Son Yazıları

Söz okurlarımızın

Bu hafta değerli okuyucularımızdan gelen mektupları sizler ile paylaşıyoruz.

Kişi ve kurumlar engelli bireyleri iş hayatına katma noktasında biraz düşünceli ve çekimser kalıyorlar. Bu düşüncenin altında yatan asıl sebep engelli bu işi yapamaz, şuraya gidemez gibi çok daha farklı bahaneler içermektedir.

Yazının Devamı

Devlet zafiyeti bu durumu daha fazla etkiliyor

Gözleri ve vicdanları kör olmuş insanların, bırakın büyük şehirleri Anadolu’da nüfusça daha az bölgelerimizde yaşamaya çalışan engelli birey ve ailelerine hizmetin ulaşması imkânsız bir hal almaktadır. Engelli bireylerin yaşadıkları sıkıntı ve ihtiyaçlarından zaten bi haber olan yöneticiler engellileri görmezden gelip yok sayıyorlar. Terör örgütlerine teslim edilmiş belediyeler, engelli bireylere ne kadar hizmet sunabilir ki? Anlaşılacağı üzere sunamıyorlar.

Türkiye’mizin Doğu bölgelerinde terörist partisine (DEM) teslim edilmiş olan belediyelerin (Diyarbakır, Mardin, Van, Ağrı, Batman, Hakkâri, Iğdır, Muş, Siirt, Tunceli ve Dersim) acilen devletimiz tarafından engelli bireylere hizmetin sağlanması için harekete geçmesi hayati önem taşımaktadır. Ülkemiz teröre binlerce şehit vermişken ve yüzlerce gazimiz varken, kürsülere çıkıp terör örgütü lideri ve bebek katili olan kişiyi gazi meclise çağırıp, şöyle veya böyle desin demek kimsenin haddi değildir. Acaba bazı şahsiyetler bu saatten sonra kaybettikleri oylarını DEM Parti’den alma peşine mi düştü?

Yazının Devamı

Sakat Muhabbetimiz yarım kaldı (II)

Değerli okuyucularımız, Alper Tolga Akkuş ile sohbetimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Eylül 2022’de Mekânda Adalet Derneği (MAD)’nin 5-16 Eylül’de düzenleyeceği ve mekânda adalet kavramını sakatlık, çocuk, gıda, müşterekler ve konut olmak üzere 5 temaya odaklanarak katılımcılarıyla birlikte tartışmayı ve derinleştirmeyi amaçladıkları atölyelerin çağrısını gördüm. Çağrı tüm Türkiye’ye açıktı ve akademik bir çerçevesi vardı ama benim başvurumu da kabul ettiler. Yalnız, kabul mailinde, “Sadece atölye kapsamında kabul ediyoruz. Ulaşım ve konaklama size ait olmalı” ek bilgisini de paylaştılar. Mersin’de tek başına yaşama mücadelesi veren emekli bir birey olarak ulaşım ve konaklamayı karşılayamayacağımı bildiğim için Sivil Düşün’e; Sakat Muhabbet’in içeriğini ve bu projeye neden katılmam gerektiğini özetleyerek başvurdum. Oradan da kısa zamanda kabul kararı geldi.

Yazının Devamı

Sakat Muhabbetimiz yarım kaldı

Kıymetli okuyucularımız, bugün size değerli dostum Alper Tolga Akkuş’un Açık Radyo’da sunmuş olduğu Sakat Muhabbet adlı programın geçmişi, bugünü ve yarınını anlatmaya çalışacağız. Medya alanında engelli bireylerin sesini duyurma noktasında sayıları bir elin parmağını geçmeyecek kadar az olan Alper Tolga Akkuş ile birlikte, Ayhan Aktaş ve Haluk Kesim’in radyoda bu işi büyük bir özveri ile yürüttüklerini bilmekteyim. Kendilerine bu vesile ile tekrar teşekkür ediyorum.

Sakat Muhabbet aslında çok basit ve bence çok temel bir fikirden doğdu. Kendi yaşadığım toplum nezdinde kendi hayat tecrübelerim çerçevesinde gözlemlediğim bir soruna çare olabilir miyim idi temel amacım.

