Son Yazıları
Boyunlarında ilmek zafere inanmışlardı
Sanki yeni bir modadır... Millî Mücadele ve Anadolu İhtilali dönemi, yani Mustafa Kemal Paşa’nın kadrosu ile birlikte, milleti yanına alarak dünyanın üçüncü büyük devrimine ulaşılmış olması... O devrim Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunu sağlamıştır. Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali Devrimi dünya dengelerini değiştirmiş, esir milletleri ayağa kaldırmıştır.
Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu Devleti'ne 30 Ekim 1918 günü Mondros Teslimiyet Anlaşması, İngilizlerin Mondros Limanı'ndaki Agamemnon zırhlısında imzalattırılmıştı.
Yazının DevamıKapitülasyonlardan devrimle kurtulduk Fabrikalarımıza ve köylüye sahip çıkalım
Dünyanın üçüncü büyük devrimi olan Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali'nin ardından Anadolu'nun her tarafına yayılan fabrikalar... Fabrikalarda işçiler ve şarkıları... Tarlasının başında tarlasını süren köylüler... Okullar ve şen çocuklar... Şimdiki zamanlarda Cumhuriyet'in kurduğu bütün fabrikalar, üretim kuruluşları 'haraç-mezat' satıldılar. İşsizlik, üretimsizlik...
Emperyalizmin yerleşmiş siyasetleri süreklidir. Bakınız, 1814-1815 yıllarında aralarında zamanın önde gelen emperyalist devletlerinden Fransa ve İngiltere’nin de katıldığı Viyana Kongresi yapılmıştı. 1. Şark Meselesi siyasetinin de başlatıldığı bu kongrede “Anadolu toprakları üzerinde siyasi ve iktisadi egemenlik” hareketlerine karar verilmiş ve başlatılmıştır... Kapitülasyon siyaseti Anadolu toprakları üzerinde tatbik edilmiştir. Köylü aç ve işsiz, tarlasındaki imkanlarını ve hâkimiyetini kaybetmiştir. Bakınız mesela Ege bölgesinde olanların kurdukları teşkilatlardan izin almadan tütün eken köylü onların teşkilatınca vurulmuştur.
Yazının DevamıCumhuriyet neden 29 Ekim'de ilan edildi
29 Ekim gününe gelinceye kadar çok şeyler yaşanmıştır. Ama 30 Ekim 1918 Mondros Teslimiyet Günü, Mustafa Kemal Paşa ve onunla beraber olanların öfke dolu yüreklerinden hiç çıkmamıştır. Mustafa Kemal Atatürk, 'O gün, Cumhuriyet’i ilan ettiğimiz gün, emperyalistler kendileri ile hesaplaşmamızı bir daha görecekler.' diyordu
30 Ekim 1918. Enver Paşa’nın amcası Halil Paşa’nın Kut'ül Amare Savaşı’nda esir alıp İstanbul’a gönderdiği İngiliz General Townshend, adalarda misafir gibiydi. Saray öyle uygun görmüştü. Ve bir gün saraydan ricacılar gelmişler ve “sulh muhadesi için aracı olmasını istemişler”, öyle de olmuş. İşte 30 Ekim 1918 günü İngilizlerin Mondros Limanı’na demirlemiş oldukları Agamemnon Zırhlısı'nda Osmanlı İmparatorluğu heyetine Mondros Teslimiyet Anlaşması imzalatılmıştır. Artık emperyalistlerin orduları Osmanlı topraklarının her yöresine askerlerini yerleştirebilecekler, istediklerini yapabileceklerdi.
Yazının DevamıCumhuriyet'in endüstri devrimcileri
Cumhuriyet'in ilanından sonraki iktisadi meselelerle ilgili düşünceler Mustafa Kemal'in Harbiye'deki konuşmalarıyla geleceğin işareti olmuştu. Harbiye ve Mülkiye'de de, Anadolu'nun müstemleke yapılmış olmasına karşı hareket giderek yoğunlaşıyordu. Dünyanın üçüncü büyük devrimi olan Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali'nin ardından millî endüstri hareketleri de başlatılmış, Anadolu toprakları müstemleke olmaktan kurtarılmıştı.
