Son Yazıları

Ebubekir Efendi’nin Güney Afrika’daki etkisi

1814 yılında Osmanlı topraklarında doğan Seyit Ebubekir Efendi uzun seneler müderrislik yaptığı Erzurum şehrinde İslam ilimlerine ve Güney Afrika'daki Afrikaans dilinin gelişimine yaptığı katkılarla tanınmıştır. Ebubekir Efendi, 19. yüzyıl ortalarında Güney Afrika'ya davet edilerek özellikle Cape Müslüman topluluğuna dini eğitim vermek için görevlendirilmişti.

Cape Kolonisi'ndeki Müslüman toplumunun entelektüel ve kültürel yaşamını şekillendirmede önemli bir rol oynadı. O dönemde Güney Afrika Müslümanlarının konuştuğu Afrikaans dilinin korunması ve teşvik edilmesindeki çabaları, ona Güney Afrika'da kalıcı bir miras kazandırdı.

Yazının Devamı

İsrail Devleti terörle neyi hedefliyor?

Geçen hafta, İsrail’in en büyük destekçisi ABD, yeni başkanının yine Donald Trump olacağına karar verdi. Savaşı sonlandıracağını söyleyen Trump’ın aynı desteği İsrail’e verip vermeyeceği konuşulsa da, Amerika’da Trump’ı beğenen güruhun içinde kayda değer bir oranda siyonist Yahudi olduğunu biliyoruz.

Hakikaten İsrail'in işgali ve Filistin'deki insanlık suçları, yıllardır devam etmekte ve bu şiddet, derin bir insani krizle işaretlenmiş durumda...

Yazının Devamı

Güney Afrika’da komünist etkinin yükselişi

Güney Afrika'nın sömürgecilik ve sistemik ırksal baskı ile karakterize edilen çalkantılı tarihi, komünizm de dahil olmak üzere çeşitli ideolojik hareketlerin yükselmesine zemin hazırladı. 20. yüzyılın başlarında, sömürge ve apartheid yönetimine karşı çok yönlü bir direniş ortaya çıkmış ve bu süreçte farklı siyasi ideolojiler ülkede etkili olmuştu.

1912'de kurulan Afrika Ulusal Kongresi (ANC), sosyalizm ve komünizm gibi çeşitli ideolojileri içerecek şekilde evrilirken özellikle ırksal ayrımcılığın acımasız gerçeklerine yanıt olarak bu ideolojileri benimsedi.

Yazının Devamı

Terörist Öcalan’ı Mandela ile aklamak

İdeolojilerin en çekilmez olanları, absürt bir fikrin kabul edilmesi için altı boş propagandayla hakikati eğip bükmektir. Mesela bir zamanlar onlarca masum diplomatımızı şehit eden Ermeni ASALA terör örgütü gibi halen terör faaliyetlerine devam eden PKK bir anarşi ideolojisine sahiptir.

Geçen hafta TUSAŞ saldırısında kadın teröristin eski DEM Hakkari İlçe Eşbaşkanı Mine Sevjin Alçiçek olduğu belirlendi. Bu hadise dahi DEM adlı sözde partinin esasında bir terör yuvası olduğunun açık delilidir.

Yazının Devamı

Güney Afrika’da bir İngiliz icadı

“Boer çocukları ve kadınları, acımasız İngiliz kontrolü altında toplama kamplarında hızla ölüyor.” diye Transvaal'den bildiriyordu, Osmanlı askeri gözlemcisi Aziz Bey.

Münevver Ayaşlı'nın “Rumeli ve Muhteşem İstanbul” adlı kitabında bahsettiği dayısı Binbaşı Aziz Bey 1899 yılında savaş gözlemcisi olarak Güney Afrika'ya gitmiş ve Boer Muharebesi’ndeki diğer devletlerin askeri ateşeleriyle beraber resim çekilmişti.

Yazının Devamı

Kahire’de zamanın içinde tarihi yakalamak

Geçen hafta bir program için Mısır’a davetliydim. 24 yıl önce ziyaret ettiğim Mısır’ı bu defa daha teferruatlı gezmek istedim. Kahire sokakları gördüğünüzü anlatmakta kelimelerin kifayetsiz kalacağı bir zengin tarihe sahip.

Bize Mısır’da rehberlik yapan değerli dostum Ömer Faruk Bey Mısır’ı öyle hıfzetmiş ki tepeden bakınca irili ufaklı ne kadar cami, medrese, tekke, zaviye görünüyorsa hepsini hikayeleriyle birlikte anlatmaya koyuluyor. Dahası o mekanların imamları Ömer Faruk Bey’i görünce ayağa kalkıp kucaklıyor.