Yazının Devamı

Alınamayan Engelli Otomobili (Sistemin Çöküşü)

Para limitli engelli otomobil alımı 2017 yılında başladı. Bu başlangıcın sebebi ise, tekerlekli sandalye kullanan birkaç Bürokrat’ın Minibüs (Vito) kullanma ihtiyacından ortaya çıkmıştır. O yıllar minibüslerin en küçük motor hacimleri 2000 CC’den başlıyordu. 2017 yılı öncesinde ÖTV Muafiyetli engelli otomobil alımlarında 1600 CC motor hacmini geçmeyen her marka ve model aracı rahatlıkla sağlık kurulu raporunuz ile alabiliyordunuz. 2017 yılı öncesindeki alım yasası düzgün ilerleyen, insan haklarına uygun ve adil çalışan bir sistemdi.

2017 yılından başlayarak alım fiyatlarını hatırlayalım;

Yazının Devamı

Ne ekersen onu biçersin

İlk tohumları 1974 yılında Hacı Ömer Sabancı tarafında atıldı. Sabancı Vakfının kuruluşunda maddi ve manevi katkısıyla en büyük temel taşını oluşturan anneleri Sadıka Sabancı olmuş ve tüm mal varlığını da Vakfa bağışlamıştır.

Sabancı Grubunun sanayi ve ekonomi alanında eriştiği gücünü, sosyal ve kültürel alanlarda Vakıf sayesinde tüm Türkiye’ye üretim amaçlı projeler ile katkı sağlamayı hedeflemiş ve başarmıştır. Sabancı Vakfı ülkemizde kurulan en büyük vakıflardan birisi olarak yer almaktadır.

Yazının Devamı

Kapsayıcı eğitim ve ayrımcılığın önlenmesi

Anayasamız ve Birleşmiş Milletler (BM) Engelli Hakları Komitesine göre kapsayıcı eğitim, eğitime eşit erişimi engelleyen faktörlerin kaldırılmasına yönelik bir taahhüt ile birlikte her bir öğrencinin farklı gereksinim ve kimliklerine uyum sağlamak için tüm resmi ve gayrı resmi eğitim çevrelerinde kültür, politika ve uygulamada bir dönüşümü gerektirmektedir.

Kapsayıcılık nitelikli örgün ve yaygın eğitime ayrımcılığa uğramaksızın erişimi ve katılımı içermektedir. Bunun için mevzuat ve politikaya ek olarak eğitimin finanse edilmesi, yürütülmesi, tasarlanması, sunulması ve izlenmesi ile ilgili mekanizmalarda derinlemesine bir dönüşüm gerekmektedir (Komite Genel Yorum 4, 2016).

Yazının Devamı

Eğitimde damgalananlar

Otizmli çocuğun evine yakın bir okula kaydı çıkmış ancak okul idaresi, çocuk için sınıf açamayacaklarını söyleyip anneden, çocuğun raporunu “hafif zihinsel engelli” olarak değiştirirse, zihinsel engellilerin olduğu özel eğitim sınıfına alacaklarını, aksi halde çocuğun bu okula kayıt edilmeyeceğini, başka bir okula gitmelerini söylüyor.

Bu çocuğun anne ve babası çalışıyor ve uzak okula getirip götürmeleri mümkün değil. Anne, konuyu İzmir’de Kabul, Eşitlik, Dâhil Olma, İstihdam (KEDİ) – Otizm Derneğine taşıyor. Gerekli dilekçeler veriliyor ancak sonuç alınamıyor. Şimdi MEB’in soruna çözüm bulması bekleniyor. Tabi ki çocuk, halen okula başlayamamış durumda.

Yazının Devamı

Eğitim süslü sözlerle nereye kadar gidecek

Eğitim, diğer insan hakları erişimini mümkün kılan bir insan hakkıdır. Diyerek bu haftaki yazımıza başlıyoruz. Kıymetli okuyucularımız, sosyal hizmet uzmanı ve sağlık hizmetleri sendikası engelliler komisyon başkanı olan Sn. Ayşe SARI hanımefendi ile eğitimdeki sorunlarımızı örnekleri ile çarpıcı bir biçimde gözler önüne sereceğiz.

Birleşmiş Milletler (BM) Engelli Hakları Sözleşmesi’ni ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni onaylamış bir ülkeyiz. Ayrıca herkesin eğitime eşit erişimini savunan diğer sözleşmeleri de onaylamış ve tüm çocukların eğitim hakkını Anayasa ile garanti altına aldık.