Mustafa Kemal, Cumhuriyet'in 29 Ekim günü ilan edilmesi için geniş çalışmalar yapıyor, program esaslarını hazırlıyordu. Meclis'tekiler Mustafa Kemal Paşa'nın neden 29 Ekim'de ısrar ettiğini konuşuyor ve tartışıyorlardı. Mustafa Kemal Paşa'nın Cumhuriyet'i neden 29 Ekim gününe denk getirdiğini bana onun yanında bulunanların, birebir anlattıklarından öğrenmiştim. 29 Ekim günü bu sütunda, o görüşmeleri açıklayacağım.
Yazının DevamıAltay Paşa: ‘Mustafa Kemal Paşa Çanakkale Zaferiyle dünya dengelerini değiştirdi’
Aslında 1901 yılı ve sonraki zamanlarda Harbiye’de, Tıbbiye’de, Darülfünun’larda Osmanlı yerine Türklük’ten söz edilmeye başlanmıştı. Başta Harbiye olmak üzere emperyalizme karşı düşünceler ortaya konuluyordu. Cumhuriyet’in Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali’nden gelen kuruluş felsefesi vardır. Anti emperyalizm, ulus devlet, milli ve bağımsız endüstri, müstemlekecilik karşıtlığı kuruluş felsefesinin esasları dahilindedir. Bir zamandır Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinin bazı esaslarının kimilerince bozulmaya çalışıldığı görülmektedir. Bunun ötesinde demografik yapı kimilerince tahrip edilmek istenilmektedir ve tahrip edilmeye başlanmıştır. Bunun getireceği vahim sonuçlar vardır. Açıkça söylemek gerekir ki mesela Milli Eğitim Bakanı’nın vahim hatalarıyla “Eğitimin milliliği nerede kalmıştır” sorusu gündemdedir. Aslında bu yazdıklarım şimdilik bir özettir. İsminde millilik olan iki bakanlık vardır. Bunlardan birisi Milli Eğitim, diğeri Milli Savunma Bakanlığı’dır. Buna iyi bakmak lazımdır.
Yazının DevamıDünyanın üçüncü büyük devrimi, Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali...
Emperyalizmin Birinci Dünya savaşı sonunda Şark Meselesi Projesi siyaseti başlatılmıştır. Bu siyasetin esası Mısır’dan başlayarak İran’a kadar uzanan Ortadoğu’yu bütünüyle içine alan yeraltı kaynakları, petrol meselesidir. Ayrıca yeni haritalar çizilmesi bu Şark Meselesi dahilindedir. Mısır’dan, İran’a olan bölgede, Ortadoğu’da bu iktisadi ve siyaset tatbik edilmiştir. Bu da müstemlekeciliği içinde taşımış savaş endüstrisi hareketlerini hızlandırmıştır.
ARAP BAHARI
Yazının DevamıDünyanın üçüncü büyük devrimi
Gazetecilik meslek ustam Ahmet Emin Yalman, ardından Dünya gazetesinin haber mürdürü olduğum günlerde gazetenin başyazarı Falih Rıfkı Atay ve öteki meslek ustalarımız bize gazeteciliğin başka taraflarını da anlatmış ve öğretmişlerdir. Kitaplarımdaki bütün bu yazılarım, o ustalarımızın bize öğrettiklerinin neticeleridir. Ve zaman Bâb-ı Âli zamanı idi... Bu sayfada size takdim ettiğim bölümler öteki kitaplarımdan alınmış özet bilgi ve belgelerdir.
KARAR ZAMANI
Yazının DevamıMustafa Kemal 1900 yılı: Harbiye'den Lozan'a Cumhuriyet'in ilanı dönemine
Mustafa Kemal, 1900-1905 yılları arasında Harbiye'de geceleri yaptığı gizli toplantılarda, kapitülasyonların kaldırılmasının icap ettiğini söylüyor, ayrıca iktisadi devrim hareketlerinden söz ediyordu. Lozan'da ve Cumhuriyet'in ilanında her şeyi gerçekleştirdi.
