Son Yazıları
İştah ve vücut ağırlığı düzenlenecek mi?
Baylor Tıp Fakültesi, Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi ve işbirliği yapan diğer kurumlardaki bilim insanları, beyindeki nöronlarla etkileşimler yoluyla iştahı ve vücut ağırlığını düzenleyen vücut tarafından üretilen yeni bir bileşik olan BHB-Phe'nin keşfettiler. Bulgular Cell dergisinde "Bir β-hidroksibutirat şant yolu, anti-obezite keton metabolitleri üretir" başlığıyla yayımlandı.
Yazının DevamıGenetik bozukluk gen tedavisiyle düzelecek mi?
Bilim insanları kısa bir süre önce ACS Nano dergisinde düşük toksisiteli taşıyıcıları ile yapılan çalışmalarını "Asitle Parçalanabilen Lipid Nanopartiküller Kullanarak mRNA'nın Rahim İçine Teslimi Yoluyla Beyinde Yaygın Gen Düzenleme" başlığıyla yayımladılar.
Bu çalışmada, "asitle parçalanabilen bir PEG-lipid içeren yoğun PEGlenmiş lipit nanopartikülleri (ADP-LNP'ler), gen düzenleme enzimleri için mRNA'yı fetal fare beynine güvenli ve etkili bir şekilde ileterek beyin hücrelerinin başarılı bir şekilde transfeksiyonu ve düzenlenmesiyle sonuçlandığı" gösterildi.
Yazının DevamıÇocukluk çağı obezitesiyle mücadelede gen terapi
Shriners Children’s St. Louis araştırmacıları son 4 yıldır, çocukluk çağı obezitesinin etkilerini önlemek için çalışıyor. Merkezin Araştırma Direktörü Farshid Guilak ve Ruhang Tang, gen terapisini kullanarak farelerde zararlı yağ asitlerini faydalı olanlara dönüştüren ve obeziteyle mücadele eden yeni bir yöntem keşfetti. Yeni yöntem, bu tip çocuklarda başta artrit olmak üzere sağlık sorunları riskini azaltmayı mümkün kılıyor. Araştırmanın bulguları, Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde “Fat-1 için gen terapisi obezite kaynaklı metabolik işlev bozukluğunu, hücresel yaşlanmayı ve osteoartriti önler” başlığıyla yayımlandı.
Yazının DevamıKök hücre maymun retinasını onardı
Nakledilen insan kök hücreleri, maymun modellerinde maküla delikleri bozukluğunu başarıyla onardı. RIKEN Kobe Şehir Göz Hastanesi Biyosistem Dinamikleri Araştırma Merkezi ve diğer kurum araştırmacıları tarafından yapılan yeni bir araştırmanın bulguları, Cell Reports’da "İnsan pluripotent kök hücresinden türetilmiş retina tabakasının primat bir makula deliği modeline nakli" başlığıyla yayımlandı.
Makula delikleri, gözde, özellikle de retinanın orta kısmında yer alan makulada oluşan, bulanık veya bozuk görmeye neden olan küçük boşluklardır. Cerrahi yaklaşımlar vakaların yaklaşık %90'ında etkilidir, ancak ameliyat sonrası tekrarlayan makula deliklerinin tedavisi gibi dirençli vakalar, hala zorludur.
Yazının DevamıTedavi çalışması Teknofest birincisi oldu
Adana’da yapılan Teknofest 2024’te yarışan FUSion Takımı, Biyoteknoloji İnovasyon Yarışmasında Nadir Hastalıkla Genetik Tedavi kategorisinde birinci oldu. Ekibin danışmanı, gazetemiz yazarı Prof. Şehime G. Temel, şu bilgiyi verdi:
“Takımımız, Bursa Uludağ Üniversitesi Translasyonel Tıp Doktora öğrencisi Nurdeniz Nalbant Bingöl, Arş. Gör. Dr. Berkcan Doğan, Tıp Fakültesi lisans öğrencileri Yiğit Kurtuluş ve Umut Turak tarafından kurulmuş olup, Prof. Dr. Şehime Gülsün Temel’in danışmanlığında faaliyet göstermektedir.