Yazının Devamı

Engellilerde devrim olmazsa erişebilirlik de olmaz

Engellilerde erişebilirliği tüm kapsamlarıyla ele almak gerekli. Bu hususta sadece yapısal olmamakla birlikte eğitimden, otomobile, bakım hizmetlerine, protez ve ortez gibi birçok çözüm bekleyen sorunlar bulunmaktadır. Yirmi yılı aşkın süredir ne vizyonlar ve misyonlar açıklandı ve açıklanıyor, fakat sadece kitapçıklarda ya da sözlerde kalıyor. Artık köklü çözümler gerekli. Görüldüğü üzere hükümetin bu işleri yapacak yetkinlikte kadroları olmadığı ortadadır. Engellilerin tüm sorunları, bu saatten sonra ancak liyakatli kişiler tarafından çözüme ulaşabilir.

Rahmetli olmadan önce dikkatle kendisini takip ettiğim, Türkiye’nin ilk ve en önemli mimarlık tarihçilerinden biri, Türk mimar ve akademisyen olan Prof. Dr. Doğan KUBAN’ın söyleşisinden bazı kesitleri sizler ile paylaşmak istiyorum.

Yazının Devamı

Sakatın sporu olur mu?

Bu söz ülkemiz için bir dönüm noktası olurken, paralimpik spor dallarındaki gelişimi ve ilerlemesinde yeni bir başlangıca sebep oldu.

Spordan sorumlu olan bazı çevrelere, bazı spor yazarlarına ve yetkililere göre engelliler spor yapmamalı!

Yazının Devamı

Yaşam hikayelerini okullarda gösterelim

Para Sporcumuz Sümeyye Boyacı’nın yaşam hikâyesinin bir kısmını anlatan videoda zaman zaman gülümsüyor, zaman zaman da düşünüyor ve hayatı sorguluyorsunuz.

Allianz Türkiye’nin ana sponsoru olarak desteklediği paralimpik ve dünya yüzme şampiyonu Sümeyye Boyacı’nın hayatı belgesel oldu. Beş yaşında yüzmeye başlayan, karşılaştığı tüm zorlukları azmi ve yaşam enerjisiyle aşarak yüzmede dünya şampiyonluğuna uzanan Sümeyye’nin rekorlarla dolu başarı öyküsü ve 2024 Paris Olimpiyatları hedefine adım adım yaklaştığı hazırlık süreci, Allianz Türkiye tarafından hazırlanan ‘Kulvar’ isimli dört bölümlük belgeselde anlatıldı. İlk bölümü on iki dakikadan oluşuyor.

Yazının Devamı

Zaferin kahramanı Gazi Çocuklar

28 ve 29 Ağustos da güzel İzmir semalarında bolca uçak sesleri duymaya başlarsınız. Bu sesler Türk Yıldızları’nın antrenman sesleridir. Uçak seslerini duyduğunuzda ilk akla gelen ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözü olur. “İstikbal göklerdedir.” Kafanızı gökyüzüne kaldırıp bakarsınız ve ardından kısa süreliğine geçmişe dalarsınız.

30 Ağustos ’da gökyüzünü adeta bir oyun parkına çeviren muhteşem uçuşları ile bir dakika bile gözlerinizi gökyüzünden alamadığınız uçakların adeta kartallar gibi süzülen Türk Yıldızları’nın sergilediği o muhteşem uçuşları izlersiniz. O gün İzmir’de geç saatlere kadar kutlama ve etkinlikler devam eder.

Yazının Devamı

Paralimpike yatırım madalyayı artırır

Tarih 2004’ü gösteriyor. Atina’da İlk defa Türk bayrağımız dalgalanıyor ve İstiklal Marşımız büyük bir coşku ile okunarak göğsümüz kabarıyor. Atıcılıkta para sporcumuz M. Korhan Yamaç 25M Spor Tabancada Altın ve 50M Serbest Tabancada bronz madalya alarak 2004’te Paralimpik Oyunlarında Türkiye’ye ilk madalya getiren sporcu olarak tarihe adını yazdırdı.

2004 tarihinden bu zamana kadar Uluslararası yarışmalarda 56 madalya kazandıran Yamaç, Paris 2024 için almış olduğu paralimpik oyunlarına 6.defa katılma kotası ile ekstra bir rekora daha imza atmış oldu.

Yazının Devamı

THY ve aileler arasında yaşananlar

Özel Çocuklar Eğitim ve Dayanışma Derneği (ÖÇED) Başkanı, otizmli birey annesi Parin Yakupyan anlatıyor. Otizmli bir çocuğun ailesi olmak ne kadar zor? Bunu ancak yaşayan bilir. Ben, 24 yaşında otizmli bir gencin annesi olarak, bu zorlukları ilk elden deneyimledim. Oğlumun çocukluğunda otizm hakkında pek az şey biliniyordu.