Yazının Devamı

Tekirdağ’dan Cape Town’a

Groote Schuur Hastanesi

Yönetimine,

Yazının Devamı

Amerikanvari tarihçilik: Çamur at izi kalsın

Geçen hafta program için gittiğim Ankara’da bir kitapçıya uğradım. Siyonist tarihçi olarak tanınan Marc D.Baer’in “Osmanlı Yahudi Tarihini Yazmak, Ermeni Soykırımını İnkar Etmek” adlı kitabını sanki sahaya bir katkıymış gibi İngilizceden Türkçeye çevirmişler. Kitap, sırf Ermeni propagandası yapmak için, sahasında nam salmış Ermeni tehcirinin soykırım olmadığını kanıtlayan Stanford Shaw, Bernard Lewis, Heath W.Lowry gibi uzmanlara yergilerle dolu.

Ben Cape Town Üniversitesi’nde Osmanlı Yahudileri ve Sabetaistler üzerine doktora tezi yazarken Yahudi akademisyen olması nedeniyle hakemlerden biri olarak tezimi Baer’e göndermişlerdi. Doktora tezim diğer iki hakemden sorunsuzca bana geri geldiği halde Baer, tezime düzeltme uyarısı vermek yerine kabul edilemez olarak diye bırakmıştı.

Yazının Devamı

Amerika’ya kafa tutan bir Afrikalı: Nelson Mandela

Türkiye Cumhuriyeti devletinin Batı emperyalizmine karşı duruşu Nelson Mandela ile birçok açıdan paralel olduğu halde, Güney Afrika’ya gönderdiğimiz liyakatsiz büyükelçiler yüzünden iki ülke arasında ortak bir siyaset geliştiremedik. Büyükelçilerimiz tabiri caizse uyuduğu için Güney Afrika’da rutin yazışmalardan öteye gidebilen etkin bir diplomasi ortaya koyamadılar.

Hatta yine aynı sebepten ötürü Lahey’deki Filistin davasına dahi geç müdahil olduk. Halbuki Filistin’i 400 yıl idare etmiş Türk milleti olarak biz o coğrafyada ilk söz hakkına sahip olması gereken milletiz. Yani bizim Güney Afrika’yı değil, tarihi bağlarımızdan ötürü Güney Afrika’nın bizi bu konuda takip etmesi gerekirdi.

Yazının Devamı

Türkiye’deki Afro-Türkler ve Dana Festivalleri

Günümüzde Afro-Türk olarak bilinen Afrika kökenli vatandaşlarımız, Osmanlı İmparatorluğu'na yüzyıllar önce getirilen Afrikalıların torunları olarak Türkiye'nin zengin tarihinin benzersiz bir bölümünü teşkil ederler. Çoğunlukla İzmir, Aydın ve Muğla gibi batı illerimizde yaşayan Afro-Türkler, ülkenin kültürel mozaiğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu topluluğun en önemli geleneklerinden biri olan Dana Festivali, onların mirasını, topluluk ruhunu ve ortak tarihlerini onurlandıran bir kutlamadır. Geçen cumartesi günü benim de konuşmacı olarak iştirak ettiğim Dana Festivali İzmir’in Basmane semtinde bulunan tarihi Bıçakçı Hanı’nda yapıldı.

Afro-Türklerin kökleri, Afrikalıların Sudan, Mısır ve Etiyopya gibi bölgelerden köle, işçi veya asker olarak Osmanlı döneminde Anadolu’ya getirilmesi dönemine dayanır. Zamanla, bu insanlar Türk toplumuna entegre olmuş, Anadolu geleneklerini ve dilini benimsemişlerdir. Ancak, topluma uyum sağlamalarına rağmen, Afro-Türkler, mutfak ve müziklerinde hem Afrikalı hem de Türk unsurlarını harmanlayarak hayatlarını günümüze kadar devam ettirmişlerdir.

Yazının Devamı

Türk geleneğinde adalet ve liyakat

Türkler, tarih boyunca adalet ve liyakat gibi kavramlara büyük önem vermiştir. Bu değerler, toplumun sosyal yapısından devletin yönetim anlayışına kadar birçok alanda belirleyici olmuştur. Türk tarihinin derinliklerinden günümüze kadar uzanan bu kavramlar, sadece birer ahlaki prensip olarak kalmamış, aynı zamanda Türk devletlerinin ve toplumlarının temel taşları haline gelmiştir.

Türk geleneğinde adalet, sadece hukuki bir kavram olarak değil, aynı zamanda toplumsal düzenin sağlanmasının da anahtarı olarak görülmüştür. Eski Türk devletlerinde, hakanın veya beylerin en temel görevi halkın adaletini sağlamaktı. Bu, halkın haklarını korumak, haksızlıkları gidermek ve toplum içinde huzuru temin etmek anlamına geliyordu. Bu yüzden, adalet, devletin meşruiyetini sürdürmesinde en önemli unsurlardan biri olarak kabul edilmiştir.

