti. 2017-2021 yıllarında başkanlık yapan Trump, 2020 seçimlerinde Biden’a karşı kaybetmişti. Trump, ilk açıklamasında “Savaş istemiyorum, savaş başlatmayacağım, savaşı bitireceğim.” dedi.
Kuşkusuz, Trump’ın başkanlığının ABD’de ve dünya genelinde bazı değişikliklere yol açacağı görülüyor. Bunların bazıları köklü değişiklikler olabilir.
Yazının DevamıÇok kutupluluk dünyasında Amerikan seçimleri
Amerikan seçimlerinde sonuç, her zaman bütün dünyanın dikkat kesildiği bir konudur. Ancak bu kez, daha önceki dönemlerden daha fazla nefeslerin tutulduğu söylenebilir. Bunun nedeni, ABD’nin dünya hegemonyasını sürdürme çabasında bir dönüm noktasına gelmiş olması.
Bu durum, Başkan adaylarının programlarında da görülecektir. Bugün “Trump mı, Harris mi” sorusunun esas arka planında Washington’daki “müesses nizam”ın, daha doğru bir ifadeyle Amerikan hakim sınıflarının, ABD hegemonyasının zayıflamasına neden olan çok kutupluluğu hangi yöntemlerle durdurabileceği tartışması vardır.
Yazının Devamı‘Türkiye yüzyılı’ açılımı
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Cumhuriyet Bayramı töreninde örtük, bir gün sonraki TBMM Grup konuşmasında ise daha açık bir şekilde, Devlet Bahçeli’nin “Öcalan’ı TBMM kürsüsüne davet etmesiyle” başlayan siyasete destek veren açıklamaları, söz konusu “açılım” konusunda yeni ipuçlarının ortaya çıkmasını sağladı.
Erdoğan’ın Cumhuriyet Bayramı törenindeki konuşmasında özetle şu noktalar dikkat çekti:
Yazının Devamı‘Yeni açılım’ın arkasındaki asıl irade
Türkiye’de Bahçeli’nin “yeni açılım”ı tartışılırken Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek G 20 toplantıları için ABD’de temaslarını sürdürüyordu. Şimşek’in, ABD Hazine Bakanı ile görüşmesinin yanısıra aralarında BBVA, JP Morgan, BoFA, HSBC, Deutcshe Bank, Standard Chartered, Barclays gibi önde gelen yatırım bankalarının da olduğu finans kuruluşlarının temsilcileriyle toplantıları da önem taşıyor. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, Şimşek ile görüşmesinde “Türkiye’nin ekonomisinde belirgin bir iyileşme sağlayan ve enflasyonu aşağı yönlü bir yola sokmaya yardımcı olan güçlü ve öngörülebilir ekonomik politikalara bağlılığını” övmüş.
Daha dikkat çekici olan, Şimşek’in Brookings adlı kuruluşta yaptığı sunumdaki söyledikleri oldu. Ankara’da TUSAŞ tesislerine terör saldırısının zamanlamasının tesadüf olduğunu düşünmediğini söyleyen Şimşek, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin önce Abdullah Öcalan’a PKK’yı tek taraflı olarak tasfiye etmesi, bir hafta sonra ise TBMM’de konuşma yapması çağrısını hatırlatarak, “hemen, 24 saatten kısa bir süre sonra bu terör eyleminin gerçekleşmesinin tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Ancak bunun yolumuza çıkmasına izin vermeyeceğiz çünkü ülke için doğru olanı yapmaya devam edeceğiz” demiş (Amerika’nın Sesi, 25 Ekim 2024).
Yazının DevamıABD’nin ‘Üç İsrail Planı’ tutmaz!
Devlet Bahçeli’nin Öcalan’ı TBMM kürsüsüne davet etmesine kadar varan yeni açılımını savunanlar, bu eylemi “İsrail, sınırımıza kadar dayanmak üzere o yüzden iç cepheyi kuvvetlendirmeliyiz” iddiasıyla gerekçelendiriyor. Bazıları da Bahçeli’nin ya da Erdoğan ve Bahçeli’nin birlikte “PKK’yı ABD-İsrail’in elinden almak” amacıyla bir manevra yaptıklarını ileri sürüyor.
Konuyu ele almak için öncelikle ulusal ve uluslararası şartları nesnel bir şekilde değerlendirmek gerekiyor.
Yazının DevamıWashington’da Suriye senaryoları
ABD Başkanlık seçimleri iki hafta sonra yapılıyor. Trump ve Harris arasındaki yarış başa baş görünüyor. Seçim yarışı devam ederken, Amerikan devletinin derin koridorlarında bir sonraki dönemin dış politika stratejisi için hazırlıklar yapılıyor.
ABD’nin uzun vadeli stratejisinin odağında Çin’in yükselişini durdurmak var. Bu ana strateji, Suriye, Rusya-Ukrayna savaşı ve İsrail-İran çatışması dahil olmak üzere bütün diğer cephelerdeki politikaları belirliyor.
Yazının Devamı‘Yeni açılım’ hakkında PKK yöneticileri ne diyor?
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin TBMM’nin açılış töreninde DEM Parti yöneticilerinin elini sıkmasıyla başlayan “yeni açılım” tartışmaları hakkında PKK’nın birden fazla yöneticisi son bir hafta içinde açıklamalar yaptı.