Bâb-ı Âli'deki meslek ustalarımızdan Falih Rıfkı Atay bana ve diğer meslektaşlarıma gazetecilik dersi verirken, 1900'den 1938'e kadar olan dönemleri çok iyi incelememiz gerektiğini söylemiş ve “Gelecek zamanlarda yaşadıklarımız tekrar muhakkak önümüze gelecektir” demişti. Ve bu gerçek hâlâ yaşanmaktadır.
Yazının DevamıKılıçdaroğlu CHP'yi nereye taşıyor?
Siyasette gergin günler, gerginlikler sürüp gitmektedir. Siyasi iktidar ve muhalefet partileri sorunlarla ilgili görüşlerini açıklamayı sürdürmektedirler.Bütün bunlar devam ederken Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi 26-30 Ağustos günlerinde Çanakkale'de “Adalet Kurultayı” toplayacaklarını açıklamışlardır. Adalet sorunları ya da adalet meselesi üzerinde durmak tabii ki bir siyasi partinin görevleri dahilindedir. Ancak, bu son yapılan zamanlama yakından da tanıdığım CHP'de kök salmış eski partililer ve parti toplumu arasında bir dip dalga yaratmıştır.CHP yönetimi isterse Adalet Kurultayı, isterse Adalet Toplantısı yapabilir ancak bunun zamanlaması tartışma yaratmıştır.KILIÇDAROĞLU'NA Mustafa Kemal Paşa, 30 Ekim 1918 Mondros Teslimiyeti'nden sonra 13 Kasım 1918 günü İstanbul'a gelmiş ve Havva Sokak'taki özel karargahında Kuvvay-ı Milliye ve Milli Mücadele teşkilatlandırmasını yapmaya başlamıştı. (Bak: Taylan Sorgun, Mütareke Dönemi ve Bekirağa Bölüğü Belgeseli, Kaynak Yayınları)Bir gece toplantıda Mustafa Kemal Paşa'nın Giresun'dan başlayıp Samsun'dan Kocaeli'ne, Kocaeli'nden Ege yöresine, oradan Adana ve Antep'e (Gaziantep) uzanan Kuvvay-ı Milliye teşkilatlandırma çalışmalarına harita üstünde görenlere Mustafa Kemal Paşa şöyle demiştir:“Emperyalistleri kuşatıyoruz. Kuşatılacaklar (Elini haritadaki Ankara üzerine koyarak) bozkır Ankarasında bir gün bir ateş yanacak ve emperyalizm yok edilecektir.”ÇANAKKALE VE 30 AĞUSTOSÇanakkale emperyalizmin toplu olarak ilk tarihi yenilgisini aldığı yerdir. Belgeselini yazdığım Fahrettin Paşa, bana “Cephe sarsılıyordu. Genç komutanlar Mustafa Kemal Paşa'nın komutayı almasını istediklerini söylediler. Esat Paşa'ya bunu söyledim. Mustafa Kemal Paşa komutanlığa getirildi.”Altay Paşa, o tarihte Çanakkale komutanı Esat Paşa'nın kurmay heyetindeydi. Savaş sonrası kaçan emperyalistlerden ele geçirilen bir evrakta emperyalistlerin Anadolu'yu işgal edilecekleri ve Rusya üzerine yürüyecekleri belgeleri görülmüştür.30 AĞUSTOS ANKARASIMilli Mücadele ve Anadolu İhtilali'nde zamanın en büyük emperyalist devletleri Anadolu topraklarında toplu olarak tarihi yenilgilerini almışlardır. Emperyalizmin böyle bir başka yenilgisi yoktur. 30 Ağustos zaferi emperyalizme bu tarihi yenilgiyi yaşatan Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali'nin tacıdır. Ve Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali sonuçları ile dünyanın üçüncü büyük devrimidir.ANKARA'YI BOŞALTMAK
Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi şimdi 26 ve 30 Ağustos Zafer Günü, Ankara'dan gitmektedir. Bu yanlışın da ötesinde bir anlam taşımaktadır sanki. Bu hareket CHP'nin köklerinde bir dip dalga yaratmıştır. Ama şimdilik siyasi nedenlerle sessizlik vardır.Gündem yaratma konusunda zaten sıkıntıda olan CHP yönetimi bununla acaba hangi gündemi ortaya çıkarmaktadır? 30 Ağustos günü Ankara boşaltılamaz. Kılıçdaroğlu bir zamanlar “Yeni CHP” demişti. Yeni CHP acaba bu mu?AFERİSTLER1957 yılında başlayan gazetecilik hayatımızda Adnan Menderesle seçim seyahatlerine katılmışımdır. Siyasi olayları takip etmişimdir. Bayarla söyleşilerim olmuştur. İnönü ile seçim meydanlarını gezmişimdir. Söyleşilerim olmuştur. Demirelle, Ecevitle, Baykalla, Özalla görüşmelerim söyleşilerim olmuştur. Hepsiyle yemek masalarında buluşmuşuzdur. 1957 yılından bu yana gelen gazetecilik hayatımızda gördüklerimizden biri şudur:Parti liderlerinin siyasi ve kimi yazar “aferistlerce” kuşatılması. Aferistler, aslında hiçbir şeye inanmazlar ama kendi çıkarcılıkları ya da başka nedenlerle zamana göre yelken açarlar. Siyasi parti liderlerinin iktidar partileri dahil hepsinin dün de, en önemli sorunlarından birisi buydu ve bugün de devam etmektedir. Bütün siyasi parti liderleri aferist kuşatmalarınca yanlışlara da itilmektedirler. 1957 'den bu güne gelen meslek hayatımız bize bunları göstermiştir.ERDOĞAN VE HAYDARPAŞABaşbakanlığından bu yana gazeteci olarak takip ederek çeşitli yazılar yazdığım Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan geçtiğimiz günlerde, yabancı isimli tabelalarla ilgili “O tabelalar Türkçe olmalı. Yabancı isimler altta bulunmalı” açıklamasını yapmıştı. Bu benim yüreğimi hoplatmıştır.Çünkü Haydarpaşa Lisesi yıllarında Beyoğlu-İstiklal Caddesi raconu olarak gayet şık giyinir, İstiklal Caddesi'ne çıkardık. O zamanlar öyle tabelalar çok azdı. Bir-iki tabela görünce “Bunu Türkçe yapın” der çıkardık. O zaman çok azdı ama yapılırdı. Şimdi sanki tuhaf bir kompleks yaşanmaktadır. Baktığınız vakit yabancı isimli tabelalardan geçilmemektedir. Bu nasıl bir komplekstir? Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan doğrusunu söylemiştir ama belediyeler neden bu meseleyi çözmezler ki?
Yazının DevamıAtatürk: Artık padişahlık yok
Giderek depremsel hareketlerle ve vahim hatalarla çökmekte olan iktisadiyat, sistem. İşsizlik, üretimsizlik, yeni fabrikalar kurulamaması, üniversite mezunu genç nesillerin işssizlik depremlerini yaşamaları, işçi emeklilerin vahim halleri, dış borçların doruklara çıkması... Sanki bunlar yokmuş gibi Türkiye’nin başkanlık sistemi siyasetine kilitlenmesi...
Gelecek bu vahim depremsel durumun çalkantıları içinde geçecektir. Gelecek seçimlerde bu vehamet seçim sonuçlarını da siyasi iktidar aleyhinde etkileyecektir.
Yazının DevamıAtatürk-Altay soyadı-Şanghay Beşlisi-önleme siyasetleri ve iktisadiyat
Mustafa Kemal’in başlattığı Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali ardından Cumhuriyet’in ilanı ile dünyanın üçüncü büyük devrimi gerçekleşmişti.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Atatürk’ün döneminde komşu devletlerle anlaşmalar, paktlar imzalayan ve devlet sınırları çizen uluslararası siyasette kendisini kabul ettiren bir konuma gelmişti. İktisadi devrimler ile Cumhuriyet’in aydınlanma sürecinde devletlerarası siyasetler bunu dikkatle izlenmekte idi.