Yazının DevamıKök hücre diyabeti tersine çevirdi
Tip 1 diyabet hastası 25 yaşındaki bir kadın, yeniden programlanmış kök hücre nakli aldıktan üç aydan kısa bir süre sonra kendi insülinini üretmeye başladı.
Tianjing'de yaşayan kadın, Nature ile yaptığı görüşmede "Artık şeker yiyebiliyorum" sözleriyle mutluluğunu ifade etti. Hasta nakilden bu yana bir yıldan fazla zamanın geçtiğini ve "Her şeyi-, özellikle de güveç yemeyi sevdiğini" belirtti.
Yazının DevamıBeyin tümörü ile yeni mücadele yolu
Glioblastoma, beyin tümörünün en agresif ve ölümcül şeklidir ve ortalama hayatta kalma süresi yaklaşık 15 aydır. Mevcut tedavi standardı ameliyat, radyasyon ve bazı kemoterapi kombinasyonlarını içermektedir.
Beyin tümörlerine karşı etkili olan ilaçları bulmak zordur, çünkü birçok kanser ilacı genellikle beyne ulaşmak için kan-beyin bariyerini geçemez. Bilim insanları beyne ulaşıp tümörü ortadan kaldırabilecek daha iyi tedavi yöntemlerini yoğun bir şekilde araştırıyor.
Yazının DevamıALS Modeli: Motor nöronlar korunabilecek
Lou Gehrig hastalığı olarak da bilinen amiyotrofik lateral skleroz (ALS), motor nöronların seçici kaybıyla karakterize olup, ilerleyici kas zayıflığı ve felce, ayrıca yutma ve konuşma güçlüklerine neden olur. Oksidatif stres, metabolik fonksiyon bozukluğu ve nöroinflamasyon, ALS'nin iyi bilinen özellikleridir. Bunu bilen VIB-KU Leuven Kanser Biyolojisi Merkezi araştırmacıları, hem hücresel inflamasyonu hem de metabolizmayı düzenleyen metabolik sensörler olan, EGLN'ler adı verilen bir grup enzimi hedeflemeye karar verdiler. Prof. Dr. Ludo Van Den Bosch liderliğindeki araştırmalar, EGLN2'nin aşağı regüle edilmesinin motor nöronları koruduğunu ve farklı hayvan modellerinde ALS semptomlarını hafifletebileceğini gösterdi.
Çalışmanın bulguları Cell Reports'ta "EGLN2/PHD1'in hedeflenmesi motor nöronları korur ve astrositik interferon tepkisini normalleştirir" başlığıyla yayımlandı.
Yazının DevamıErkeklerde melanom neden daha ölümcül?
Johns Hopkins Kimmel Kanser Merkezi bilim insanları tarafından insan hücreleri ve fareler üzerinde yürütülen araştırmanın sonuçları, fibroblastlarda yaşa bağlı değişikliklerin erkeklerde agresif, tedaviye dirençli melanom gelişimine katkıda bulunduğunu öne sürüyor. Ashani Weeraratna, PhD, Bloomberg Seçkin Profesörü Johns Hopkins Biyokimya ve Moleküler Biyoloji Bölümü Başkanı E.V. McCollum tarafından yönetilen araştırmada, insan derisi fibroblastlarının (derinin yapısını oluşturan hücreler) çoğalma ve stres tepkisi ile yaşa ve cinsiyete özgü değişiklikler gösterdiği ve erkek fibroblastlarının reaktif oksijen türlerinin (ROS) yüksek seviyeleri nedeniyle daha hızlı yaşlandığı bulundu.
Çalışmalar ayrıca kemik morfogenetik proteini 2'nin (KMP2) yaşlı erkek dermal mikro ortamında salgılandığını ve bunun BRAF/MEK inhibisyonuna dirençli invaziv melanomayı indükledigini gösterdi. Daha ileri araştırmalar, KMP2 aktivitesinin inhibe edilmesinin, bu istilacı tümör fenotiplerinin gelişimini bloke ettiğini ve melanom hücrelerini BRAF/MEK inhibisyonuna karşı duyarlı hale getirdiğini gösterdi.