Yazının Devamı

Yapay zeka aldatmacası

Eskiden her ailenin evinde bulunan cilt cilt ansiklopedilerin yerini şimdi yapay zeka aldı. Artık yapay zekanın hükmetmediği bir alan neredeyse hiç kalmadı gibi… Bugün her sahaya sirayet etmiş olan yapay zeka, dışarıdan bakıldığında çok şeyi kolaylaştıran muazzam bir teknolojik gelişme olarak insanlığa empoze edilmektedir. Fakat ayrıntılı taraflarıyla incelendiğinde işin içinde bir kapitalist tezgahın olduğu görülüyor.

Mesela yapay zekanın müşteri hizmetleri gibi sektörlerde insanın yerini alabilme ihtimali bile önemli ekonomik ve sosyal aksaklıklara yol açacak demektir. Yine yapay zeka sistemlerinin eğitim verilerindeki önyargıları kolluk kuvvetleri gibi alanlarda adil olmayan muameleye sebep olacaktır. Benzer şekilde yapay zeka, büyük miktarda kişisel veriyi işleyip analiz etmek için kullanıldığında potansiyel olarak mahremiyet ihlallerine yol açacaktır.

Yazının Devamı

Muhammed ve Samir'in hikayesi bize ne anlatıyor?

Geçen hafta İstanbul’a giderken yolda iki müstesna ahbabın hazin olduğu kadar müstesna hikayesini okudum. 1889 Şam'ından Muhammed ve Samir, on dokuzuncu yüzyıldaki Osmanlı dünyasının dokunaklı bir arkadaşlık örneği olarak benzersiz bir insani dayanışmayı ve insani bağı bizlere sergiliyorlar.

Muhammed'in kör olması ve Samir'in felçli bir Hıristiyan cüce olması gibi kişisel zorluklarına rağmen, günlük yaşamda birlikte ilerlemelerine olanak tanıyan bir ortaklık kurmuşlardı. Şüphe yok ki bu tür dostluk bağlarının temellerini atan bir devlet teşekkülü kendine has siyasetiyle hoşgörü anlayışını toplumun DNA’sına yerleştirmişti.

Yazının Devamı

Mavro Arap Ali Osman Efe

Geçen hafta İzmir’de bir aile ile buluştum. Güney Afrika’da iken büyük dedesi hakkında bir yazımdan beni görüp arayıp bulan Zehra hanım Bergama’daki evlerine davet etmişti. Ben de tatilden istifade memlekete gelmişken bu Kurtuluş Savaşı gazimizin ailesiyle tanışayım dedim. Son derece samimi bir aile bizi evlerinin bahçesinde karşıladılar. Zehra hanımın babası Ali Osman Bey dedesinin ismini almış, biz sordukça başladı anlatmaya. Büyük dedesine pek benzeyen Pınar hanım da çayları koydu…Kimdi bu Afro-Türk kahramanımız Ali Osman Efe?

Toprağın sayısız savaşlara tanıklık ettiği Bergama'nın engebeli dağlarında, adı saygı ile anılan bir adam Bergamalı Arap Ali Osman Efe sadece Kuvayi Milliye'nin bir kahramanı değil; o memleketinin ruhuna kazınmış bir tarihi şahsiyetti.

Yazının Devamı

Ömer Lütfi'nin Seyahatnamesi, 1876

“Türbenin içinde yatan zatın kim olduğunu belirten bir kitabe olmadığından ancak ahalinin atalarından Cava Ulemasından Şeyh Yusuf isminde bir alim olduğu söylenince öğrendik. Ziyaretimiz bittikten sonra Ümit Burnu'nun güneyine doğru yola koyulduk." diyordu Ömer Lütfi, 1876 yılında kaleme aldığı notlarında…

Ömer Lütfi, 1863 yılında Güney Afrika'daki yerli Müslümanları eğitmek için Cape Town'a gelen fıkıh profesörü Erzurumlu Ebubekir Efendi'nin yeğeniydi. Seyit Ebubekir Efendi 1880'deki ölümüne kadar Ümit Burnu’nda kaldı, ancak yeğeni Ömer Lütfi 1866'da İstanbul'a dönmüş ve Cape Town'daki yerel Müslümanlar hakkında bir seyahat günlüğünü yazmıştı.

Yazının Devamı

Bayraklar yarıya

Tarih 10 Kasım 1938, Güney Afrika’da bayraklar yarıya indirilmişti. Güney Afrika Devlet Arşivindeki “GG 1175 27/678 Flags half mast; Death of Kemal Ataturk” tarihli kayda göre Londra hükümetinden Güney Afrika sömürgesine bayrakların yarıya indirilmesi talimatı verilmişti. Elbette buradaki esas mesele liderliği altında toplanan bir halkın emperyalistlere karşı verdiği mücadeleden sonra dünya toplumları üzerinde bıraktığı barışçıl mirasıydı.

Bilindiği üzere HAMAS lideri İsmail Heniyye'nin İran'ın başkenti Tahran'da 31 Temmuz 2024 tarihinde uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetmesinin ardından Türkiye genelinde bir günlük milli yas ilan edildi. Ardından bayrakların yarıya indirilmesi bazı kesimlerde farklı seslerin yükselmesini beraberinde getirdi.

Yazının Devamı