Yazının DevamıTarikatçılık - KKTC - Beyaz Saray - İktisadiyat
Türkiye’nin depremsel sorunlar yaşadığı bir dönemde sanki bunlar yokmuş gibi “tecavüzcülerin” hapishanelereden kurtarılmaları için gündeme bir kanun teklifi “arka planları da” akla getirmiştir. Siyasi iktidar çevreleri buna karşı sessiz kalmışlardır. Ancak kadınların alkışlanacak tepkileri o kanun teklifinin geri çektirilmesini gündeme taşımıştır.
İktisadi sorunlar bölgedeki yeni harita sorunları ve Türkiye’nin bölgesel konumu işsizlik, emeklilerin perişanlığı, iktisadiyatın duvara toslaması Türk ordusunun içine düşürüldüğü hal, Kıbrıs meselesi gündemin önde olması gereken sorunlarıdır.
Yazının DevamıDepremler-başkanlık-TBMM’ye veda-Kıbrıs
Siyasi iktidar gelecek seçimleri, başkanlık sistemi, 30 Ağustos Zaferi’nin yerine konulması çabaları içinde15 Temmuz’u öne çıkarma propagandalarına, güya bütün devletlere kafa tutma şallarına bağlamıştır. Aslında Türkiye bu siyasi iktidar döneminde her zaman söylediğimiz gibi dip dalgaları devam eden hatalar neticesinde büyük depremlerle karşı karşıya bırakılmıştır. Yükselen enflasyon, üzerine örtülen şallar, sürünmekte olan emekliler, stratejik kuruluşların satışları Ege denizinde adalarımızın Yunanistan tarafından işgali sanki yoktur, sanki yaşanmamaktadır.
DÜNDEN BUGÜNE BAŞKANLIK
Yazının DevamıDepremler-iktisadiyat-komiserler
Depremsel bir dönem yaşanmaktadır. Gazetecilik mesleğine 1957’de başladım. Ama hiçbir dönemde Türkiye’nin böylesine artçı depremlerle sarsıldığını ben ve meslektaşlarım hiç görmemişizdir. Ve Türkiye neredeyse “siyasi iktidarın vahim hataları ile” iktisadi ve siyasi sorunlar çözümsüzlük dönemine girmiştir.
İMRALI-KOMİSERLER
Yazının DevamıBaşkanlık kilitlemeleri
22 Şubat 1994 günkü “Olayların Ardındakiler” günlük sütunumuzda şu cümle vardır: “Hayal kurmak: Dış politikada hayallere yer yoktur. Dış politikada hayalcilik hem kompleksten, hem de tarih bilgisizliğinden kaynaklanır. Dış politikada ülkelerin siyasi, iktisadi, askeri temel çıkarları söz konusur. O itibarla devletler arası siyasetlerde kapalı kapılar ardındaki gelişmeler daha çok boyutlu ve değişik olmaktadır.”
Bu süreçler dünkü zamanlardan günümüze ve günümüz sonrasına kadar da geçerlidir. “Devletler arası önemli mahfillerin siyasetlerindeki temel esaslardan” birisi de budur. Şimdiki zamanda da hayallerden ve gerçekçilikten uzak durmak icap etmektedir.
Yazının DevamıDepremler ve gündemler
Pazartesi akşamı bir televizyon ekranındaki programda şöyle deniliyordu: “Asıl mesele petrol bölgelerinin ele geçirilmesine dayanmaktadır.” Eh, günaydın. Irak'ın işgalinin hemen ardından “Olayların Ardındakiler” günlük sütunumdaki satırlardan bazıları şöyledir: “İkinci Şark Meselesi siyaseti başlamıştır. Bunun arka planı petrol bölgeleri egemenliği ve bölgede yeni haritalar çizilmesidir.”
İşte şimdi yaşanmakta olan depremlerin harekete geçen fay hattı budur.
Yazının Devamı- 1
- 2