Yazının DevamıYeni immünoterapi yaklaşım sonucu
Massachusetts Amherst Üniversitesi ve Massachusetts Chan Tıp Fakültesi Üniversitesi araştırmacıları, farelerde, lipit bazlı nanopartiküller (NP'ler) kullanarak pankreas kanseri tedavisine yönelik yeni bir immünoterapi bazlı yaklaşım gösterdi. Araştırmada, STING ve TLR4 doğuştan gelen immün agonistlerinin verilmesiyle tümör hedefleyici MEK inhibitörü trametinib ve T/P olarak bilinen CDK4/6 inhibitörü palbociclib birleştirildi. Kombinasyon tedavisi yaklaşımı, pankreas duktal adenokarsinomlu (PDAK) fare modellerinde uzun süreli hayatta kalma ile sonuçlandı.
UMass Amherst’de biyomedikal mühendisliği alanında Yrd. Doç. Dr. Prabhani Atukorale ve UMass Chan Tıp Fakültesi'nde moleküler, hücre ve kanser biyolojisi alanında Yrd. Doç. Dr. Marcus Ruscetti, "Yaşlanmayı tetikleyen ajanlarla birleştirilmiş doğuştan gelen bağışıklık agonistlerinin nanopartikül dağıtımı, pankreas kanserinin T hücresi kontrolünü teşvik ediyor" başlığıyla yayımlanan araştırmanın başlıca ortak yazarlarıdır. Atukorale ve Ruscetti, yaptıkları açıklamada, modüler terapötik yaklaşımın, bireysel hastalar için uygun şekilde uyarlanabileceği, ayrıca diğer kanser türlerine yönelik tedavilerin geliştirilmesinde de kullanılabileceğini önerdiler.
Yazının DevamıBağırsak solucanı proteini yara izlerini onarır mı
Rutgers Üniversitesi araştırmacıları, bağırsak nematodu paraziti Heligmosomoides polygyrus tarafından üretilen bir proteinin, farelerde yara iyileşmesini arttırmak için kullanılabileceğini keşfetti. Çalışma, Tegaderm bandajı altında cilt yaralarına TGF-β mimik (TGM) proteini uygulanmasının yara kapanmasını hızlandırdığını, cilt yenilenmesini iyileştirdiğini ve skar dokusu oluşumunu önlediğini gösterdi. Rutgers Bağışıklık ve Enflamasyon Merkezi direktörü William C. Gause liderliğindeki araştırmacılar, Life Science Alliance'da yayımlanan makalelerinde, fare çalışmalarından elde edilen bulgularda TGM'nin topikal uygulamasının. hem yara iyileşmesini artırmada hem de standart yara tedavisi için genel olarak faydalı uzun vadeli bir sonuç yaratmada etkili olduğunu öne sürdüler.
Araştırma “Helmint proteini, fibrozisi önleyerek ve doku yenilenmesini teşvik ederek yara iyileşmesini artırır” başlığıyla yayımlandı.
Yazının DevamıTeşhis ve tedavide devrim umudu
BGI Genomics Akıllı Tıbbi Araştırma Enstitüsü, İsveç Uppsala Üniversitesi işbirliğiyle yapılan bir araştırmada, kolorektal kanserde (KRK) mutasyona uğramış 33 yeni sürücü (driver) gen tanımlandı. Çalışmada, hastaların %94'ünin beş yıllık klinik takibi tamamlandı.
Analiz sonucunda, 9’u daha önce KRK'de bilinmeyen, 24'ü de herhangi bir kanser türü için yeni olan 96 mutasyona uğramış sürücü gen tespit edildi. Bulgular Nature dergisinde "Kolorektal kanserlerde prognostik genom ve transkriptom imzaları" başlığıyla yayımlandı.