O günlerde bu bilgisizlik bizleri üzüyor olsa da, şimdi geriye dönüp baktığımda, o zamanlar yaşamın daha kolay olduğunu fark ediyorum. Bugün, neredeyse herkes otizm hakkında bir fikre sahip ancak bu fikirler genellikle yanlış bilgiler ve önyargılarla dolu.

Yazının Devamı

Söz okurlarımızın

Değerli okuyucularımız zaman zaman sizlerden gelen mailleri ve mesajları paylaşacağız.

İsmim SEMRA soyadım EGZERSİZ olmalıymış! 1994 senesinde geçirdiğim trafik kazası sonrası Trokal 4-5 seviyesinde kesiğe bağlı omurilik felçlisi (göğüs altı sonrası) oldum. İlk senelerde ne kadar çok egzersiz yaparsam o kadar hızlı ayağa kalkıp yürürüm diye egzersizlerimi hiç aksatmadım.1998 yılında kurucularıomurndan olduğum TOFD derneğinin kuruluş aşamalarında yer alarak kendim gibi bu hayatı yaşayan, paylaşan arkadaşlarımı onları yeniden sosyal hayatın içine katmak, hayatın içerisinde bende varım diyerek hem masa başında hem de sosyal çalışmaların içerisinde aktif olarak yer aldım. Bu süreç içerisinde de kendimi fazlasıyla ihmal ettiğimin farkına vardım. Bu yaptığımız çalışmalar manevi olarak beni çok güçlendirdi. Tabi bu arada iki çocuğumun annesi oldum. Onları büyüttüm. Askere gönderdim, evlendirdim. Hem anneanne hem babaanne oldum. Yani neneyim:)) 4 sene önce de geçirdiğim mesane kanseri tedavisi için 16 seans ağır kemoterapi almak durumunda kaldım. Evet, misafirimi aldım, kabul ettim ve gönderdim. Kemoterapi hem kaslarıma hem de kemiklerime oldukça zarar verdi. Sonrasında dünyaya yayılan COVID-19 salgını sebebiyle yaptırdığım aşılardan dolayı son dört yıldır boynumda, omuzlarımda, sırtımda geçmeyen şiddetli ağrı, hareket kısıtlığı beni oldukça zorladı. Buna bağlı MR görüntüsünde yaşadığım sıkıntının ciddiyetini doktorum gördü. 30 senelik tekerlekli sandalye kullanıcısı olarak egzersizlerimi yapmadığımdan dolayı iskelet ve kas sistemimin zorlandığını söyledi. Omuz protezi önerdi. Ancak kollarımla vücudumu taşıdığım için protezinde bana uygun olmadığını belirtti. Kuru iğneyle hafifletebiliriz ancak kesin tedavisinin olmadığını söyledi. Bir başka doktor buz ve kortizon tedavisi önerdi. Oysa 30 sene sonra bana şu sorular soruldu. Egzersizlerini yapıyor musun? Pilates yapıyor musun? Manuel terapi yapıyor musun? Düzenli yüzüyor musun? Transferini nasıl gerçekleştiriyorsun? Bu 30 yıllık tekerlekli sandalye ile verdiğim hayat mücadelemde bu zamana kadar tedavilerimde bana destek olan, yol gösteren tüm hocalarıma yürek dolusu teşekkür ediyorum. Ben 30 sene sonra geçen hafta kızımın önerisiyle Fizyoterapist Seda Türkyılmaz'ı ziyaret ettim. Kendisi bana yukarıdaki soruları soran kişiydi. Bana sorduğu sorulara verdiğim cevaplar neticesinde manuel terapi uygulayarak hasarlı bölgelerimi tespit etti. Buna bağlı uzun bir yolculuğa başladık. Ödem tedavisi, eklemleri tekrar açmak, kasları güçlendirmek adına hepimizin basitçe yapabileceği masaj ve ev egzersizleri verdi. 30 senelik süreçte doğru sorularla doğru tedaviler uygulanarak ülkemizde koruyucu ve izleyici hekimlik keşke yerleşmiş olsaydı. Seda Hanımın yönlendirmesiyle aslında çok basit yöntemler ve egzersizler uygulayarak kas ve iskelet sistemimi daha güçlü hale getirebilirdim. 15 gün sonra yolculuğumuzu yenileyerek adım adım tüm çalışmalarımı sizlerle paylaşıyor olacağım. Evet, şimdi kabul ediyorum. Soyadım EGZERSİZ olmalıydı.

Yazının Devamı