Bese Hozat, Murat Karayılan ve Mustafa Karasu farklı günlerde örgütün yayın organlarına konuştular. Üç açıklamada da genel olarak temkinli bir yaklaşımın hakim olduğu görülüyor. Fakat satır aralarında dikkat çekici değerlendirmeler bulunuyor.
Yazının DevamıAnkara, BRICS Zirvesi’nden ne bekliyor
BRICS’in 16’ncı Liderler Zirvesi Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan Cumhuriyeti’nin başkenti Kazan’da 22-24 Ekim’de toplanıyor. Toplantı, Atlantik cephesi ile gelişen dünya ülkeleri arasında Ukrayna ve İsrail eksenli çelişmelerin sertleştiği koşullarda yapılması bakımından önem taşıyor.
Ayrıca, Atlantik’in iki yılı aşkın süredir, tarihte görülmemiş ölçüde diplomatik, ekonomik ve askeri izolasyona maruz kalan Rusya’nın Devlet Başkanı Putin açısından büyük bir diplomatik başarı olacak.
Yazının DevamıABD’nin Suriye’deki havucu
ABD yönetimi, Eylül ayı sonunda, Irak Hükümeti ile “Irak’taki Amerikan operasyonları için iki aşamalı bir geçiş planı üzerinde anlaştığını” duyurdu. Anlaşmaya göre Irak’ta “IŞİD’e karşı mücadele misyonu” çerçevesiyle oluşturulan koalisyon resmen sona erecek. Geçiş süreci iki aşamalı olacak.
Birinci aşama 2025 yılı Eylül ayına kadar sürecek. Gazetecilere konuşan üst düzey yönetim yetkilisi, “İlk aşamada, küresel koalisyonun Irak’taki askeri misyonunu, Birleşik Ortak Görev Gücü Doğal Kararlılık’ı sonlandıracağız ve koalisyon güçlerinin Irak’taki belirli yerlerdeki varlığını karşılıklı olarak belirlenen şekilde sonlandıracağız.” diye konuştu (Breaking Defense, 27 Eylül 2024).
Yazının DevamıDiken üstünde olan İran değil ABD ve İsrail
İran’ın İsrail’in çok övündüğü demir kubbesini delik deşik eden balistik füze saldırısının ardından herkesin gözü İsrail’in vereceği yanıtta. İran’ın ABD ve İsrail’i dehşete düşüren balistik füze saldırısını düzenlendiği 1 Ekim akşamı İsrail’in yetkilileri “bu gece ağır bir saldırı düzenleyeceğiz” demişlerdi. İran’ın füzelerinin düşmesinden bu yana beş gün geçti, henüz İsrail bir yanıt vermiş değil.
Tabii bu durum, İsrail’in hiçbir karşılık vermeyeceği anlamına gelmez. İsrail’in, dozu ayarlanmış sembolik mi, yoksa nükleer ya da petrol tesislerini hedef alan geniş çaplı mı bir saldırı yapacağı tartışılıyor. Bu noktada esas tartışma, İsrail’in (ve ABD’deki neocon/siyonist çetenin) aşamalı olarak çatışmayı yayma stratejisinin, İran’ın etkili yanıtı sonrasında bütün bölgeyi ama en önemlisi de ABD’yi savaşa doğrudan dahil edecek bir hamle yapıp yapamayacağı.
Yazının DevamıTehdidin kaynağı ABD
İran, iki ay bekledi, sonunda etkili vurdu. İran’ın geceyi aydınlatan füzeli saldırısı sadece İsrail’in değil ABD’nin façasını da bozdu. Temmuz ayı sonunda Hamas’ın Siyasi Büro Lideri İsmail Heniye, Tahran’da bulunduğu sırada İsrail/ABD saldırısı sonucu hayatını kaybettikten bu yana, İran’ın nasıl yanıt vereceği tartışılıyordu.
Nisan ayında İsrail’e beklenmedik bir operasyon düzenleyen İran, 1 Ekim akşamı daha ağır bir saldırı dalgasıyla yanıtını verdi. Bu saldırı, önce Hamas lideri Heniye daha sonra Hizbullah Genel Sekreteri Nasrallah’ın şehit edilmesiyle direniş cephesi ve toplam olarak bölge ülkeleri aleyhine olan moral durumun tersine çevrilmesi için önemli bir başlangıç oluşturuyor.
Yazının DevamıPsikolojik savaş ve gerçeklik
Psikolojik savaş, emperyalizm çağının icadı olan Özel Savaş’ın can damarıdır. Savaşı kazanmak isteyen taraf, öncelikle düşmanının iradesini teslim almaya çalışır. Bugün dünyada en etkili psikolojik savaş aracı olan her türden medyanın kontrolü büyük ölçüde emperyalizm ve siyonizmin elindedir.
Uluslararası haber ajanslarından, tarafsız görünen yerel medyaya uzanan zincirde fonlarla sağlanan bir bağımlılık ilişkisi yıllar içinde kurulmuştur. Aynı zamanda medya endüstrisi ile silah sanayi ve bilişim sektöründeki tekellerden, onlarla işbirliği içindeki yerel sermaye gruplarına uzanan iç içe geçmiş bir mekanizma işlemektedir.
Yazının Devamı