Yazının DevamıAntikor-ilaç konjugatı tedavisi
San Antonio Texas Üniversitesi Sağlık Bilimi Merkezince yürütülen prospektif (ileriye dönük) bir fırsat penceresi çalışmasının sonuçları, meme kanseri tedavisinde etkili olan bir antikor-ilaç konjugatı (AİK) tedavisinin, meme kanseri beyin metastazı MKBM) veya tekrarlayan glioblastoma (tGBM) tedavisinde de umut verici olabileceğini öne sürüyor.
MKBM veya tGBM için kraniyotomi geçiren hastaların ameliyattan önce Sacituzumab Govitecan (SG) ilacını almayı kabul ettiği pencere denemesinde, yeni tedavinin iyi tolere edildiğini ve meme kanseri beyin tümörlerine ilerlemiş olanlar için etkinlik gösterdiğini bulundu. Araştırmacılar, yeni bildirilen verilerin, tekrarlayan glioblastomada ilacın Faz II klinik deneyinde devam eden araştırmayı desteklediğine inanıyor.
Yazının DevamıTümor oluşumunda kim suçlu?
Bir konferanstaki toplantıyla şans eseri başlayan araştırma ve işbirliği, bağırsak bakterilerinin farelerin kanserojene tepki verme şeklini nasıl etkilediğini ortaya çıkardı. Yeni araştırma, bağırsak bakterilerinin kanserojenleri metabolize edebildiğini ve bunların uzak organlarda birikmesine neden olarak tümör gelişimine yol açabildiğini gösteriyor. Bağırsak mikrobiyotasının tüketilmesiyle, nitrozaminlerin toksikokinetiği etkileniyor, bu da farelerde nitrozamin kaynaklı idrar kesesi kanserinin gelişimini ve şiddetini belirgin şekilde azaltıyor.
Araştırma Nature dergisinde "Bağırsak mikrobiyotasının kanserojen metabolizması distal doku tümörlerine neden olur" başlığıyla yayımlandı.
Yazının DevamıKolon Kanseri ve Retrovirüsler
Boulder Colorado Üniversitesi (CU Boulder) bilim insanları, Science Advances dergisinde, genomdaki endojen retrovirüsler (ERV'ler) kolorektal kanser hücrelerinin gelişmesine yardımcı olmada kritik bir rol oynayabileceğini gösteren yeni bir araştırma yayımladı. Ayrıca ERV'lerin düzenlenmesinin kanser tedavilerinin etkinliğini artırabileceğini gösteren kanıtlar da buldular.
Araştırma “Endojen retrovirüsler, kolorektal kanserde onkojenik sinyallemeye yanıt olarak transkripsiyonel yeniden bağlantıya aracılık eder" başlığıyla yayımlandı. Araştırmada, kolorektal kanser ve diğer epitelyal tümörlerden elde edilen kanser epigenom veri kümeleri analizlerinin, ‘uzun terminal tekrar 10 (LTR10)’ adı verilen primatlara özgü bir ERV'den gelen öğeleri ortaya çıkarttığı kaydedildi. LTR10 birçok epitelyal tümörde arttırıcı aktivite gösterir ve bu aktivite, mitojenle aktifleştirilen protein kinaz (MAPK) ve aktivatör protein 1'i (AP1) içeren sinyal yolları tarafından düzenlenir.
Yazının DevamıAngelman sendromu tedavisinde UBE3A susturucuları
Angelman sendromu (AS), zayıf kas kontrolü, sınırlı konuşma, epilepsi ve zihinsel gerilik ile karakterize nadir bir genetik hastalıktır. Adını, sendromu ilk kez 1965'te bildiren MD Harry Angelman'dan alan bu bozukluğun tedavisi yok.
Angelman sendromuna, UBE3A geninin anneden miras alınan kopyasındaki mutasyonlar neden olur. Babaya ait UBE3A, nöronlardaki uzun kodlayıcı olmayan bir antisens (UBE3A-ATS) tarafından epigenetik olarak susturulmuştur. Dolayısıyla anneden gelen kopya mutasyona uğradığında beyindeki UBE3A proteini yok oluyor. Ancak babaya ait UBE3A'nın yeniden aktivasyonu AS'nin tedavisinde olası bir yaklaşımdır.
Yazının Devamı